Monthly Archives: March 2006 - Page 3

Veritabancı Simitçi

Bugün matematik bilen çöpçü de, simitçi de işini diğerlerinden daha iyi yapar diyen bir mail geldi. Açtım baktım, içinden şöyle bir destansı öykü çıktı:

Ankaralı Simitçi

Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan, işyerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyip, öğleden sonrası için de Tunalı Pasajı \’nın karşısındaki köşeden simit alıyoruz. Birkaç gündür tezgahın başka birisi tarafından işletildiğini fark etmiştim. Dün de bu sefer simidi ben alacağım diyerek tezgaha gittiğimde, simitçi ortalıkta görünmüyordu. Ben de her tezgahın başında simitçi olmadığında, Türklerin yaptığı refleks ile tezgahın camını açıp, parayı koyup, iki tane simit alacaktım. Öyle de yaptım: tezgahın sürgülü camını açtım, 1 YTL \’yi rafa koydum. Tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el yazısıyla bir şeyler yazılmış, kağıtları gördüm. Meraklı olmam sebebiyle yahu bu da nedir, ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım dedim:

8:10 – 2
8:15 – 1
8.21 – 1
8.22 – 2

..
.

Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı yazıyordu. Sonra bu listenin altına:

13:55 – 2

yazıp, ne yazdığıma dikkat etsin diye de 2 \’nin üzerine bir de yıldız koyup, simitleri aldım. Veritabanı tutmaya bayılırım. \”Adamdaki bilince bak, veritabanı tutuyor!\” dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler istemiştir dedim. bugün aynı simitçiye yine uğradım, bu sefer oradaydı. Nasılsın, iyi misin, sohbetinden sonra ise şöyle bir muhabbet geçti:

– 13:55 simitlerini toplama ekledin mi?
– Abi sen miydin o?
– Neden böyle bir liste tutuyorsun? Belediye mi istiyor?
– Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın işletmesini, henüz müşterinin yabancısıyım. Bunları dakika dakika yazıyorum. Hangi saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim. O gün sabahın simidi akşama kaldı, utandım valla müşteriden.

İçimden simitçinin ellerine sarılıp öpmek geldi.

Yaa işte böyle.. İster CRM (Customer Related Management) diyin, ister PR (Public Relation), isterseniz de Market Research… Ben simitçinin yaptığı işten kendime mesaj çıkarmazsam ölürdüm. Ne mi çıkardım?. Yoo, o kadar uzun boylu değil: her şeyi de yazacak değilim!. Herkesin mesajı kendine…

Artık her simit aldığımda aklıma veritabancı simitçi gelecek. Zeka, işine saygı, kar arttırma bilinci… Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma…

Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda okutuyorlar. Sonuç veritabancı simitçinin yanından bile geçemeyecek olanlar bakın her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.

Valla ilginç bir yazı. Sonuna bile katılmamak elde değil ki. O kadar çok salak adam var ki piyasada paraya boğulmuş. Excell ile tablolama yapıp rakamları hesap makinasıyla toplayanlar yine akıllı sayılıyor, daha kötüleri de var. Hepsi de cimrilikleri ile daha fazla para kazanabileceğini zannedip kendi kendilerine mastürbasyon yapıyorlar. Birşey vermeden hiçbir halt kazanamayacağını bilmeyenlerin kafasına düşsün koca koca saksılar. It takes money to earn money, o kadar!..

Termometre Kullanımı

Yine bir fıkra:

Adam evine dönünce karısını hüngür hüngür ağlarken bulmuş..Telaşla sormuş:

— Eczacı..!

demiş karısı içini çekerek..

— Telefonda bana küfür etti!

Adam öfkeyle Eczaneye koşmuş..

— Sen ne dedin benim karıma!!!

diye saldırmış eczacıya..

— Durun!

demiş eczacı,

— Bir de beni dinleyin!.. Bu sabah saatin alarmı çalmayınca hayli geç kalkabildim.. Kahvaltı etmeden kapıdan fırladım ki evin ve arabanın anahtarlarını içeride unutmuşum. Pencerenin camını kırarak anahtarları aldım.. Geciktim diye biraz hız yapınca yolda ceza yedim.. Yarıyolda lastiğim patladı.. Eczaneye geldim ki kapıda bir sürü insan bekleşiyor.. Kapıyı açarken telefon yerinden fırlarcasına çalıyordu.. Birinin parasının üzerini vermek için hamle yaptığımda paralar yere saçıldı.. Ellerimin ve dizlerimin üzerinde paraları toplarken telefon hala çalıyordu.. Ayağa kalkarken kasanın açık çekmecesine başımı vurunca yere yuvarlandım. Telefon hala çalıyordu.. Hamle yaparken ortadaki rafa çarptim. En pahalı parfümler yerlere düşüp kırıldı.. Telefon hala deli gibi çalıyordu… Sonunda açtım.. Karınız arıyormuş.. Rektal termometreyi nasıl kullanacağım diye sordu.. Beyefendi size yemin ederim kendisine sadece doğruyu söyledim!

Ben kaçırdım, nasıl kullanılıyor diye hala merak ederim (valla)…

Ögretmen Ögrenci Diyalogları

Yine ekşi sözlüğü arşınlıyordum ki birkaç komik yazı ile kaşılaştım. Okuduğum bu koparıcı yazıları da yaplaşayım dedim:

1999-2000 bahar dönemi.. İTÜ İnşaat Fakültesi A301 dersliğinde ders statik… Hoca da sert tarzıyla ün yapmış Mehmet Hakkı OMURTAG.

Hoca tahtada bir soruyu çözmektedir (nispeten basit bir soru). Ögrencilerden biri ısrarla anlamamakta ve sürekli sorular sormakta ve hocayı sinir etmektedir. Ben de her zaman olduğu gibi dersi yarım yamalak dinlemekte ve dersten sonra yapılacak halı saha maçının kadrolarını oluşturmaktayım..

Öğrenci: Hocam bu soru zor bayaa, ben anlamadım.
Hoca: Oğlum yapmaa; herkes anladı. Çok kolay bir soru bu (gülerek), bunu çözemeyene kız vermiyorlarmış.
Ben: (Arşimet\’in \”eureka\” derkenki heyecanıyla) Ne? Hocam bu soruyu çözemeyene kızlar vermiyorlarmıymış?

Ben daha \”oha ne dedim ben, hem de omurtag\’ın dersinde, şimdi sıçtık işte\” diye düşünürken; (soylenen sey o kadar kel alaka ve yersizdir ki) aşırı sert olan ve derste çıt çıkartmayan, laubaliliğe de asla izin vermeyen hoca bile önce hafif bir gülümsemiş, nasıl azarlayacağını düşünmüş, ama kendini tutamamış ve sonunda bırakıp kopmuştur resmen. Hocadan başlayan kahkaha dalgası bütün sınıfa yayılmış ve herkes tam anlamıyla yarılmıştır.

🙂

Tıbbiye 4. sınıfta, pediatri tutorial\’ında katü\’den rotasyona gelmiş bir laz hoca ile soru-cevap şeklinde ders işlenmekte…

Laz Hoca: Şimdu… Sozuğun üretrasunun deluğu pipusunun ucunda değul de pipusun altinda ise puna ne denur?
Öğrenci Grubu:
Laz Hoca: Yav nasul pilmiysunuz, yarun bircun doktur olunza boyle bir sozuk gelunce ne yazacağunuz, \”sozuğun çükunun deliğu aşağıyadur\” mu yazacağunuz?

🙂

Lisedeyiz, o zamanlar sınıf başkalığı yıllarım… Hoca sınıfa girer ve bana döner:

Hoca: Başkan bir yokla bakalım…
Başkan: Hocam herkesi mi?

Hoca surat ifademi de görünce gülmekten kırılır. O gün bu gündür aynı insan değildir o hoca..

🙂

Felsefe hocası, felesefe okuyan birinin okuldan mezun olduktan sonra iş alanarının kısıtlı olduğundan bahsediyor.

Felsefeci: Mesela benim bi tanıdığım var felsefe bölümü mezunu. Kendisinin şu an köfteci dükkanı var. Köfte satıyor yani..
Öğrenci: Köfte var mıdır, yok mudur?!.

Bu köfte var mı yok mu olayına hala gülüyorum.

Yüz Hatırlama Testi

Meraktan (fazlası zarar) ve durduk yere bir Face Recognition Test yapıverdim. Aha sonuçlar:

Your Score:
Recognition score (if you saw it)

Your score: 95%
Average score: 92%

This is a measure of your ability to remember the photos you\’ve seen, regardless of the part in which you saw them. From all 24 photos shown in Parts 1 & 2, you recognised: 23 photo(s).

Temporal memory score (when you saw it)

Your score: 82%
Average score: 68%

This is a measure of how often you recognised a photo and matched it to the correct part, instead of just remembering which ones you\’d seen. From all the photos you recognised, you matched: 19 photo(s) to the correct part.

Sleep scientists say that:

  • Recognition memory for faces is unaffected by sleep loss. A person who has not slept for as much as 35 hours can perform as well as someone who is not sleep deprived.
  • The area of the brain that controls temporal memory can be affected by prolonged sleep loss and/or aging. So a healthy 65 year old who sleeps normally would be able to perform this test similarly to a 20 year old who has gone without sleep for 36 hours.

Vay be…

Google Type Ahead

Google \’da çok güzel bir olay var: aradığın şeyi sen daha yazarken adamlar arayıp sonuçlarını karşına getiriyor:

Google Search with Type/Ahead

Ne zamandır biliyordum bu özelliği ama aman şunu yazayım demedim. Yok unuttuğumdan değil de yazacak kıymette bir olay olmadığını düşündüğümden.. Ahana Google earth sayesinde karşınıza çıkabilecek bir olay (lep demeden hem de):


(Yavrum be google; yürü be, kim tutar seni be!)

Vatan Bilgisayar Kazıkçıdır Dikkat

Durup durup yine ilginç şeyler buluyorum nette valla. Bugün de boş durmayıp şöle bişiy buldum. Böyle milleti güzel güzel afişe edebiliyoruz demek ki oh ne güzel:


(Vatan Bilgisayar Kazıkçıdır Dikkat)

Google\’da AKP Protestosu

Google Earth \’te, AKP hükümeti protesto edilmiş. Uydu görüntülerinde İstanbul\’un Karadeniz sahilindeki ilçesi Şile\’ye yaklaşıldığında, orman arazisi içinde yer alan bir tatil köyünün hemen yanında, \”AKP Bunları affedecek mi\” yazısı gözüküyor…

Google\’un hizmete soktuğu ve tüm dünyanın uydu görüntülerinin yer aldığı bu programda, kullanıcı yer yüzünde istediği noktaya yaklaşarak, bölgenin uydu görüntülerini izleyebiliyor. Programda, Türkiye üzerine gelinerek, İstanbul Şile görüntülendiğinde ise, belki de Google tarihinde bir ilk yaşanarak, kullanıcılar protesto yazısıyla karşılaşıyor. Şile sahilinde orman arazisinde yer alan bir sitenin yanında, \”AKP Bunları affedecek mi\” yazısı beliriyor. Protesto yazısının üzerine gelindiğinde açıklamalar kısmında yazının, \”Kadir Günay\” adıyla kaydedildiği belirtiliyor. Burada ayrıca, \”Türkiye\’de orman gaspının ne noktada olduğunu gösteren bir örnek. Ormanın kalbine saplanmış bir hançer gibi\” ifadeler yer alıyor.

Daracık Daracık Sokaklar

Bakın yine boş durmadık, size sağdan soldan haber niteliğinde hoş bir yazı bulduk:

Geçen yazdı.. Bir internet sitesinde yazıştık ve amacımızın seks yaşamak olduğunu ikimizde biliyorduk ve bunun için anlaştık ve buluştuk. Buluştuktan sonra ikimizde ok dersek eve gidecektik. Bir alışveriş merkezinin otoparkında bekledim onu. Arabasıyla geldi. Benim arabamın yanına park etti ve orada tanıştık. İçeriye kuru temizlemeye ceketini vermek için içeri girdik. Birer kahve içtik ve sohbet ettik. Amacımız belliydi. Ben ona sordum, ne düşünüyorsun eve gidelim mi diye. O da bana sordu, sen ne düşünüyorsun diye. Ben gidelim dedim, tamam dedi. Ailem yazlıktaydı. Makarna yaptık ve balkonda makarna yedikten sonra odama geçtik. Votka içtik sohbet ettik. İkimizinde kafası iyi olmuştu. Zaten çok sıcaktı. Artık dayanamıyordum ve sevişmeye başladık. 2 senedir kimseyle sevişmemişti. 39 yaşındaydı, çok çekiciydi ve o kadar güzel teni vardı ki, resmen içine girmekte zorlanıyordum. Baya dardı ve bu çok hoşuma gitmişti. O gün peşpeşe 4 kere seviştik ve harikaydı.. O zamandan bu zamana 3 kere görüştük.. Bana kalsa çok daha fazla görüşürdüm ama hanfendi yer konusunda mızmızlık yapıyor.

🙂 Komple dayaklık bu hatun illeti ya!..

Ders Çıkartılacak Olaylar

Bazen görmediğiniz bilmediğiniz olayları açığa çıkardığınız oldu mu?

A married executive flew to Palm Springs on business but had so much fun that he decided to stay another week and vacation. Wanting to share his newly-discovered oasis, he happily phoned a bachelor friend, \”Grab a plane tomorrow and come down for a week on me. And bring along my wife and your mistress.\” His friend gulped, \”How long have you known?\”

Gibi? 🙂 Veya şöyle yönlendirildiğiniz oldu mu?

A man sat on a train across from a blonde in a tiny mini-skirt. He tried not to stare at her legs, but soon realized that she was not wearing underwear. She caught him and asked him directly, \”Like what you see?\” Guilty, he sputtered, \”Uh, yes. Sorry!\” and averted his gaze. \”Oh, that\’s all right,\” she said. \”In fact, it\’s quite talented. Watch this: I\’ll make it blow a kiss to you.\” And sure enough, it did. The man was obviously impressed. \”I can also make it wink,\” she offered. He stared in amazement as it did just that. \”Would you like to sit over here, next to me?\” He didn\’t need to be asked twice. As he moved in beside her, she asked, \”Would you like to stick in a couple of fingers?\” He looked at her, wide-eyed. \”You mean it whistles, too?!\”

Olan varsa nerde olduğunu söylesin bir zahmet… 🙂

Bilgisayara Güvenip Tartılabilirsin

Bakıyorum ve gülüyorum:

Bu millet acaba böyle şeylere mi para harcıyor derken şöyle bir resmin altına bakayım dedim ve koptum. Siz de bakın, siz de kopun (böük reklamcı repliği oldu bu).