Neden biz, hak etmediğimiz bir siyaset takımı tarafından yönetiliyoruz? Neden bizi herkes, evrendeki her ülke, kukla gibi oynatıyor? Neden özgürlüklerimizi, saygınlığımızı ve hatta bağımsızlığımızı kaybedip, kimliğimizi bir avuç yobazın bizi eze eze yok etmesine izin veriyoruz? Neden aslında hiç kimseden korkmaz gibi durup, derin bir aşağılık duygusu içinde yüzüyoruz? Acaba neden benim Ergenekon\’dan Orta Asya\’ya yayılan dedelerimde böylesine bir duygu yoktu, şimdilerde var? Neden bugünün gençliği için gününü gün etmek, geleceğe, çocuklarımıza, torunlarımıza, geleceğimize yatırım yapmaktan daha önemli?
Galiba hep bu neden sorularının birbirleri ile ilişkisi var ve birbirinin etkeni. Düşünün, bir sepetin içindeki bir çürük sepetteki öteki sağlamları nasıl çürütür, hatırlarsınız canım. Şimdi bizim içimize yıllarca yerleştirdikleri çürükler de ne yazık ki Türk toplumunu çürüttü. Şimdi bu çürükler, sağlam kalanları da bir bahane icat ederek toplamaya çalışıyor ve çalışacaklar. Topluma 1920 yılları arasında verilen kurtlanmayı ve çürümeyi önleyici Atatürk ilacı da bu kurtları bir süre sağlamlardan uzak tuttu ama şimdilerde sepetin neredeyse tamamı çürümüş durumda.
Gelelim güncel konulara: Bir okurum bana Bülent Arınç\’ın söylemlerine ne dediğimi sormuş. Sevgili okurum, adam görevini yapıyor. Sanır mısınız ki Tayyip Bey onu babasının hayrına bu göreve getirdi. Adamın daha önceki söylemlerinden askere düşman olduğunu biliyoruz. Ben bir asker çocuğuyum ve kendim de o ocakta büyüdüm. Onun için onun yaşadıklarını, ne söylediğini, neden söylediğini ve ne yapmak istediğini gayet iyi anlıyorum. Hatırlarsanız Bülent Bey bir astsubay çocuğudur. Astsubaylık askerde bir ara sınıftır. Aynı hastanelerde başka bir ara sınıf olan sağlık teknisyenleri gibi. Sağlık teknisyenleri de doktorları eleştirir ve doktorların hiçbir şey bilmediğine, yapmadığına inanır. Orduda çok önemli görevler yapan ve vatan savunmasında büyük başarılara imza atan bu ara sınıftaki en büyük yara bence subaylara karşı kıskanç olmalarıdır. Ordu evleri bile ayrı olan bu sınıfa Türk Silahlı Kuvvetleri, subay olma şansı vermiştir. Aralarında halen astsubaylıktan subaylığa geçen kişiler vardır. Zannımca Bülent beyin babası zamanında böyle bir olanak yoktu ve kendisi de babasından kalan hırs ve düşmanlığı şimdilerde özellikle milletvekilliği unvanı altında yapıyor. Bülent Bey, partisinin söylemek istediği asker aleyhindeki görüşleri dillendiren kişidir. Bülent Bey, partisinin Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik gerçek hislerine tercüman olan kişidir. Türkiye\’de iki gurup askerden nefret eder, biri irtica öteki Kürt bölücüler. Türk ve Osmanlı tarihine bakarsanız, her irticacılar ayaklanmasının asker tarafından bastırıldığını ve gene asker tarafından dizginlendiğini göreceksiniz. Bugün de irtica aynı dün olduğu gibi dizginlerinin koparılmasını istemektedir ve bunda da oldukça başarılıdır. Bence Bülent Bey de bu gurubun sesidir. Oysa Türkiye şu sıralar çok daha önemli evrensel konularla karşı karşıya. Hiç kimse bugünlerde Kıbrıs konusunda ne olduğunu konuşmuyor. Bugünlerde hiç kimse Türk ekonomisinde iktidarın beceriksizliği ve basiretsizliği nedeniyle yaşanan sıkıntılar altında ezilen memur ve emekli konusunu tartışmıyor. Hiç kimse Irak Türkmenistan\’ında yok edilen ırkdaşlarımızı sorgulamıyor. Hiç kimse Güney Doğu Anadolu\’da fiiliyata dönüştürülen Kürt devleti fikrini ele almıyor. Hiç kimse nedense Türkiye\’nin kayıtsız şartsız ABD ve AB\’ye teslim olduğunun hesabını sormuyor. Hiç kimse yolsuzlukların, hırsız ve satılmış siyasetçilerin yargılanmasını isteyemiyor.
Hesap sorulanlar, ortalıkta bence bir paçavra tarafından gündeme sokturulan fotokopiler, kaynakları hâlâ açıklık kazanmayan belge ve malzemelerle itham edilen vatanseverler, ülkesi için canını, kafasını, ruhunu verenler. Ben 30 yıla yakın Amerika\’da çalıştım. Dünyanın en gevşek ülkesi olan Amerika\’da bile kimse askerine laf söylemez. Eleştirir, araştırır ama hakaret etmez. Şöyle bir kafanızdan Bülent Arınç\’ın sözlerini, konuşmalarını geçirin ve elinizi vicdanınıza koyarak bakın bakalım kaç ülke askerine bu denli düşman bir nesile, siyasetçiye, gazeteciye sahip. Tüm dünyada bir elin parmakları kadar bile sayamazsınız. Bir ülkenin siyasetçisi kendi askerine düşmansa artık başka düşmana gerek kalmamıştır. Çünkü o ülke çöküşün eşiklerindedir. Bugün Türkiye\’nin geldiği nokta da budur. İşte bugünün acı gerçeği sevgili okurum. Şimdi anladınız mı son günlerde çevrilen dolapları.