Seçimde hile olayı hep konuşulur ama hiç sonuç alınmaz nedense, konuşulur ve unutulur gider… Ama bu kez öyle olmamalı, konuşuluyorsa eğer, ciddi ciddi araştırmalı ve bu araştırmalar sonuçlandırılmalı… Benim 12 Haziran seçimi üzerinde kuşkum var, yakın çevrem de buna tanıktır… AKP’nin yüzde yani iki insanımızdan birinin oyunu almış olduğuna inanmıyorum ben, kişisel yargım budur… Ama seçimde hile var diyebilmek için, kanıt olması gerek, bu iddiayı doğrulayacak bilgi ve belgeye ulaşılması gerek, boş iddialar da bize yakışmaz…
Önce Nihat Genç’in bu konudaki tespitlerini masaya yatıralım. Ne demişti Nihat Genç:
“Dünya siyasi tarihinde eşine benzerine rastlanmayan ve üç seçim aynı grafikle başlayıp aynı grafikle sona eren, yani ekranlar saat yedide açılır yüzde altmışların üstündeki AKP üç seçimdir bir saat içinde çekile çekile yüzde elliye çekilir ve seçim biter… Milyonlarca seçmen bunun büyük bir oyun olduğunu düşünüyor, böyle düşünerek delirmiş durumdalar, o halde, milyonlarca delirmiş partilinin bu delirmiş halini tedavi etmek önce CHP’nin görevidir…”
Biz seçim sonuçlarını SKY TÜRK ekranından izledik, adım adım. Ekranda ilk sonuçlar görünmeye başladığında AKP yüzde 57 ile başladı ve yanılmıyorsam, spiker bir ara, ilk açılan sandık sonuçlarına göre AKP’nin yüzde yetmiş ile önde başladığını duyurmuştu. Ama işi garantiye alalım biz, gördüğümüzü söyleyelim ve yazalım, evet, duyduğumuz ve gördüğümüz ekrandan, AKP’nin ilk seçim sonucu yüzde 57 olarak bize duyuruldu… Elbet çok öfkelendik, olamaz dedik içimizden…
Ardından geçen zamanla, Yüzde 57 ile başlayan AKP adım adım düştü, CHP ise adım adım yükselmeye başladı, tıpkı MHP gibi, bu bize biraz garip geldi… Yüzde 57, 56.9, 56.8, 56.7… 55, 54, 53… diyerek düşmeye başladı AKP gözlerimizin önünde…
İlk soru şu oldu kendimize; nasıl oluyordu da çok yüksek oy alan AKP, ekranlar açıldıktan seçim sonucu alınıncaya kadar düşmeye devam etmişti, yüzde 57’den yüzde 49.9’a kadar… Yüzde 57 ile yüzde 49.9 aralığında AKP bir puan bile oy alıp yükselmedi hiç, hep düştü… Nihat Genç’in tespiti de bizimle aynı, o da aynı soruyu sormuş: “ekranlar saat yedide açılır yüzde altmışların üstündeki AKP üç seçimdir bir saat içinde çekile çekile yüzde elliye çekilir ve seçim biter?”
Bu tespit ile bir seçim hilesi olduğunu kanıtlayabilir miyiz, hayır, bu durum kuşku yaratır ama kanıt olmaz, sorarsanız “seçim bu, halkın tercihi bu” der geçerler…
Ama kanıt olabilecek bir çıkış yolu bulabiliriz, nasıl mı?
Seçim sonuçları çok detaylı olarak verildi bize, “katılım yüzdesi, açılan sandık, partilerin oy sayısı ve oranları” gibi… Bu açıklamalarda ikinci dikkatimizi çeken ise şu oldu; “açılan sandık yüzde 70, katılım oranı yüzde 25… Açılan sandık yüzde 80 katılım oranı yüzde 40…”
Bu durumu gördüğümüzde isyan etmiştik evimizde, haykırmıştık; nasıl oluyordu da seçime katılım oranı böylesi ağır bir şekilde düşük oluyordu, çünkü bu şekilde devam etmesi halinde, katılım yüzdesi 50-60, taş çatlasa 70 seviyesinde kalacaktı, bu imkansızdı, böylesi önemli bir seçimde katılım çok düşük olamazdı…
Bu durum seçim sonucuna yakın bir süreye kadar devam etti. Açılan sandık sayısı yüksek ama katılım çok düşük… Buna karşın kesin olmayan sonuçlar açıklanırken, “AÇILAN SANDIK YÜZDE 100 KATILIM ORANI YÜZDE 86.7” olarak söylendi bize… İşte katılım oranına ilişkin gazete haberi: “Seçime katılım oranı yüzde 86.7 ile son yılların zirvesine çıktı. Katılım Avrupa genelini de sollarken bu oran 22 Temmuz 2007 seçimlerinde 84.5 olarak gerçekleşmişti.”
Yani rekor bile kırmışız katılım oranı yüksekliğinde, ama bize açıklanan ilk katılım oranları çok düşüktü, nasıl oldu bu iş?
Araştırın, alın bakın TV’lerin seçim haber kayıtlarını, açılan sandıklar yüzde sekseni bulduğunda katılım oranları hala yüzde 50, 60, yüzde 55 gibi rakamlardaydı, biz duyduk ve gördük ekranlarda… Öyle ya, yüzde 75’i açılmış bir sandıkta katılım oranı yüzde 50 ise, tüm sandıklar açıldığında katlım yüzde 80 nasıl olabilir?
ÇIKIŞ NOKTAMIZ İŞTE BU OLABİLİR, BAŞLANGIÇTAKİ KATILIM ORANLARI…
Peki, ne yapmalı?
Önce SYK TÜRK TV’nin seçim sonuçlarını açıklayan 12 Haziran 2011 haber bülteninin bir kopyasını alacaksınız… Seçim haberlerini dikkatle izleyerek, katılım oranını açıklayan söz ve yazıları tek tek bir kenara not edeceksiniz… Başlangıçta katılım oranının yüzde kırk ve elli seviyelerinde olduğu açıklanan il ve ilçe sandık çevrelerini tespit edeceksiniz, bulduğunuz sonuçları son seçim sonucu ile karşılaştıracaksınız, varsa eğer hileyi orada bulabilirsiniz…
Burası İzmir de olabilir, Şanlıurfa’da, ilin önemi yok, ya da AKP çok oy almış ya da az, önemi yok, önemli olan televizyonun başlangıçta açıkladığı ve alt yazı olarak geçtiği “KATILIM ORANI” ile ilgili yapılan açıklamalar ve geçen alt yazılar…
Öyle ya Şanlıurfa’da açılan sandık sayısı yüzde 80 olduğu noktada, katılım oranı yüzde 50 olarak açıklanmışsa, o seçim çevresindeki toplam katılım oranı yüzde 86 olamaz, oluyorsa eğer, başlangıçta hayali oy eklenmiş demektir ve yapılan hatanın farkına geç varılarak katılım oranı sonradan yükseltilmiş demektir. Bu durumu ispatlayabilirsek, gerisi çorap söküğü gibi gelir…
Peki, bu durum neyi gösterir?
Katılımın düşük olduğu bir yerde, BİLGİSAYARA OY YÜKLEMEK ŞEKLİNDE HİLE YAPILARAK katılım yükseltilmiş demektir.
Peki, kolay mı bu iş?
Hayır, fazladan oyunu yükleyeceğiniz insan olması gerek, organize bir iş, bu durumda kütüğe kayıtlı ama kendisi olmayan kimlikler çıkabilir, ölmüş kişiler çıkabilir… Son günlerde ortaya atılan “beş on milyon hayali seçmen” iddialarını yabana atmamak gerek…
Peki, NASIL ORTAYA ÇIKARILABİLİR bu iş?
Biraz sabır, biraz gayret ve biraz dikkatle bu iş ortaya çıkarılabilir… Önce televizyon kayıtlarını adım adım izleyerek ve açılan sandık sayısı YÜZDE 10’dan başlayıp, ilan edilmiş katılım oranlarının seyrini bir grafikle ortaya çıkarmak gerek… O kadar zor değil, veriniz TV haber kayıtlarını bize, biz dahi yapabiliriz bu tespiti, çünkü her şey açık…
Sonra tüm sandık sonuçlarını yerinden alıp Yüksek Seçim Kurulu verileriyle karşılaştırmak gerek… Başta İzmir, İstanbul ve Antalya’da seçmen artışı olan mahalleleri tespit edip, özellikle beklenmedik bir şekilde AKP’ye fazla oy çıkan yerleri tek tek, adres adres inceleyerek, seçmen kütüklerine bakarak…
İsteyen çözer, yeter ki istesin…
Biz yapamayız tüm bunları ama CHP yapabilir, MHP yapabilir…
Kendi şahsi düşüncemi söyleyeyim, son bir yılda yüz bine yakın kilometre yol yapıp Anadolu’yu gezmişiz ve halkımızla konuşmuşuz biz… Her iki kişiden bir AKP’li demek, sanıldığı kadar kolay değil… Ama iftira atmak, boş laflar etmek bize yakışmaz, susuyoruz, kanıt arıyoruz, bu tek başımıza yapmamız da mümkün değil, öyleyse CHP çıksın araştırsın, MHP çıksın araştırsın, söz konusu olan ülkemiz ve çocuklarımız, geleceğimiz…
Dört yıllık olası bir AKP iktidarı demek, çok değerlerin kaybı demektir, bu kayıpların geri alınabilmesi için çok ağır bedellerin ödenmesi gerekebilir, bu nedenle kim ne yapacaksa çıksın şimdi yapsın bu işi, yarın değil…
0 Comments.