Monthly Archives: February 2010 - Page 2

Bakan ÇİÇEK\’in Oğluna Var TEKEL İşçisine Yok!

Geçen gün bir duyum aldım; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı da yapmış, Hükümet Sözcüsü Sayın \”Cemil Çiçek\’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek\’in devlet şirketi olan Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A. Ş\’de Yönetim Kurulu\’na atandığını\” haber veriyordu.

Doğru mu bu duyum?

Nasıl olur!

TEKEL işçileri Ankara\’da \”Bizi işimizden atmayın, aynı maaşımızla, aynı haklarımızla devletin başka kadrolarında çalışmaya devam edelim; çoluğumuz-çocuğumuz var…\” diyerek \”ölüm oruçlarına\” yatıyorlar. Başbakan da \”devletin kasasını size soydurmam\” diye onları horluyor, aşağılıyor, ötekileştiriyor. Bakan\’ın oğlu ise Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A.Ş\’nin Yönetim Kurulu\’na üye olarak atanıyor.

Hiç olacak iş mi?

Şüphelenmek gerekli.

Doğru olamaz, babasının iktidarı TEKEL işçilerine \”fabrikaları yabancıya sattık, size iş kalmadı, alın kıdem tazminatını ve ihbar tazminatını çekin gidin… Özel iş kurun… Koç gibi, Sabancı gibi siz de birer holding olun…\” diye dalga geçer gibi öğütler verirken Bakan\’ın oğlu devlet şirketinde yönetim kurulu üyesi olmayı kabul etmez.

Babasından utanır.

Kabul edemez, değil mi?

Ben de şüphelendim.

Araştırdım.

Allahım, büyüksün!

Duyum doğru çıktı.

Bakan Cemil Çiçek\’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek; kıymetli arsalarıyla birlikte fabrikaları İngiliz-Amerikan sigara şirketine satıldığı için yani varlıklarının tamamı özelleştirildiği için yapacağı hiçbir şey kalmayan ve \”tabela şirketine\” dönüşen devletin şirketinin yönetim kuruluna atanmış.

Göreve başlamış.

Tarih: 14 Temmuz 2009.

Bakan\’ın oğlu \”tabela şirketine\” dönüştüğü için tamamen iktidar yanlılarının arpalığı gibi kullanılan Sigara Sanayii\’nde yönetim kurulu üyeliği kapmış.

Ayda ne alıyor?

Araştırıyorum yazacağım.

Yazmalıyım; Çünkü Bakan\’ın oğlu Ahmet Çağrı Çiçek, önce \”Meclis\’te memur kadrosuna\” alınarak iş hayatına başlamış, sonra Tekel\’i Amerikan şirketine satan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı\’nda \”Başkan Müşaviri\” olarak daha iyi bir işe geçmiş. Sonra da yapacak hiçbir işi kalmamış fakat varlığı arpalık olsun diye devam ettirilen devletin Sigara Sanayii\’inde yönetim kurulu üyesi yapılmış.Geçen gün bir duyum aldım; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı da yapmış, Hükümet Sözcüsü Sayın \”Cemil Çiçek\’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek\’in devlet şirketi olan Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A. Ş\’de Yönetim Kurulu\’na atandığını\” haber veriyordu.

Doğru mu bu duyum?

Nasıl olur!

TEKEL işçileri Ankara\’da \”Bizi işimizden atmayın, aynı maaşımızla, aynı haklarımızla devletin başka kadrolarında çalışmaya devam edelim; çoluğumuz-çocuğumuz var…\” diyerek \”ölüm oruçlarına\” yatıyorlar. Başbakan da \”devletin kasasını size soydurmam\” diye onları horluyor, aşağılıyor, ötekileştiriyor. Bakan\’ın oğlu ise Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A.Ş\’nin Yönetim Kurulu\’na üye olarak atanıyor.

Hiç olacak iş mi?

Şüphelenmek gerekli.

Doğru olamaz, babasının iktidarı TEKEL işçilerine \”fabrikaları yabancıya sattık, size iş kalmadı, alın kıdem tazminatını ve ihbar tazminatını çekin gidin… Özel iş kurun… Koç gibi, Sabancı gibi siz de birer holding olun…\” diye dalga geçer gibi öğütler verirken Bakan\’ın oğlu devlet şirketinde yönetim kurulu üyesi olmayı kabul etmez.

Babasından utanır.

Kabul edemez, değil mi?

Ben de şüphelendim.

Araştırdım.

Allahım, büyüksün!

Duyum doğru çıktı.

Bakan Cemil Çiçek\’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek; kıymetli arsalarıyla birlikte fabrikaları İngiliz-Amerikan sigara şirketine satıldığı için yani varlıklarının tamamı özelleştirildiği için yapacağı hiçbir şey kalmayan ve \”tabela şirketine\” dönüşen devletin şirketinin yönetim kuruluna atanmış.

Göreve başlamış.

Tarih: 14 Temmuz 2009.

Bakan\’ın oğlu \”tabela şirketine\” dönüştüğü için tamamen iktidar yanlılarının arpalığı gibi kullanılan Sigara Sanayii\’nde yönetim kurulu üyeliği kapmış.

Ayda ne alıyor?

Araştırıyorum yazacağım.

Yazmalıyım; Çünkü Bakan\’ın oğlu Ahmet Çağrı Çiçek, önce \”Meclis\’te memur kadrosuna\” alınarak iş hayatına başlamış, sonra Tekel\’i Amerikan şirketine satan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı\’nda \”Başkan Müşaviri\” olarak daha iyi bir işe geçmiş. Sonra da yapacak hiçbir işi kalmamış fakat varlığı arpalık olsun diye devam ettirilen devletin Sigara Sanayii\’inde yönetim kurulu üyesi yapılmış.

Bu Ülkenin Sahipleri Kim?

Devletin başı olan cumhurbaşkanı mı? İcraatın başı olan başbakan mı?
Milletin vekillerinin başı olan meclis başkanı mı?
Kim?

Başbakan Tekel işçilerine \”ay sonuna kadar bu yasadışı gösteriyi bitirin\” diye rest çekerken öyle bir laf etti ki işin içinden çıkamadım..
Dedi ki, \”kusura bakmasınlar, bu ülke yolgeçen hanı değil, bu ülkenin sahipleri var.\”
Bu sözü AKP grubu coşkuyla alkışladı.. İmkânım yoktu, soramadım..
Sorabilsem diyecektim ki, \”alkışlarla onayladınız da başbakan ülkenin sahipleri var derken kimleri kastetti?\”
Eminim ortak bir yanıt alamazdım..
Cumhurbaşkanı mı, meclis başkanı mı, başbakan mı?
Polis mi?
Jandarma mı?
Asker mi?
Kimi, kimleri!..

Başbakan onlara seslendiğine göre Tekel işçileri olmadığı kesin..
Peki, bu ülkenin sahipleri varsa biz neyiz?
Kiracı mı?
Vergi veren vermeyen, işi olan olmayan, aklı yeten yetmeyen hayat yolculuğuna henüz başlayan, son durağa yaklaşan; kim?
Öğretmen, doktor, mühendis, savcı, avukat, hâkim, eczacı, kaynakçı, madenci, marangoz, bakkal, nalbur..
Kim?

Başbakan söylediğine göre ülkenin sahiplerini biliyordur..
AKP milletvekilleri alkışlayarak onayladıklarına göre onlar da biliyordur..
Ben bilmiyorum..
Kendimi sahiplerinden biri sanıyordum, galiba değilmişim.
Yeri gelmişken küçük bir liste yapsalar da ülkenin sahiplerini biz de öğrensek..

4C

İnsanlar 50 gündür orda…
Hâlâ yeni yeni merak eden var:
\”Şekerim, nedir bu 4C?\”

Cut.
Colour.
Clarity.
Carat.

Budur 4C.

Pırlanta alırken, bunlara dikkat edeceksin… Ki, alıp satabilesin.

Türkiye Cumhuriyeti\’nin Tekel gibi, şeker fabrikaları gibi, tek taş mücevherlerini satarken 4C\’li yapacaksın ki, renk, berraklık filan, cillop gibi olsun…
Yükte hafif olsun.

E her işçi bi pırlantadır zaten!

Sıradan insandılar…
Komple 4C\’li yapıldılar.
Daha nasıl onurlandırılsınlar?

Bakın mesela…
Tezek alıyorsun, KDV yüzde 18.
Pırlanta alıyorsun, KDV sıfır.

Elini vicdanına koy…
Hükümet gibi \”merhamet\”li ol…
Hangisini alırsın?
Tezeği mi?
Pırlantayı mı?

Dolayısıyla, hani sendikanın önüne kurdukları naylon çadırlara \”Batman çadırı, İzmir çadırı, Bursa çadırı\” filan yazıp, vitrin gibi diziliyor ya işçiler…
Olmaz öyle!

\”Elmas çadırı, Yakut çadırı, Safir çadırı\” yazın… Kıymetinizi bilin biraz.

Arada \”R\” Var

Tabura yeni bir komutan gelmiş ve askerleri toplayarak bir konuşma yapacağını belirtmiş. Bütün askerler toplanmışlar ve komutan başlamış konuşmaya:

  • Bugün tanışmak için sizleri buraya topladım. Benim adım Ahmet, soyadım Kırç. Tekrar ediyorum, Kırç. Arada R var. Sakın ola diliniz sürçmesin çok fena yaparım. Herkes iyice ezberlesin hata istemem!

Askerler dağılmışlar ve herkes \”arada R var, arada R var\” diye içinden ezbere koyulmuş. Komutan ise bu konuda ne kadar hassas olduğunu göstermek için sağda solda gördüğü askere soruyormuş:

  • Sen…
  • Emredin komutanım!
  • Soyadım ne benim?!
  • Kırç komutanım.
  • Aferin! İşinin başına!

Komutan böyle böyle hergün bir kaç kere soyadını soruyor ancak kimse şaşırmıyormuş. Laz ise bu konuda çok sancılıymış. Ya birgün piyango kendisine çıkarsa ve şaşırırsa diye daralıp dururmuş.

Nihayet birgün tören esnasında komutan aniden arkasına dönmüş ve Laz\’ı işaret ederek:

  • Sen! Soyadım ne benim?!

Laz heyecandan konuşamıyor, nutku tutulmuş. Yaprak gibi sallanmaya başlamış. Komutan gayet sinirli:

  • Sana söylüyorum, cevap ver, asabımı bozma!

Hemen arkasındaki arkadaşı bakmış Laz\’in başı belaya girecek hemen fısıldamış:

  • Arada R var, arada R var…

Bunun üzerine Laz cevap vermiş:

  • Gört!..

Şakacı Patron

Adamın biri gazetede gördüğü seçkin bir şirketin iş ilanına başvurur ve kısa bir süre sonra da görüşmeye çağırılır.

Görüşme olumlu geçer ve prensipte anlaşıldıktan sonra çalışma koşullarına gelindiğinde müstakbel patronuyla aralarındaki konuşma şöyle gelişir.

  • Beyefendi bilmeniz gereken bir mevzu var ki, ben 5 bin dolardan aşağı bir ücretle çalışmam.
  • Aman efendim dert ettiğiniz şeye bakın. Biz zaten 7\’500 dolardan aşağı maaş vermiyoruz kimseye..
  • Harika! ancak bir mevzu daha var ki bana tahsis edeceğiniz araba iyi bir araba olmalı üstelik son model.. Zira başka türlü çalışamam..
  • Hah hah haa hiç merak etmeyin biz zaten bütün Çalışanlarımıza jip veriyoruz.üstelik Chrysler..

Adam gittikçe hem sevinmeye hem de endişelenmeye başlar, ama böyle bir fırsatta ele geçmez deyip devam eder konuşmasını sürdürmeye..

  • Peki yalnız çalıştığım ortam stresli olursa ben verimli olamam.. Bu nedenle sadece benim için çalışacak bir hizmetli ve bir de özel asistan ile yardımcı istiyorum..

Müstakbel patron aynı rahatlıkla cevap verir..:

  • Bu konuyu da düşünmeyin efendim zaten şirketimizin bir reviri bu revirde istihdam edilmiş her bir çalışan için özel hizmet verecek masözlerimiz var…

Adam artık iyice afallamıştır ve dayanamayıp sorar:

  • Şaka yapıyorsunuz herhalde?!

Patron cevap verir:

  • Ama önce siz başlattınız..