Category Archives: Hiçbirşey - Page 15

Çıkarları İçin Bunu Da Yaptılar

\"\"Sabah, büyük bir gazetecilik olayına imza attı! 4 Ekim 2010 tarihli ve Mutlu Çölgeçen imzalı haber, Eşref Bitlis\’in Özal\’a yazdığı son mektubu gün yüzüne çıkardı! \”17 yıllık karanlığa ışık tutuyoruz\” diyen Sabah Gazetesi, haberi manşetten \”Son mektup\” diye verdi! Kamuoyunda büyük yankı uyandıran mektup, Özal\’la Eşref Bitlis\’in birlikte Kürt sorununa neşter vurma amacında olduğunun da işaretiydi! Zaten Özal ve Eşref Bitlis de bu yüzden öldürülmüştü! Hatta ikiliyi öldüren de Ergenekon\’du!

Yanlışları daha doğrusu yalanları nerden düzeltmeye başlasak acaba?

Sabah\’ın 17 Yıllık Yalanı!

Gelin önce Sabah Gazetesi\’nin habercilik balonunu patlatarak başlayalım. Sabah \”17 yıllık karanlığa ışık tuttuğunu\” iddia ediyor ama tam da 17 yıl önce Aydınlık Gazetesi\’nin \”Bitlis\’in Özal\’a gizli mektubu\” diye manşetten verdiği haberi yeniymiş gibi yazıyordu!

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, ölümünden 7 ay önce Özal\’a sunduğu mektubunda, ABD\’nin Çekiç Güç\’ünün PKK\’ya yardım ettiğini telsiz konuşmalarıyla kanıtlıyordu. Bitlis\’in \”Kod adı: Kale\” adlı planı ABD\’yi rahatsız ediyordu.

Hani Org. Eşref BİTLİS Ergenekoncuydu?

Ergenekon tertibinin arkasındaki kuvvetin yeni senaryosu Eşref Bitlis\’in Özal\’la birlikte \”Kürt sorununu\” çözmeye gayret ettiği, bu yüzden de Ergenekon tarafından öldürüldüğü şeklinde…

Oysa daha iki yıl önce, Eşref Bitlis, Ergenekon şemasının içinde yer alıyordu! Eşref Bitlis, İlhan Selçuk\’la ve Doğu Perinçek\’le birlikte Ergenekon\’un lideri olarak suçlanıyordu!

Hani Org. BİTLİS\’in Uçağı Buzlanmıştı

Bilumum ittifak, 17 yıldır üstünü örttüğü Bitlis\’in uçağının düşmesi olayını birden bire hatırlayıverdi. Bu ittifak, 17 yıl önce Bitlis öldürüldüğünde \”buzlanma\” diyip kestirip atıyordu. Oysa bugün Ergenekoncu diye Silivri\’de olanlar, o gün \”Bitlis\’in öldürüldüğünü\” haykırıyordu. Şimdi Silivri\’de olanlar, bu gerçeği dile getirmekle de kalmamış, Nusret Senem avukat olarak, Adnan Akfırat da gazeteci olarak suikastın peşini bırakmamıştı!

Dün \”buzlanma\” diyenler, bugün ABD\’nin Kürt Açılımı gereği, Eşref Bitlis\’i hatırlayıverdi. Yetmedi, Bitlis\’in katillerinin peşine düşenleri de Bitlis\’i öldürmekle itham edecek kadar pervasızlaştı!

BİTLİS-ÖZAL Birlikteliği Yalanı

En büyük yalan da, kirli ittifakın, \”Org. Eşref Bitlis ile Özal birlikte Kürt sorununu çözmeye çalışıyordu\” şeklindeki iddiasıydı.

Oysa her ikisi de sorunu farklı cephelerden çözmeye gayret ediyordu. Özal ABD adına, Org. Bitlis ise Türkiye adına soruna çözüm arıyordu. Özal ABD\’yle birlikte \”bir koyup üç almayı\” planlarken, Org. Bitlis\’in planı ABD\’yi rahatsız ediyor, dahası helikopteri ABD uçakları tarafında iki kez taciz ediliyordu. (Org. Necati Özgen, Ulusal Kanal\’da yıllar önce açıklamıştı).

Özal\’ın ABD planı gereği gündeme getirdiği federasyon ile Org. Bitlis\’in ABD\’ye rağmen oluşturduğu \”Kale\” planını, 17 yıl sonra aynı planmış gibi sunmak, ABD\’nin F tipi cemaat üzerinden yürüttüğü psikolojik savaşın yeni ama defolu bir ürünüdür! Tıpkı diğerleri gibi bu yalan da hızla gerçeğin aydınlık yüzüne çarpmıştır!

Hanefi AVCI\’dan 4 Gazeteciye Mektup

Devrimci Karargah örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi AVCI 4 gazeteciye mektup yazdı. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi\’nden el yazısıyla 6 sayfa mektup gönderdiği gazetecilerin içinde Nedim ŞENER, Necdet AÇAN ve Ruşen ÇAKIR var.

Hanefi AVCI\’nın, gazeteci Necdet AÇAN\’a gönderdiği mektubun orijinal halini yayınlıyoruz…

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

\"\"

Gazeteci Ruşen ÇAKIR NTV ekranlarında kendisine ulaşan mektupla ilgili bilgiler verdi. Mektubun el yazısıyla yazıldığını ve 6 sayfa olduğunu anlatan Çakır, \”Avcı çok çarpıcı açıklamalar\” yazmış dedi.

İşte Ruşen ÇAKIR\’ın ağzından mektupla ilgili verdiği bilgiler:

Gazete ve medyayı takip ediyor. Hakkındaki iddialarını sızdırılma olduğu söylüyor. \”İmkanlarım kısıtlı\” diye mektup yazmış. 6 sayfa ve el yazısıyla yazılmış.

Şunlar yazıyordu:

Ne Necdet KILIÇ\’la ne de başkasıyla yasadaşı bir ilişkim olmadı, en ufak bir kanıt bulamazlar. Necdet KILIÇ yüzünden tutuklanmadım. Asıl Necdet KILIÇ benim yüzümden tutuklandı. Komplo kurdular.

Özel Hayat

Bana şantaj yapıldığı için kitabı yazdığım söyleniyor ama, özel hayatımla ilgili bilgileri bilmesi gerekenler 2009\’un 6. ayından beri biliyorlar, gizli saklım yok.

Beni 7 Kasım\’da dinlemeye başladılar. 1 hafta dinlediler. Tek istedikleri özel hayatıma dair bir telefon kaydı ve görüntü idi. Ben dinlenildiğimi anlayınca konuşmaların içeriğini değiştirdik. İstediklerini elde edemeyeceklerini anladıklarında da dinlemeyi bıraktılar.

Ben bunun üzerine devletin her yetkili makamına şikayette bulundum. Bir şey yapılmadığını görünce de kitap yazmaya karar verdim.

Şifre kırıcı bir alet yok haberim yok Necdet Kılıç\’la bilgisayar üzerinden de hiç görüşmedim. Mail dökümlerime baksınlar.

Sol bir örgütlen irtibatlandırmak istiyorlar, ben yıllarımı solla mücadeleye adamış insanım.

Bugün Türk polisine sorun, onların iddiasıyla benim iddiamı yan yana koysunlar ne düşünüyorlar.

İşkence İddiaları

İşkenceci olarak tanıtılmaktan çok şikayetçiyim, devletin prosedürüydü uyguladım. Ama bu yöntemi uyguladığım insanlarla daha sonra arkadaş oldum.

Benim cemaatlerle ilgili bir sorunum yok. Kitabı okumadan yalan şeyler söylüyorlar. Cemaatlere karşı değilim. Kitabım belge dolu. Yasadışı faaliyetlerle dinleme yaptıkları için rahatsızlık duydum.

Gülen ve tarikatlara karşı değilim.

Bi De Cemaatçi Che Guevara Bulundu Mu Tamamdır Bu İş

\"\"\”Hanefi\” Avcı…
Sünni mezhebinin adını taşıyor.
Kendisi sağ\’cı.
Hatta bi ara cemaatçi.
Ömür boyu sol\’la mücadele etti.
Silivri\’ye kondu…
Sol örgüte yataklıktan.

Yardım istediği avukatın adı ne?
Fidel!

🙂

Lakap filan değil ha, nüfus kâğıdında yazıyor, avukatın adı:
\”Fidel\” Okan.

Türkiye\’de Küba Lideri\’nin adını taşıyan 500\’den fazla Fidel var. Mesela Niğdeli Fidel, 12 Eylül\’de sol\’cu olduğu için hapse tıkılan ve doğum müjdesini demir parmaklıkların ardında öğrenen bir babanın oğlu… Mersinli Fidel, sendikacı bir babanın oğlu, doğum esnasında grev gözcüsüymüş babası, doğar doğmaz grev çadırına getirilmiş, orada konmuş adı… Üstelik, hepsi erkek değil, kız Fidel\’lerimiz de var. Biri, CHP Milletvekili Fuat Çay\’ın kızı Fidel.

Ev hanımı, öğrenci, bilgisayarcı, tekstilci, avukat Fidel\’lerimiz var. Düğün veya doğum haberlerini aldığında, tebrik mesajı gönderiyor Fidel Castro… E karşılıklı bu işler; Castro\’nun doğum gününde, Küba\’nın Ankara Büyükelçiliği\’ndeki törene katılıyor bizim Fideller.

Atatürk hayranıdır Fidel Castro… Türkiye\’ye geldi, \”Ona ve devrimine hayranım, devrim yaptım ama, onun yaptıklarını yapamadım, kendinize başka lider aramayın\” dedi. Mustafa Kemal\’in büstünü Havana\’nın göbeğine dikti, altına yurtta sulh, cihanda sulh yazdı.

Bu nedenle, \”sadık\” anlamına gelen Fidel adını taşımak suç değil artık Türkiye\’de… Eskiden felaketti.
Evladına Fidel adını veren babalar veya Fidel adını taşıyan evlatlar, sağ\’cıların hışmına uğrardı, zulüm görürdü. Suçsuz günahsız, durup dururken gözaltına alınma sebebiydi.

Kim yapardı bu işleri?
Hanefi gibi polisler.

Kim kurtaracak Hanefi\’yi?
Fidel!

Aradım Fidel Okan\’ı… Resmi avukatı değil aslında, bir başka davayla ilgili olarak \”tanık\” sıfatıyla görüşmüş… \”Tanığım olduğu için, müvekkilim olmasında çekincem var\” dedi.

Peki neden tanık?
Öbür dava, Hanefi Avcı\’nın kitabıyla alakalı çünkü…
Fidel davayı kazanırsa, Hanefi kurtulacak. O nedenle kimseyle konuşmuyor, Fidel\’e anlatıyor.

Dolayısıyla… Hanefi\’nin Fidel\’den yardım istemesi, sadece devlet-cemaat kapışmasını değil, devlet-cemaat yolunu açan 12 Eylül\’ün Fidel tarafından teşhir edilmesi anlamını taşıyor.

İlahi adalettir bu, ilahi.

Hanefi AVCI Terörist Çıktı

\"\"Yirmibeş sene önceki mevzuyu
Sabri Yirmibeşoğlu\’na yıktılar…
Özal\’ı öldürmüş.

Otuz küsur sene önce olsaydı, emekli korgeneral Mehmet Otuzbiroğlu diyebilirlerdi… Veya, maazallah 2004 senesinde filan yaşansaydı, Ogün Altıparmak\’ın parmağı aranabilirdi.

Bu arada…
Elektriği AKP icat etti.
Ateşi AKP buldu.
Tarımı ilk AKP\’liler yaptı.

Kennedy suikastını İsmet İnönü\’nün işlemiş olduğu konusunda şüphelerim var. Ancak, Hiroşima\’nın CHP işi olduğu kesin… Savarona\’nın fuhuş yaparken yakalanan aşçısı Tom Amca\’nın kulübesindeki el bombalarıyla, Nagazaki\’dekinin seri numaraları aynı.

Yuri Gagarin ülkücüydü.
Anca uzaya çıkabildi.
Aya takunya dikenler AKP\’li.
Jüpiter evet\’çi.
Satürn, yetmez ama evet dedi.

New York\’taki \”ikiz\” kuleleri vuranlarla, Sabancı\’nın \”ikiz\” kulelerinde cinayet işleyen zihniyet, bizim muhalefetteki tek yumurta ikizi… Roma\’yı yakan Neron değil aslında, Perihan kod adlı bi kadın… Brütüs\’ü azmettiren ise büyük ihtimalle Profesör Mehmet Haberal… Robinson Crusoe\’nun telekulağı Cuma ortaya çıkarmıştı bu bilgiyi, ordan biliyorum.

Apo\’çiler BDP\’li.
Tom Miks Jitemci.
Puik gazeteci.

Ne o? Niye ağız burun kıvırıyorsunuz? Garfield\’ın, Cinderella\’nın, Bugs Bunny\’nin, Temel Reis\’in darbe iddianamesine girmesine inanıyorsunuz da, Puik\’lere niye inanmıyorsunuz?

Colomb Molomb hikâye mesela… \”Okyanus Ötesi\”ni en önce Başbakanımız keşfetti… 12 Eylül 1492\’den taaa 518 sene sonra teşekkür edene kadar, hiç kimsenin bilmemesi ondan!

Mustafa Balbay, \”küresel ısınmanın ne zaman Ergenekon\’a yükleneceğini merak ediyorum\” dedi; mahkeme başkanı \”mümkündür\” dedi. (Kutup ayılarına Kafes planında rastlamıştık.)

KPSS sorularını Süleyman Demirel\’in ÖSYM\’ye atadığı Arsen Lüpen\’in arakladığı ortaya çıktı… Devletin en kilit noktalarında yıllarca görev yapan ve kitap yazarak, cemaat örgütünün emniyeti-yargıyı ele geçirdiğini açıklayan Hanefi Avcı, teröriste yataklıktan içeri alındı.

Tekerleği AKP\’lilerin icat ettiğini söyleyenler ise, müfteridir, alçaktır.

Türk Kahvesi

\"\"Gazeteci için…
Cezvedir aslında gazete.

Ateş vardır altında hep.
Suyu ısınır.

Patates mesela…
Koy cezveye.
Sıcağı görünce, gevşer.
Gelemez hiç zora.
Salar kendini.
O sert, dayanıklı zannettiğin karakter gider, ezilen büzülen, vıcık vıcık bi şey haline gelir. Üzülürsün girdiği kılığa.

Veya, yumurta.
Kaynat cezveyi…
Patatesin zıddına tepki verir.
Şartlara direnir.
Ancak, o narin yapısıyla koruduğu içindeki canı öldürür, yüreğini katılaştırır, çatlar çoğu zaman hatta, imha eder kendini; yarı yolda çıkarıp alsan bile, hayata döndüremezsin artık onu.

Ya, kahve?
Bambaşkadır.
Şartlar değiştiğinde, şartların dayatmasına uyacağına, şartları değiştirir.
Ortama lezzet katar.

Türk kahvesidir Bekir Coşkun.

Sabah güne başlarken, ya da, akşam günün yorgunluğunu atarken yudumlamanız ondan.

Hazmetmenizi sağlar memleketi.
Zihin açar.

Onsuz basın, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar, telvesi donmuş boş fincanlardan ibarettir.

Ve, siz hâlâ diyorsunuz ki:
\”Köşesini almışlar elinden…\”
Yanılıyorsunuz.
Keyfinizi elinizden aldılar aslında.

Hedef, o değildir çünkü.
O, aynı o.
Hedef sizsiniz.

Gücüm Buraya Kadar, Bağışlayın

\"GÜCÜMŞok şok… 12 Eylül referandumu MHP\’yi parçaladı. Bu sütunlarda yazdığım Zehirli Balık yazımda derinliğine belirtmiştim, cemaat dokunduğu her şeyi zehirleyip dağıtıyor, diye. Ağar\’ın partisi, Milli Görüş, Büyük Birlik ve nihayet MHP cemaatin ölümcül dokunuşuyla darmadağın oldu. MHP Devlet Bahçeli\’nin büyük çabalarına karşın varlık sebebi-her şeyi olan Orta Anadolu\’da hüsrana uğradı. Sadece Ankara\’nın son belediye seçimlerini düşünün, Mansur Yavaş ve CHP\’nin oyları AKP\’yi kıl payı ikiye katlıyordu. MHP tam bir parçalanma yaşıyor. MHP 12 Eylül öncesi dinamizmini anti-komünizmden alıyordu ve MHP saflarını oluşturan köylü kitlelerle şehirli kitlelerin ayrışması hiç hissedilmiyordu. Şimdi MHP\’li kitlelerinin hiç affedemeyeceği AKP\’nin Habur ve Suriye sınırının satılması olayına rağmen oylarının nerdeyse yarıdan çoğunu kaybetmesi, Türkiye\’ye yepyeni ve beklenmedik bir şok yaşatıyor. Bu inanılmaz şok\’un boyutlarını ilk görmek isteyen ise Devlet Bahçeli\’dir, anında erken seçim çağrısında bulunup, gerçek hasarın boyutlarını öğrenmek zorunda kalmıştır. 1960\’lı yılların sonundan beri Orta Anadolu\’da esip gürleyen MHP tam anlamıyla bir felaket yaşıyor.. Devlet Bahçeli\’nin cemaate karşı tavrı çok iyi bilinmesine rağmen, cemaate karşı tavrını çok yaygın ve kitlesel olarak meydan meydan dillendirmemesi bugün feci bir hüsranla sonuçlandı. Oysa Devlet Bahçeli\’yle MHP Türkeş\’in dahi rüyasında göremediği oy oranlarına kavuşmuş ve yine Devlet Bahçeli\’yle MHP hem şiddetle mesafe koyup hem mafyatik kabadayı çapulcu denilen kitlelerle bağını kopartıp tam bir şehir partisi olmuştu. Sonunda Türkiye\’deki her şehirli partinin acı sonunu paylaştı, MHP de köylüleri şehirlilerinden fazla Orta Anadolu\’nun partisiydi şimdi o da hem de başta Yozgat, Erzurum, vs., olmak üzere aforoz edildi ve yok olmak üzere..

Velhasıl seçim sonuçlarını en iyi tahmin eden anket şirketi yine o, bu, şu değil, rahmetli Aziz Nesin çıktı.

Seçimin mağlubu yine aynıdır ve Türkiye\’nin sosyolojik gerçeğine ayak uyduramayan şehirli oylar, varoşlara ve köylülere karşı yine büyük bir hezimet yaşamıştır. AKP\’nin oy aldığı aynı bölgeler elli yıldır sağ siyaseti besledi. Değişen bir şey yok, daha önce Menderes, Demirel, Özal, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller ve benzerleri, köylü, kurnaz, göz göre göre insan evladını utandıran yalan ve hırsızlıklarıyla seçimi nasıl kazanmışlarsa sağcı oylar yine aynı yoldan Türkiye\’nin siyasetini belirlemeyi sürdürmüştür.

Bu seçimde değişen ise, büyük medyanın tümüyle bu köylü varoş gerçeğini kabullenip hayati bir can simidi gibi bu yalan ve hırsızlıkları hem örtbas etmiş hem de her sağcı siyasetçi gibi bu gerçeğe ayak uydurmayı tek çıkar özgürlük yolu olarak görmüş olmasıdır.

GÜNEŞ PENSİLVANYA\’DAN DOĞDU DOĞACAK

Sizler, ey okuyucular, siz de yarın bir istikbaliniz olsun istiyorsanız, bu köylü, kurnaz, hırsız, yalancı düzenbaz gerçeği bugünden, henüz yirmili yaşlarda fark edip kendinizi bizim gibi fazla yormayın..

Daha dün devletin en mahrem en gizli dairelerinden sınav soruları çalındı ve onlarca yıldır aynı yoldan çalınıp savcılar ve polisler yetiştirilip devleti ele geçirme planları açığa çıkmıştı. Bu kadar açık hırsızlıklara rağmen, AKP yüzde 58 oy alıyorsa, yaşasın Hırsızlar, Yaşasın bu hırsızları bağrına basan örtbas eden medya diye, takdir etmekten başka ne yapabiliriz.

Ey ülkesi için üzülen genç çocuklar, alkışlayın hırsızları, alkışlayın hırsızlıkları kim yaptı diye hiç sormayan özgürlükçü medyanızı.. Bugünden tezi yok kararınızı verip saflarınızı değiştirin, hırsızlar cemaatçiler yandaşlar Türkiye\’yi ele geçirdi, sadece TRT\’nin on-onbeş kanalı var, birinde olsun iş bulabilirsiniz, yolunuz Engin Ardıçlar\’ın Yeni Şafaklar\’ın Milli Görüşçüler\’in Mehmet Ali Birandlar\’ın Mehmet Barlaslar\’ın Vakitçiler\’in yolu olsun.. Şaklabanlık yalakalık rehberiniz olsun.

Yürüyün hırsızlar kim tutar sizi..Bu kadar aleni, fesupanallah dedirten yalanlara rağmen büyük kitleler yine size oy veriyorsa, bu ülkede hiç aç kalmazsınız, talihiniz sonsuza kadar açık olsun.

Genç adam, gördünüz işte elli yılın sağ iktidarlarının hazırladığı acı gerçeği, siz siz olun bu hayal kırıklığını bir daha yaşamayın. Gördünüz işte dağ başını hırsızlar almış, güneş ise Pensilvanya\’dan doğdu doğacak. .Bugünden tezi yok, maaşlarınız düzgün öngörüleriniz hep sağlam ve siz ziftlenirken halkımız hep yanınızda sırtınızı gururla sıvazlayacak, bu acayip tabiat gerçeğine karşı fazla direnemezsiniz, fareler dokuz dokuz aslanlar tek tek çoğalır, insanlık ülküsü demokrasiye teslim olun, siz de bugünden tezi yok Okyanus Ötesi\’ne selam durun.

HAYIRLI OLSUN

Velhasıl bize de takdir etmek düşer, sınav sorularını çalan derin devletin sahipleri kendilerini daha derin kılmak için bu çalınmış sınav sonuçlarıyla on yıllarca polisler savcılar yetiştirdiler ve hepsinin gayretiyle işte adaletine özgürlüklerine ve ahlak\’ına hayran olduğumuz müthiş bir iktidar yola çıktı, insanlığa hayırlı olsun..

Referandum sonuçları Pensilvanya\’ya hayırlı olsun, Amerika\’ya hayırlı olsun, AB sözcülerine hayırlı olsun, yandaş medyaya ve bilumum köşe yazarlarına hayırlı olsun, büyük medyanın Turgay Ciner\’ine hayırlı olsun, NTV\’nin sahibi Ferit Şahenk\’e hayırlı olsun, maden ruhsatlarına eline geçirenlere hayırlı olsun, derelere hidroelektrik santralı için yola çıkanlara hayırlı olsun, eski kaşarlanmış solculara eski köfte ülkücülere hayırlı olsun, buğdayın ithal edildiği ülkede Konya\’da yüzde seksen oy verenlere hayırlı olsun, et ithal edildiği bugünlerde Afyon ve Kütahya\’dan yüzde yetmiş oy verenlere hayırlı olsun, devleti ele geçirmek için soruları çalıp kendi polis ve savcılarını yetiştirenlere ve göz yuman medyaya hayırlı olsun, kalan yaşamını Kanada\’da sürdüren haham Tuncay Güney\’e hayırlı olsun..

SKY\’dan beni kovanlara da hayırlı olsun, sonra çalıştığım Avrasya TV\’yi Digitürk\’ten kovup yerine Melih Gökçek\’in kanalını koyanlara hayırlı olsun. Yediğimiz ambargo ve sansürler yetmiyormuş gibi adımıza yazımıza programlarımıza Cumhuriyet Gazetesi\’nde, Halk TV\’de dahi ambargo koyanlara da hayırlı olsun.

Altmış yılın sağ iktidarları Menderesler\’e Demireller\’e Çiller\’e Mesut Yılmazlar\’a, hepsine kucak dolusu teşekkürler, işte büyüttüğünüz Türkiye, öpüp koklayın, tıka basa yiyin tıksırın doya doya..

Bana da yuh olsun, Silivri\’de hala niye tutuklandığını bilmeyenlere de yuh olsun.

AYRANIMIZ BU, YARISI SU

Yalnız bir tek sana yazıklar olsun Mustafa Kemal Atatürk, yurdumuzu esaretten kurtardın ama ağadan şeyhden kölelikten kurtaramadığın için, kabrinin kutsallığına sığınıp elli yıl sağ iktidarlarla koyun koyuna siyasetçilik yapıp yan gelip yatanların elinde Cumhuriyet oyuncak olduğu için..

Ne bekliyordunuz, paçasını ruhunu cemaate kaptırmış milliyetçi muhafazakar oylar mı umuyordunuz. Devrimci olacak gücü kendinde bulamayanlar sadece köpeklerdir, köpeklerin yalnız kapıları ve sahipleri değişir. Daha dün bir umuttur belki deyip uçmayı bekliyordunuz, bugün mutlak zafer alkışları içinde başbakan ilk konuşmasında Pensilvanya\’ya şükranlar gönderip nihayet karanlıklardan aydınlığa çıkacağımız müjdesini veriyor.

Bu toprağın ve Cumhuriyet\’in çocukları, yenilgi bizim için sürpriz yeni ve hiç de ilk değil, altmış yıldır alışığız, boy diyenler soy diyenler mezhep diyenler cemaat diyenler, hırsızlar, yalancılar altmış yıldır kazanıyor, ayranımız bu, yarısı su, işinize gelirse..

Artık önünüz açıldı, buyurun Haburlar\’a kaldığınız yerden devam edin, artık yandaş medyanızın maaşlarını ikramiyelerle referandum primleriyle ödüllendirin. Artık kime satarsanız satın, artık tıksırıncaya aksırıncaya kadar sabahlara kadar halkın oylarıyla gönül rahatlığı içinde yiyin efendiler, sizi artık kim tutar. Kızılırmaklar\’ı Fıratlar\’ı ne kalmışsa sekiz yılda yarından tezi yok parçalayın bölüşün üleştirin. Halkın oyunu aldınız mı aldınız, Allah şahit yalnız ve yalnız siz haklısınız. Camii kapılarında sizi alkışlayan Müslümanlara hayırlı olsun, milli görüşçülere hayırlı olsun, artık tek vücut oldunuz, artık tek beden büyük devasa bir halk gücü oldunuz, yürüyün AKP\’liler, ilk hedefiniz Akdeniz, bir sahiller mi kalmış, Toros\’un dağlarında birkaç köy, Tunceli\’de birkaç Alevi mi kalmış, alın ıspanaklarınızı makarnalarınızı hücum AKP\’liler, ilk hedefiniz Pensilvanya..

Tuz şeker suda ne kadar kalır, eridik bittik işte, kaç tane dava açtılar hiçbiri bizden diyeceğimiz gazete ve sitelerde dahi haber olmadı, kaç yerden kovulduk, bizden diyeceğimiz yerlerin hepsi dahi karanlıkta boğulmamızı sadece seyrettiler.. Ne bitmez iftiralara suçlamalara maruz kaldık çoluk çocuk dahi bu iftiraları utanmaksızın alayla çoğaltıp şahsımıza hücuma geçtiler.. Geçen bu sekiz yılda en çok yazı yazan en çok konuşan ve en çok dava açılan ve tek bir avukat dahi bulamayan bir yazar olarak, içerden diyebileceğimiz ne kalleşlikler gördük, ne yapalım deyip sustuk.. Şimdi ambargo koyanlar iftira atanlar açık farkla kazandı, yolunuz açık olsun..

Birkaç yalan daha ha gayret, birkaç fırıldak daha, birkaç kömür yardımı daha, rötatifleriniz, milyar dolarlarınız, ihaleleriniz her şey ülkemizin menfaati için, adalet hukuk için, ha gayret az kaldı. Ülkemiz artık yarına kalmaz özgürlük ve hürriyetlere kavuşacak. Halk size oy verdi mi verdi, artık milyar dolarları utanarak gizleyerek değil aleni açık gün ortasında yemeniz için kapılar ardına kadar açıldı. Utanılacak gizlenecek dokunulmazlıklara sığınılacak hiçbir yasa kalmadı. Nasılsa hesap soracak hakim savcı hukuk kalmadı, artık size oy verenlerin \”Ya Allah Bismilah Allahüekber\” sloganlarıyla cami önlerinde topluca \”euzubillah\” der amin der yersiniz.

Size de yuh olsun, yandaş medyanın ekranlarına gidip güya horoz dövüşü yapan sahte kahramanlar, onurunuzla köşenizde bir başına oturmayı beceremediniz. Liberallere övgüler düzen ek\’ler çıkartan, kuyruk yağından kakırdak gibi Cumhuriyet Gazetesi\’nden ne bekliyordunuz, ne yaptığını kimsenin bilmediği Halk TV\’de televizyonculuk oynayanlardan ne bekliyordunuz, ülkesinden habersiz, şahsi bencillik ve kaprislerinin adını ilerici solculuk koyanlardan ne bekliyordunuz? İktidarın bir tokadını yiyip korkudan ebediyen susup kaçanlardan ne bekliyordunuz, bertaraf oldunuz işte, paracuklarınıza ışıltı ekranlarınıza hanım spikerlerinize sabahlara kadar doymadığınız tartışmalarınıza, hayırlı olsun..

Ne bekliyordunuz, bu toprağın ekmeği sağcılara portakal dilimi şeftali gibi hep sulu yumuşacık iştahlı ve şehvetli, bize hep taş gibi kemik gibi hep sert oldu..

GÜCÜM BURAYA KADAR, BAĞIŞLAYIN

Şimdi dünden daha yalnız ama dünden daha güzelim.. Onların oy çuvalları var bizlerin her biri ayrı değer milyonlarca tek tek kendi örgüt gücü var. Onların gücü çöl tozu gibi tozu dumana katan medya örtbasları, yalanlar, iftiralar, bizlerin gücü ise doğru dürüst cesurca söylenmiş tek tek kelimeler, her biri üzüm tadında.

Şimdi başlıyor dünyada var olma heyecanı, insanlıktan süzdüğüm tek bilgi, düşünen hiç kimse ağalara şeyhlere siyasilere kolay av olmadı..

Çekeceğimiz daha çok acılar var, daha çok yanıp kavrulacağız, meyve şekerinin tadından kim usanmış, kim usanmış güzelden.

Şimdi başlıyor ülke cumhuriyet bağımsızlık aşkınızı bu en karamsar günden başlayarak ebediyen sınamaya..

Ben de bilmiyorum kardeşlerim gözlerini aşka aşkla kapatanların, gözlerini iftira ve yalanlara kapatanlarla savaşı nasıl ne şekilde sonuçlanır, vallahi bilmem..

55 yaşındayım dayanamazsam da artık sabredeceğim, bu maçı daha ne çok maçı kaybettik kaybederiz, ama Sadi\’nin lafıdır, kimse sevgilime çirkin diyemez, sırtımdan bıçaklar yesem de…

Bir de özel notum var, referandumdan birkaç gün önce söylemiştim, artık yazacak konuşacak maddi gücüm imkanım kalmadı, ambargolara ve bedava yazıp çizmelere ve bitmeyen mahkemelere karşı bugüne önceden yazdığım 25 kitaptan birkaç lirayla gıdı gıdına geldik, kararım şu, gelecek seçimlerden bir iki ay önce yine yazıp konuşma imkanım olursa çıkar görevimi yaparım, içinizde en çok konuşan en çok yazı yazan kardeşinizim, gücüm buraya kadar.. Bağışlayın.. Belki arada bir Serdar Akinan\’ın Mızıkacılar Sitesi\’ne çıkar beş on dakika konuşuruz. Nazım\’ın hiç bilinmeyen ama en güzel şiiridir, \’rüyamda yari gördüm şöyle belden yukarı, bulutların ardından ay gibi gider, o gider ben giderim, hepsi bu kadar..\’ Şimdi bırakmadan önce yazarlığı son satırına gelmişken yazarlığım, şiirimiz ne diyor yorumlamak istiyorum, son cümlem:, \’rüyamızda bulutların ardından akan yarimizi görmüştük, hepsi buydu, hayat dünya her şey işte hepsi bu kadarcık..\’

Millet \’Evet\’ Mi Dedi?

\"\"50 milyon seçmen vardı. Yüzde 58 EVET, Yüzde 42 HAYIR sonuçla bir oylama geride kaldı.

700 bin oy geçersiz sayıldı. (Bu noktaya dikkat). Ve halkın yüzde 23\’ü oy kullanmadı.

Öncelikle;

Bu süreçte, milyarlarca liralık rüşvet, sadaka, yardım, iktidar partisi eliyle dağıtıldı. Tüm basın yayın araçlarında propaganda makinası EVET! diye bağırtıldı. Diyanet, cami imamları, EVET kampanyası yaptı. Tüm illerde Valilikler, ve kaymakamlıkların imkanları kullanıldı.,

TÜM BUNLARA KARŞIN, bu millet yüzde 42 oranında \’HAYIR!\’ dedi.

Yüzde 42\’lik HAYIR, baskının ve propagandanın ve yayılan bilgi karmaşasının boyutu düşünüldüğünde, küçümsenecek bir rakam değildir.

\’Umutsuz\’luk girdabına kolay düşenlere ve \’gideceğim bu diyarlardan\’ mealinde iletiler yollayan sevgili gençlere diyorum ki, işte hep yazıp çizdiğimiz \’ecnebileşme\’ budur!

Kaçmak, milleti \’aptallıkla\’ suçlamak, \’3 kuruşa satılanlardan\’ sözetmek , durumu görememektir. Kolayı seçmektir. Kendini rahatlatmaktır.

Zor olan ANLAMAKTIR…

Anlamamız gereken ilk mesele millet ÖZGÜR İRADESİYLE \’EVET\’ dememiştir.

Karnı aç, beyni aç bırakılmış olanlar, ne olduğunu bilmedikleri ve dillerinin bile dönmediği bir \’referandum\’un içinde yeralan 26 maddeye EVET basmışlardır. Anayasa değişiklikliğinin ülke yararına olacağına birileri tarafından; köydeki, mahalledeki imam, güvendiği arkadaş, aile ve aşiret reisi ve her gün ekranda gördükleri kuklalar tarafından İKNA edilmişlerdir.

İkinci mesele, bu İKNA\’nın sebebidir. Bu millet uzun zamandır MUHALEFETE güvenmemektedir. Muhalefet yokluğu ve muhalefetin çeşitli kesimlerce, \’güven vermez uzantıları\’ EVET demelerine neden olmuştur.

CHP ve MHP gerçek muhalefet değildir. Ve halk aslında muhalefet etiketi altında duran partileri uzun zamandır MUHALEFET olarak görmemektedir.

\’Batı eksenindeyiz\’ diyerek, ABD\’ye göz kırparak, \’AB\’ye biz sizi sokacağız!\’ diyerek, \’kürt raporlarından\’ sözederek, birbirinden beter işlere bulaşmış partilileri yüksek görevlere getirerek, Amerikan istihbaratı ile Soros\’la görüşüp, Bilderberglerde ağırlanarak, yolsuzlukları kanıtlanmış belediye mensuplarını parti içinde tutarak, çarşaf ve başörtüsü söylemini \’kullanarak\’ ve \’beyaz Türk\’ burnu büyüklüğü içindeki öncü kadroları, aç sefil halkla temasa sokarak, bir noktaya varılamayacağı kanıtlanmıştır.

Önümüze bakalım!

Şimdi tarih 13 Eylül. 3 ay önce bıraktığımız yerde, satılan fabrikalar, her dört gençten birinin işsiz olduğu, nüfusun yüzde 14ünün de aç bilaç işsiz sokaklarda dolaştığı, her gün şehitler verdiğimiz ve ekranlarda \’açılım\’ın ve \’özerkliğin\’ tartışıldığı bir Türkiye vardı. 3 aydır, millete referandum tartışması dayatıldı. Şimdi başbakanın deyişiyle \’BÜYÜK KAPI açıldı!\’ \’Tarihi eşikten geçmiş bulunuyoruz!\’

Önümüzdeki birkaç ay içinde , Başbakan\’ın teşekkür ettiği \’Okyanus ötesi\’ (sadece cemaat değil ama ABD yönetimi), Başkanlık sistemini ve federasyon anayasasını devreye sokacak. Böylece üniter devlete bir nokta koyma çalışmaları hız kazanacak.

İktidar eliyle yeni bir anayasa yapılacak. Bu anayasada \’Türkiye\’nin bölünmez bütünlüğü\’ maddesi olmayacak.

Yargı, Yürütme ve yasama ile birlikte ABD- AKP arzularını yerine getirmekle mükellef olacağı bir sisteme sokulacak.

Önümüzdeki süreçte, \’halkın psikolojisi\’ ile ince ayar oynanarak Türkiye topraklarından çalınarak kurulacak bir kukla devlet fikri fiiliyata geçirilecek.

Ermenistan ve Patrikhane konusunda ABD\’nin AB\’nin istediği adımlar hayata geçirilecek.

Medyada daha büyük bir yandaş dalga ortalığı saracak .

Ve Silivri\’den geride kalan muhalif aydınlar büyük risk altında olacak.

Tüm bu koşullarda Türk milletinin GERÇEK MUHALEFETE ihtiyacı vardır. Türk milleti, oy verdiklerine değil, oy vermediklerine bakmak lazımdır.

Bu millet varolan \’muhalefeti\’ desteklememekte, ya da \’KERHEN\’ desteklemektedir.

Muhalefete güvenemeyen bir millet yüzde 42 oyla bir Amerikan projesine HAYIR! diyorsa, GERÇEK MUHALEFET ortaya çıkabilse, tümüyle arkasında birleşecektir..

Halk GERÇEK MUHALEFET\’i beklemektedir! Beklemeyi bırakıp, o muhalefeti kendi bağrından çıkarması gerektiğini, bilinçaltından fiiliyata geçirdiği gün, Türkiye bambaşka bir sabaha gözünü açacaktır.

Bunu belli bir zaman içinde beceremezse, ülke SEVR haritasında ve bu oylama sonuçlarını gösteren haritalarda yansıdığı gibi, üçe bölünmüş haliyle de kalmayacak, ABD\’nin atadığı \’krallar\’ca yönetilen, şehir devletçiklere bölünerek yokoluşa gidecektir.

Kendini bilmezlerce söylendiği gibi \’Atatürk ilkeleri\’ toprağa gömülecek \’EVRENSEL HUKUK\’ teranesi kılıfında faşizm egemen olacaktır.

Ben Türk milletinin tarihte yaptığı gibi, BU AŞAMADA düşmanı şaşırtacağını biliyorum!

Piyasa ve Cemaat Anayasası\’na HAYIR!

\"piyasa

Al Sana Allianoi!

\"\"Okurlar sipariş veriyor: \”İzmirli… Yazsana şunu, nedir bu Allianoi meselesi?\”

2 bin 200 senelik mevzu olduğu için, uzundur, sabırla okumanızı rica ediyorum.

Çanakkale Troas\’ı Münster Üniversitesi\’nden Profesör Hans Wiegartz çıkarıyor. Aydın Aphrodisias\’ı New York Üniversitesi\’nden Profesör Roland Smith çıkarıyor. Muğla Letoon\’u Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Profesör Didier Laroche çıkarıyor. Afyon Amorium\’u İngiliz Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Christopher Lightfoot çıkarıyor. Malatya Aslantepe\’yi Roma Üniversitesi\’nden Profesör Marcella Frangipane çıkarıyor. Çorum Hattuşa\’yı Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Jürgen Seeher çıkarıyor. Kırşehir Kaman\’ı Japonya Kültür Merkezi\’nden Doktor Sachihiro Omura çıkarıyor. İzmir Ephesos\’u Avusturya Arkeoloji Enstitüsü\’nden Ordinaryüs Fritz Krinzinger çıkarıyor. Muğla Labraunda\’yı İsveç Uppsala Üniversitesi\’nden Doçent Lars Karlsson çıkarıyor. Hatay Tayinat\’ı Kanada Toronto Üniversitesi\’nden Doçent Timothy Harrison çıkarıyor. Bursa Barçınhöyük\’ü Hollanda Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Fokke Gerritsen çıkarıyor. Denizli Hierapolis\’i Lecce Üniversitesi\’nden Doktor Francesco D\’andia çıkarıyor. Ankara Gordion\’u Berkeley Üniversitesi\’nden Profesör Kenneth Sams çıkarıyor. İzmir Pergamon\’u Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Felix Pirson çıkarıyor. Eskişehir Pessinus\’u Belçika Gent Üniversitesi\’nden Profesör John Devreker çıkarıyor. Niğde Porsukhöyük\’ü Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Profesör Dominique Beyer çıkarıyor. Konya Çatalhöyük\’ü Stanford Üniversitesi\’nden Profesör Ian Hodder çıkarıyor. Yozgat Çadırhöyük\’ü Chicago Üniversitesi\’nden Doktor Ronald Gorny çıkarıyor. Kahramanmaraş Domuztepe\’yi California Üniversitesi\’nden Profesör Elizabeth Carter çıkarıyor.

Soluklanın. Devam.

Aydın Didyma\’yı Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Andreas Furtwangler çıkarıyor. Mersin Elaussa\’yı Roma Üniversitesi\’nden Profesör Eugenia Schneider çıkarıyor. Yozgat Kerkenezdağ\’ı İngiliz Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Geoffrey Summers çıkarıyor. Şanlıurfa Göbeklitepe\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Klaus Schmidt çıkarıyor. İzmir Kızılburun\’u Amerikan Sualtı Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Donny Hamilton çıkarıyor. Antalya Limyra\’yı Avusturya Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Thomas Steiner çıkarıyor. Aydın Milet\’i Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Volkmar von Graeve çıkarıyor. Burdur Sagalassos\’u Belçika Leuven Üniversitesi\’nden Profesör Marc Waelkens çıkarıyor. Manisa Sardis\’i California Üniversitesi\’nden Profesör Crawford Greenwalt çıkarıyordu, şimdi, Harvard Üniversitesi\’nden Profesör Nicholas Cahill çıkarıyor. Gaziantep Tilmen\’i Napoli Üniversitesi\’nden Doçent Nicola Marchetti çıkarıyor. Çorum Boğazköy\’ü Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Andreas Schachner çıkarıyor. Niğde Tyana\’yı Padova Üniversitesi\’nden Profesör Gudio Rosada çıkarıyor. Adana Sirkelihöyük\’ü Tübingen Üniversitesi\’nden Doçent Miroslav Novak çıkarıyor. Antalya Xanthos\’u Bordeaux Üniversitesi\’nden Profesör Jacques des Courtils çıkarıyor. Mersin Yumuktepe\’yi Lecce Üniversitesi\’nden Profesör Isabella Caneva çıkarıyor. Kütahya Aizanoi\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Ralf von Hodder çıkarıyor. Gaziantep Zincirlihöyük\’ü Chicago Üniversitesi\’nden Doçent David Scholen çıkarıyor. Ağrı Ziyarettepe\’yi Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Doktor Catherine Marro çıkarıyor. Antalya Cragum\’u Nebraska Üniversitesi\’nden Doçent Michael Hoff çıkarıyor. Aydın Priene\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Wulf Raeck çıkarıyor. İzmir Kyme\’yi Calabria Üniversitesi\’nden Profesör Antonio la Marca çıkarıyor. Gaziantep Doliche\’yi Münster Üniversitesi\’nden Profesör Engelbert Winter çıkarıyor. Sivas Başören\’i Marburg Üniversitesi\’nden Profesör Andreas Karpe çıkarıyor. Muğla Iasos\’u İtalya Arkeoloji Müzesi\’nden Doktor Fede Berti çıkarıyor. Samsun Oymaağaç\’ı Berlin Üniversitesi\’nden Doçent Rainer Czichon çıkarıyor.

Isparta Pisidia\’yı Vatikan Enstitüsü\’nden Profesör Vincenzo Ruggieri çıkarıyor birader.

Sonra?

Alliaoni\’yi Trakya Üniversitesi\’nden Doçent Ahmet Yaraş çıkarmaya çalışıyor… \”Hadi len ordan, biz baktırdık, Allianoi diye bi yer yok\” diyorlar!

Yakalamışlar çünkü, böyle lokum gibi ahaliyi…
E muck muck tabii.

Yeni Başlayanlar İçin Referandum… Madde Madde

\"\"Aylardır anlatılıyor… Hâlâ \”hangi maddeleri oylayacağız?\” diyen var.

İzah edeyim.

Memur Maddesi: Kamu Personeli Seçme Sınavı yapıldı, dini imanı dilinden düşürmeyen cemaatçi arkadaşların soruları arakladığı, kul hakkı yemeye utanmadıkları ortaya çıktı.

Eğitim Maddesi: Üniversite sınav sorularının takunyalılara sızdırıldığı, kendi dershanelerine servis edildiği, milyonlarca evladımızın geleceğini çaldıkları ortaya çıktı.

Güvenlik Maddesi: Polis Akademisi sınavında soruların zimmete geçirildiği, tarikatçılara ezberletildiği, uzun lafın kısası, hırsızların polis olmaya çalıştığı ortaya çıktı.

Eşitlik maddesi: TRT\’ye personel almak için sınav yapıp, sonuçları internetten yayınladılar, ancak, torpil taleplerini silmeyi unuttular, böylece, kazanan isimlerinin yanında \”şu müdür tanıyor, bu müdür kefil\” gibi notların düşüldüğü ortaya çıktı.

İşçi hakları maddesi: AKP\’li belediye itfaiyeye alınacak üç personel için sınav yaptı, yüzlerce aday \”belgen eksik\” diye sınava sokulmadı, \”prosedürü uyguladık\” dendi, sonuçlar bi açıklandı, başkanın oğlu ve kayınbiraderiyle, zabıta müdürü oğlunun kazandığı ortaya çıktı.

Ekonomi Maddesi: Kamu bankası sınav yaptı, müfettişler aldı, boru değil, müfettiş bu, sahtekârları yakalayacak, 80 puan alanlar girecekti, 70 alanlar dolduruldu, rezalet ortaya çıkınca, bilgisayarın hata yaptığı söylendi… Bir başka kamu bankası müfettişler aldı, sınavı hazırlayan özel üniversitenin aynı soruları daha önce bir başka kamu kurumunun sınavında sorduğu ortaya çıktı, suçüstü enselenen üniversite \”ayy çok pardon\” dedi.

Sağlık Maddesi: Sağlık Bakanlığı Unvan Sınavı yapıldı, 20 soru iptal edildi, 17 sorunun cevap şıkları değiştirildi, zaten 50 soru vardı birader, belli ki unvanı yükseltilmek istenenler buna rağmen becerememişti, sonuçlar bir hafta geç açıklandı, rezaletin ayyuka çıktığı ortaya çıktı.

Spor Maddesi: Çok örnek var, birini anlatayım, Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi Yüksek Okulu\’nda sınav yapıldı, kazananların listesi açıklandı, sonra o liste indirildi, başka liste asıldı, kazanıp kayıt yaptıranlara \”siz kazanamadınız\” dendi, kazanamayanlar kayıt edildi, savcı \”oha artık\” demek zorunda kaldı, mahkemenin yürütmeyi durdurduğu ortaya çıktı.

Sendika Maddesi: Eğitim Kurumu Müdürlüğü sınavı yapıldı, soruların iktidara yakın bi sendikanın çalıştayında sorulan sorular olduğu, o sendikadan olanların kazandığı ortaya çıktı.

Din Maddesi: Diyanet İşleri Başkanlığı vaizlik, Kuran kursu öğreticiliği, müezzinlik sınavı yaptı, başarılı olan adaylar başarısız ilan edildi, başarısız denilen adaylar mahkemeye başvurdu, olmayacak duaya amin denildiği, sınavın iptal edildiği ortaya çıktı.

Netice itibariyle…

Son 4-5 senede, vatandaşların geleceğiyle alakalı olup, seçenekli şıkları bulunan her sınavda, hukuken tespit edilmiş \”yamuk\” olduğuna göre, pazar günü cevabı aranması gereken asıl soru şudur… Hukuk sınavı referandumda katakulli olmayacağının garantisini kimse verebilir mi?

  • evet
  • hayır