Monthly Archives: October 2010 - Page 2

Çıkarları İçin Bunu Da Yaptılar

\"\"Sabah, büyük bir gazetecilik olayına imza attı! 4 Ekim 2010 tarihli ve Mutlu Çölgeçen imzalı haber, Eşref Bitlis\’in Özal\’a yazdığı son mektubu gün yüzüne çıkardı! \”17 yıllık karanlığa ışık tutuyoruz\” diyen Sabah Gazetesi, haberi manşetten \”Son mektup\” diye verdi! Kamuoyunda büyük yankı uyandıran mektup, Özal\’la Eşref Bitlis\’in birlikte Kürt sorununa neşter vurma amacında olduğunun da işaretiydi! Zaten Özal ve Eşref Bitlis de bu yüzden öldürülmüştü! Hatta ikiliyi öldüren de Ergenekon\’du!

Yanlışları daha doğrusu yalanları nerden düzeltmeye başlasak acaba?

Sabah\’ın 17 Yıllık Yalanı!

Gelin önce Sabah Gazetesi\’nin habercilik balonunu patlatarak başlayalım. Sabah \”17 yıllık karanlığa ışık tuttuğunu\” iddia ediyor ama tam da 17 yıl önce Aydınlık Gazetesi\’nin \”Bitlis\’in Özal\’a gizli mektubu\” diye manşetten verdiği haberi yeniymiş gibi yazıyordu!

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, ölümünden 7 ay önce Özal\’a sunduğu mektubunda, ABD\’nin Çekiç Güç\’ünün PKK\’ya yardım ettiğini telsiz konuşmalarıyla kanıtlıyordu. Bitlis\’in \”Kod adı: Kale\” adlı planı ABD\’yi rahatsız ediyordu.

Hani Org. Eşref BİTLİS Ergenekoncuydu?

Ergenekon tertibinin arkasındaki kuvvetin yeni senaryosu Eşref Bitlis\’in Özal\’la birlikte \”Kürt sorununu\” çözmeye gayret ettiği, bu yüzden de Ergenekon tarafından öldürüldüğü şeklinde…

Oysa daha iki yıl önce, Eşref Bitlis, Ergenekon şemasının içinde yer alıyordu! Eşref Bitlis, İlhan Selçuk\’la ve Doğu Perinçek\’le birlikte Ergenekon\’un lideri olarak suçlanıyordu!

Hani Org. BİTLİS\’in Uçağı Buzlanmıştı

Bilumum ittifak, 17 yıldır üstünü örttüğü Bitlis\’in uçağının düşmesi olayını birden bire hatırlayıverdi. Bu ittifak, 17 yıl önce Bitlis öldürüldüğünde \”buzlanma\” diyip kestirip atıyordu. Oysa bugün Ergenekoncu diye Silivri\’de olanlar, o gün \”Bitlis\’in öldürüldüğünü\” haykırıyordu. Şimdi Silivri\’de olanlar, bu gerçeği dile getirmekle de kalmamış, Nusret Senem avukat olarak, Adnan Akfırat da gazeteci olarak suikastın peşini bırakmamıştı!

Dün \”buzlanma\” diyenler, bugün ABD\’nin Kürt Açılımı gereği, Eşref Bitlis\’i hatırlayıverdi. Yetmedi, Bitlis\’in katillerinin peşine düşenleri de Bitlis\’i öldürmekle itham edecek kadar pervasızlaştı!

BİTLİS-ÖZAL Birlikteliği Yalanı

En büyük yalan da, kirli ittifakın, \”Org. Eşref Bitlis ile Özal birlikte Kürt sorununu çözmeye çalışıyordu\” şeklindeki iddiasıydı.

Oysa her ikisi de sorunu farklı cephelerden çözmeye gayret ediyordu. Özal ABD adına, Org. Bitlis ise Türkiye adına soruna çözüm arıyordu. Özal ABD\’yle birlikte \”bir koyup üç almayı\” planlarken, Org. Bitlis\’in planı ABD\’yi rahatsız ediyor, dahası helikopteri ABD uçakları tarafında iki kez taciz ediliyordu. (Org. Necati Özgen, Ulusal Kanal\’da yıllar önce açıklamıştı).

Özal\’ın ABD planı gereği gündeme getirdiği federasyon ile Org. Bitlis\’in ABD\’ye rağmen oluşturduğu \”Kale\” planını, 17 yıl sonra aynı planmış gibi sunmak, ABD\’nin F tipi cemaat üzerinden yürüttüğü psikolojik savaşın yeni ama defolu bir ürünüdür! Tıpkı diğerleri gibi bu yalan da hızla gerçeğin aydınlık yüzüne çarpmıştır!

Hanefi AVCI\’dan 4 Gazeteciye Mektup

Devrimci Karargah örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi AVCI 4 gazeteciye mektup yazdı. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi\’nden el yazısıyla 6 sayfa mektup gönderdiği gazetecilerin içinde Nedim ŞENER, Necdet AÇAN ve Ruşen ÇAKIR var.

Hanefi AVCI\’nın, gazeteci Necdet AÇAN\’a gönderdiği mektubun orijinal halini yayınlıyoruz…

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

Gazeteci Ruşen ÇAKIR NTV ekranlarında kendisine ulaşan mektupla ilgili bilgiler verdi. Mektubun el yazısıyla yazıldığını ve 6 sayfa olduğunu anlatan Çakır, \”Avcı çok çarpıcı açıklamalar\” yazmış dedi.

İşte Ruşen ÇAKIR\’ın ağzından mektupla ilgili verdiği bilgiler:

Gazete ve medyayı takip ediyor. Hakkındaki iddialarını sızdırılma olduğu söylüyor. \”İmkanlarım kısıtlı\” diye mektup yazmış. 6 sayfa ve el yazısıyla yazılmış.

Şunlar yazıyordu:

Ne Necdet KILIÇ\’la ne de başkasıyla yasadaşı bir ilişkim olmadı, en ufak bir kanıt bulamazlar. Necdet KILIÇ yüzünden tutuklanmadım. Asıl Necdet KILIÇ benim yüzümden tutuklandı. Komplo kurdular.

Özel Hayat

Bana şantaj yapıldığı için kitabı yazdığım söyleniyor ama, özel hayatımla ilgili bilgileri bilmesi gerekenler 2009\’un 6. ayından beri biliyorlar, gizli saklım yok.

Beni 7 Kasım\’da dinlemeye başladılar. 1 hafta dinlediler. Tek istedikleri özel hayatıma dair bir telefon kaydı ve görüntü idi. Ben dinlenildiğimi anlayınca konuşmaların içeriğini değiştirdik. İstediklerini elde edemeyeceklerini anladıklarında da dinlemeyi bıraktılar.

Ben bunun üzerine devletin her yetkili makamına şikayette bulundum. Bir şey yapılmadığını görünce de kitap yazmaya karar verdim.

Şifre kırıcı bir alet yok haberim yok Necdet Kılıç\’la bilgisayar üzerinden de hiç görüşmedim. Mail dökümlerime baksınlar.

Sol bir örgütlen irtibatlandırmak istiyorlar, ben yıllarımı solla mücadeleye adamış insanım.

Bugün Türk polisine sorun, onların iddiasıyla benim iddiamı yan yana koysunlar ne düşünüyorlar.

İşkence İddiaları

İşkenceci olarak tanıtılmaktan çok şikayetçiyim, devletin prosedürüydü uyguladım. Ama bu yöntemi uyguladığım insanlarla daha sonra arkadaş oldum.

Benim cemaatlerle ilgili bir sorunum yok. Kitabı okumadan yalan şeyler söylüyorlar. Cemaatlere karşı değilim. Kitabım belge dolu. Yasadışı faaliyetlerle dinleme yaptıkları için rahatsızlık duydum.

Gülen ve tarikatlara karşı değilim.

Bi De Cemaatçi Che Guevara Bulundu Mu Tamamdır Bu İş

\"\"\”Hanefi\” Avcı…
Sünni mezhebinin adını taşıyor.
Kendisi sağ\’cı.
Hatta bi ara cemaatçi.
Ömür boyu sol\’la mücadele etti.
Silivri\’ye kondu…
Sol örgüte yataklıktan.

Yardım istediği avukatın adı ne?
Fidel!

🙂

Lakap filan değil ha, nüfus kâğıdında yazıyor, avukatın adı:
\”Fidel\” Okan.

Türkiye\’de Küba Lideri\’nin adını taşıyan 500\’den fazla Fidel var. Mesela Niğdeli Fidel, 12 Eylül\’de sol\’cu olduğu için hapse tıkılan ve doğum müjdesini demir parmaklıkların ardında öğrenen bir babanın oğlu… Mersinli Fidel, sendikacı bir babanın oğlu, doğum esnasında grev gözcüsüymüş babası, doğar doğmaz grev çadırına getirilmiş, orada konmuş adı… Üstelik, hepsi erkek değil, kız Fidel\’lerimiz de var. Biri, CHP Milletvekili Fuat Çay\’ın kızı Fidel.

Ev hanımı, öğrenci, bilgisayarcı, tekstilci, avukat Fidel\’lerimiz var. Düğün veya doğum haberlerini aldığında, tebrik mesajı gönderiyor Fidel Castro… E karşılıklı bu işler; Castro\’nun doğum gününde, Küba\’nın Ankara Büyükelçiliği\’ndeki törene katılıyor bizim Fideller.

Atatürk hayranıdır Fidel Castro… Türkiye\’ye geldi, \”Ona ve devrimine hayranım, devrim yaptım ama, onun yaptıklarını yapamadım, kendinize başka lider aramayın\” dedi. Mustafa Kemal\’in büstünü Havana\’nın göbeğine dikti, altına yurtta sulh, cihanda sulh yazdı.

Bu nedenle, \”sadık\” anlamına gelen Fidel adını taşımak suç değil artık Türkiye\’de… Eskiden felaketti.
Evladına Fidel adını veren babalar veya Fidel adını taşıyan evlatlar, sağ\’cıların hışmına uğrardı, zulüm görürdü. Suçsuz günahsız, durup dururken gözaltına alınma sebebiydi.

Kim yapardı bu işleri?
Hanefi gibi polisler.

Kim kurtaracak Hanefi\’yi?
Fidel!

Aradım Fidel Okan\’ı… Resmi avukatı değil aslında, bir başka davayla ilgili olarak \”tanık\” sıfatıyla görüşmüş… \”Tanığım olduğu için, müvekkilim olmasında çekincem var\” dedi.

Peki neden tanık?
Öbür dava, Hanefi Avcı\’nın kitabıyla alakalı çünkü…
Fidel davayı kazanırsa, Hanefi kurtulacak. O nedenle kimseyle konuşmuyor, Fidel\’e anlatıyor.

Dolayısıyla… Hanefi\’nin Fidel\’den yardım istemesi, sadece devlet-cemaat kapışmasını değil, devlet-cemaat yolunu açan 12 Eylül\’ün Fidel tarafından teşhir edilmesi anlamını taşıyor.

İlahi adalettir bu, ilahi.