Tag Archives: Yılmaz ÖZDİL - Page 10

Dönülmez Akşamın Ufkundayız Azizim

\"\"Arap aklıyla bize akıl vermeye kalkıyorlar ama \”alkol\” kelimesinin kökeni Arapça.
Kullanmamak lazım.
Hatta, yasaklansın.

Rakı ise, özbeöz Türk.

\”Ne malum?\” derseniz.
Nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmiyor. Oradan malum. Eğer, biz Türklerden başka bi milletin icadı olsaydı, yazılı tarihi olurdu, şeceresini bilirdik!

Şampanyanın mucidi Fransız keşiş, Dom Perignon, 1638\’de dünyaya gelmiş mesela. Evliya Çelebi\’nin 1635 tarihli seyahatnamesinde \”rakı\” geçtiğine göre, şampanyadan eski demek ki.

Yani?
Şampanyayı icat eden Dom Perignon, kundakta ana sütü içerken, biz aslan
sütü içiyorduk!

Başka \”aydınlatıcı\” veri var mı. Var.

Memleketi \”ampul\” yönetiyor ama, elektriğin ampulden önce rakıya faydası olmuştu. Çünkü, elektriğin icadıyla birlikte \”buz\” üretildi. Buz üretilince, \”rakıya niye buz koymuyoruz azizim?\” keşfi yapıldı. Bu tarihi keşif neticesinde, rakının üstüne buz koymak için daha uzun bardağa ihtiyaç oldu. Zahmet edip özel bardak icat etmek zor geldiği için, pratik Türk zekâsı devreye girdi, \”limonata bardağı ne güne duruyor muhterem\” keşfi yapıldı.

\”Asil\”dir rakı…

Bakın, 1900\’lü yıllardan bir davetiye aktarayım size: \”Muhterem efendim, teşrin\’i saninin 21\’inci gününe müsadif Cuma akşamı, Hristo\’nun Meyhanesi\’nde taam eylemek ve hususi bir eğlence tertip ederek vakit geçirmek istiyoruz. Sizi pek seven cümle dostlarımız teşrif edeceklerdir. Binaenaleyh, icabetiniz bizim içün mücib-i şeref olacaktır. Bu lütfu bizden esirgemeyeceğiniz ümidi ile takdim-i ihtiram eyleriz efendim. Pera sahaflarından Şener Efendi.\”

Nezakettir, zarafettir.
Adab-ı muaşerettir.

\”Milli\”dir.

Üstelik, AKP\’nin \”milli\”sidir.

Bu arkadaşların döneminde \”milli\” oldu. Rakıyı \”milli içki\” olarak tescilleyen Türk Patent Enstitüsü Başkanı, o makama, AKP tarafından atandı… Eşi de, AKP milletvekili. Ki o milletvekili, Suudi Arabistan Riyad Eğitim Fakültesi İslami İlimler mezunudur iyi mi…

Dolayısıyla, \”rakı balık Ayvalık\” gibi, zincirleme reaksiyonla, AKP\’nin \”milli\”sidir!

\”Rakı içeceğinize meyve yiyin, kavunun yanına 35\’lik salkım açın\”
filan gibi gayriciddi yaklaşılamaz ona.
Ciddiyet ister. Fava, pilaki, şakşuka,
memleket \”meze\”lesidir.

Yurtseverdir. İki tek attın mı \”n\’olacak bu memleketin hali?\” diye endişelenmezdin aksi olsa.

Evrim Teorisi\’nin kanıtıdır, fazla kaçırırsan, özüne dönersin, maymun olursun. Bilimdir.

Maymun değilsek bile; ne anlamı var onsuz, rakida\’nın cibes\’in turpotu\’nun, inek miyiz biz? Madem gıcıksın rakıya, niye balık avlıyorsun boşu boşuna? Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?

\”Fevkalade\”dir.
\”Aliyül\’ala\”dır.
1926\’da üretime başladığında, rakılarına bu isimleri koymuştu Tekel.

Kadındır. Cumhuriyet\’in ilk yıllarında \”Sevim, Elif, Hanım, Denizkızı, Üzümkızı, Jale\” isimlerini taşırlardı. Botoks\’tur aynı zamanda. Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır, en kaknemi bile bir başka görünür gözüne, içilir, güzelleşilir.

Hayatın anahtarıdır. Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar. \”çilingir\”
sofrası denmesi, ondan. Kontörsüz muhabbettir. Kahkahadır.

İçki içen, neler yaptığını hatırlamaz; rakı içen hatırlar. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk\’tir çünkü. Tıp bazen çaresizdir. O ilaçtır. Gurbete bile iyi gelir.

Herkesin gençlik hatası olabilir, bira içersin. Sonradan para kazanınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika\’da kamyon şoförlerinin içtiği viskiye Etiler\’de, Reina\’da kamyon parası ödersin, ayrı. Kürkçü dükkânıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.

Çocuktur. Ağlarsın.

Orhan Gencebay\’dır. Entel dantel barlarda dinlemeye utanırsın. Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin. Tatlıses\’tir. Realite\’dir.

Peynir, Rakı, Kavun, PRK, örgüttür.
Ama, bölücü değil, birleştirici örgüt. Türk\’ü de içer, Kürt\’ü de, Laz\’ı da, Çerkez\’i de, Ermeni\’si de, Yahudi\’si de. Rumlar öyle meze yapar ki, AB\’ye almasalar da helali hoş olsun, Kıbrıs\’ı veresin gelir.

Orhan Veli\’dir. \”Şiir yazıyorum, şiir yazıp eskiler alıyorum, eskiler verip musikiler alıyorum, bir de rakı şişesinde balık olsam\”dır. Şiirdir. Dönülmez akşamın ufkudur aynı zamanda.

Ve, Mustafa Kemal\’dir.
Rakı içiyordu diye \”sarhoş\” demeye getiriyorsan eğer, \”sarhoş kafayla kurup yücelttiği memleketi, ayık kafayla niye yönetemiyorsun?\” diye sorarlar adama!

Oof, çok uzattım…
Vakit tamam, güneş batmak üzere, bana müsaade, cümleten şerefe.

Al Sana 12 Eylül

\"\"Dün yazdım…

Nüfusumuz genç.
Memleketin çoğunluğu 12 Eylül 1980\’i hatırlamadığı için, \”ağlama açılımı\”yla etkilemeye çalışıyorlar.

Değerli gençler…
Takunyalıların önünü açan 12 Eylül zihniyeti, Kasım 1982\’de referandum yapmıştı… \”O günler\”le \”bu günler\”i kıyaslayabilmeniz için, Kasım 1982 arşivine girdim, buyrun…

\”Çiftçi zorda, TMO üç aydır para ödemiyor\” diye bi haber var mesela… TMO Genel Müdürü ise, \”1983\’ten itibaren buğday ithal edilmeyeceğini\” açıklamış… (Nedir durum bugün?)

\”Kar başladı, Doğu\’da yüzlerce köy yolu kapandı\” haberi var… (Bu kış nasıldı?)

\”Yağma başlıyor, sahillere yapılaşma izni geliyor\” haberi var… Yetkililer \”yalan\” demiş.

\”1978\’te başlayan Kurbağalıdere ıslah çalışmaları 1983\’te bitirilecek\”miş… (İki ay önce yağmur yağdı, ıslah işçisi dereye düştü, garibin cesedi hâlâ yok.)

\”Devlet Bakanı Nimet Özdaş, vatandaşa kok kömürü dağıtacaklarını\” açıklamış… (Mucidi oymuş demek ki… Merak ettim, kim bu diye, TÜBİTAK kurucusu profesörmüş iyi mi!)

\”Başbakan, ithalatı azaltacağımızı, borç almayacağımızı\” açıklamış… (Senelik ithalat 150 milyar dolar bugün, borç 460 milyar dolar.)

\”Üniversitelerde yurtsuz öğrenci kalmayacağı\” açıklanmış… (Tarikatlar sağ olsun!)

\”Siirt\’te yüksek graviteli petrol\” bulunmuş… (Sırf benim hatırladığım 38 kere filan bulundu, hatta geçen ay gene buldular Siirt\’te, yüksek graviteli.)

\”Gazeteci Ali Sirmen, Barış Davası\’ndan yargılanıyor\”muş… (Ali ağabeyi yargılamaya doyamadılar, açsam sorsam, en az 20 davadan yargılanıyordur bugün.)

\”SSK\’nın devletten 65 milyar lira alacağı var\”mış… (SSK\’yı kapattılar.)

OECD Türkiye\’ye Yardım Komisyonu Başkanı Dr. Geberth, ekonomimizi övmüş, \”Sıhhatli büyüyorsunuz, Amerikan firmalarının Türkiye\’ye yönelmesinden memnuniyet duyuyorum\” demiş… (Daha ne desin adam! Adında meymenet yokmuş zaten, \”Geberth\”eceği belliymiş.)

\”Özel dershanelerin kapatılması gündemde\”ymiş… Biri şunları yazmış: \”Dershaneye karşı olanlar, fakir fukaranın okumasına karşı… Bereket versin, Eğitim Bakanlığımız sahip çıkıyor. Dershaneye gitmeyen çocuk ne yapacak? Sokağa düşecek. Üç-beş kuruş verip, dershaneye gitse fena mı?\” (Bu adam, utanmadan, duayen ayaklarıyla hâlâ köşe yazıyor bugün.)

İsviçre\’ye kaçan Yahya Demirel\’in, Devlet Malzeme Ofisi\’ne 8 milyon adet \”ampul\” sattığı ortaya çıkmış… (Biz de merak ediyorduk birader, nerden çıktı bu ampul?)

Bakın \”ampul\” dedim, bir örnek daha var… Köklü kuruluş olduğunu anlatmaya çalışan Ziraat Bankası tam sayfa reklam vermiş, \”ampul yokken, biz vardık\” diyor!

Boğaz\’dan geçerken dümeni kilitlenen tanker, yalılara bindirmiş… Tekirdağ\’da otomobil kamyonun altına girmiş, 5 ölü… (Tam gaz devam.)

\”Fenikeliler Türk mü?\” tartışması yaşanıyormuş… (Bugün, Türklerin aslında Türk olmadığı tartışılıyor.)

Televizyon eleştirisi döşenmiş biri… \”İslam âleminin liderliğini yapmış bir neslin evlatları olarak, Flamingo Yolu gibi ahlaksız dizileri seyretmekten utanıyoruz\” diyor.

Adalet Bakanı \”hâkim ve savcı açığımız var\” demiş. Sağlık Bakanı \”hekim ve hemşire eksiğimiz var\” demiş. Eğitim Bakanı \”kadrosuzluk nedeniyle tayinleri yapılamayan öğretmenlerin, en kısa sürede haklarının teslim edileceğini\” söylüyor… (Nakarata devam.)

Hem vallahi, hem billahi… Çin Ticaret Bakanı\’nı kabul eden Tarım Bakanımız, \”Her Çinliye bir portakal yedirebilsek, ihracat sorunumuz hallolur\” demiş.

Ticaret Bakanlığı Konjonktür Dairesi\’ne göre, enflasyon azalmış, fert başına milli gelirimiz artmış… IMF rapor yazmış, \”faize devam\” tavsiyesinde bulunmuş.

Elektriğe zam gelmiş. Suya zam gelmiş. Benzine zam gelmiş. Yalaka basın o zamanlar da yalakaymış, \”son zamma rağmen, normal benzinde Avrupa\’dan ucuzuz\” başlığı atılmış!

Ürdün Kralı\’nı Çankaya\’da ağırlayan Kenan Evren, \”Arapları inanarak destekliyoruz, seviyoruz\” demiş… Altın tabak içinde lüfer ve fıstıklı baklava ikram edilmiş.

Irak\’tan Türkiye\’ye geçerken Dicle Nehri\’nde boğulan 10 kişinin cesedi bulunmuş… \”Apo\’cu oldukları sanılan\” kişilerin üzerinde \”Kalaşinkof diye tabir edilen otomatik tüfek var\”mış… (Ne PKK\’dan haberi var o zamanlar memleketin, ne Kalaşnikof\’tan yani.)

Federal Almanya Dışişleri Bakanı \”Türkiye 1986\’da AET üyesi olur\” demiş! (Federal Almanya bile yok artık.)

Ulusal Ermeni Komitesi, \”Amerikan Senatosu\’na 36 Ermeni\’nin girdiğini\” açıklamış… (Giriş o giriş.)

İşsiz sayısı artıyormuş, 613 bin kişiye yükselmiş… (613 bin mi?)

\”Doğalgaz diye bir yakıt var\”mış, \”İran\’dan döşenecek boru hattıyla senede 8 milyar dolar kazanacak\”mışız… (Bu kafaya az bile döşemişler!)

Değerli gençler…
Kabak gibi görüldüğü üzere, sorunlar aynı sorunlar… Tek farkı, hepsinin büyümüş olması.

O günlerde de, analarınıza babalarınıza \”evet\” deyin, hepsini halledeceğiz dediler… Halbuki anayasayla manayasayla ilgisi yok bu işin… Bugün \”sivil anayasa\” diye kakalamaya çalıştıkları metin de, yukarıdaki sorunların hiçbirine derman değil.

Evet-hayır dayatmasına takılmayın, \”bırak şimdi sen bundan sonra ne yapacağını… Ne yaptın bugüne kadar?\” diye sorun.

Hababam Sınıfı Uyanamıyor

\"\"\”Ağlama açılımı\” yaptı arkadaşlar…
Hıçkırıklar filan…

Niye biliyor musunuz?

Türkiye\’nin ortanca yaşı 28.
Yani?
Nüfusun yarısı 28 yaşından küçük.

12 Eylül 1980\’de doğan bebek, bugün 30 yaşında; darbe öncesini hiç yaşamadı… İlkokulda ortaokulda olanları ekle, memlekette şu an 4 kişiden 3\’ü, tanklarla uyandığımızda çocuktu… Kaba hesap, 55 milyon kişi, 70\’li yıllarda neler yaşandı, bilmiyor… Bildiği, kulaktan dolma.

O nedenle, burunlarını çeke çeke ağlama rolü yapıyorlar. Sanırsın, zindana atıldılar…
Nasıl olsa, 12 Eylül öncesinde dökülen gerçek gözyaşlarını hatırlayan yok. Buna güveniyorlar.

Değerli gençler…
Her kafadan ayrı ses çıkıyor.
Kim doğru söylüyor?
Merak ediyorsunuz işin aslını.

Kanı gözyaşını bırakalım…
Dramatik lafları da boşverin…
Eğlenceli bi örnek vereyim.

Hababam Sınıfı.

Büyük usta Rıfat Ilgaz, 60\’lı yıllarda yazmaya başladı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı gibi serileri, 70\’li yıllarda kaleme aldı. Repliklerini ezbere bildiğimiz filmleri ise, 1975-1978 arasında çekildi. Yani, darbenin hemen öncesindeki yıllarda.

İnek Şaban\’ı Güdük Necmi\’si Damat Ferit\’i Kel Mahmut\’u Külyutmaz\’ı Domdom\’u, Tulum\’u, Hafize Ana\’sıyla, bizizdir o… Fırlaması avanağı, şehirlisi köylüsü, batılısı da var orda, doğulusu da, zengin fakir… Özetle, o dönemki toplumun tüm katmanları var Hababam\’da.

Kim yok?
Takunyalı…

İnsanımızın kodlarını bu kadar iyi bilen, toplumu bu kadar iyi gözlemleyen efsane ustanın, Rıfat Ilgaz\’ın, hepimizi tek tek oraya koyarken, takunyalıları ıskalaması mümkün mü? Neden Hababam\’da \”din\” unsuru yok?

\”O dönemi Hababam gibi mizahi bir eserle özetleyemezsin\” diyenler, bana mantıklı cevap verebilmeli… Neden kafasında takkeyle dolaşan öğrenci figürü yok Hababam\’da?

Yoktular çünkü.

60\’lı 70\’li yıllarda da Müslüman\’dı Türkiye… Ama, din bezirgânı yoktu. Olanlar da, parmakla gösterilecek kadar azdı; marjinaldi. Toplumda değer ifade edecek sayıda takunyalı olsaydı, şehirli köylü, doğulu batılı, fırlama avanak gibi, Hababam efsanesinde yerlerini alırlardı.

Yoktular.

O nedenle, 70\’li yıllarda devrimci-ülkücü gençler birbirini gırtlaklarken, darbeden sonra devrimci-ülkücü gençler asılırken, Kürtlerin canına okunduğu, alayının işkenceden geçirildiği, \”anaların ağladığı\” günlerde, bunların hiçbirinin burnu bile kanamadı.

O nedenle, mağdur olarak göstere göstere, anca, soldan dönme Ertuğrul Günay\’ı örnek gösterebiliyorlar. Başka gösterebilecekleri \”orijinal takunyalı\” tek mağdur yok.

Değerli gençler…
Takunyalılar, 12 Eylül\’ün eseridir.

Belgeseli de, Hababam\’dır.

O nedenle, devrimcileri ülkücüleri biçip, takunyalılara koşmaları için yol açan 12 Eylül, Hababam\’ın yazarını mezbahadan bozma hapishaneye tıkmıştır… Zaten, ustanın ölüm sebebi de, takunyalılar tarafından ateşe verilen Madımak\’ta yaşadığı kahırdır.

Ve o nedenle, adım gibi eminim ki, yaşasaydı bugün, timsah gözyaşlarına bakıp, efsanenin son cildini kaleme alır.
\”Hababam Sınıfı Uyanamıyor\”u yazardı satır satır!

Çömelme Açılımı

\"\"Çok savaş gördü bu millet…
Çömelen devleti ilk kez görüyor.

Her yer jammer dolu.
Sinyal kesiyorlar.
Ki, mayın filan patlamasın.
Havada üç tane Kobra var.
Tam teçhizatlı, tur atıyorlar.
Arada ısı bombası fırlatıyorlar.
Ki, roket gelirse hedefi şaşırsın.
Yüzlerce bordo bereli etrafta…
Araziye yayılmışlar, eller tetikte.
Kum çuvallarıyla çevrili siper…
Ardında, çömelmiş Başbakan.
Ve, Genelkurmay Başkanı.
Ki, mıhlamasınlar.

Moral vermek için yapılan ziyaretin, moral bozucu fotoğrafıdır bu.

Kimseyi rencide etmek maksadıyla yazmıyorum; ben de olsam, ben de çömelirim… Çünkü, elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdiğimiz Irak topraklarına, kendi topraklarımızdaki kum çuvallarının ardından çömelerek bakabiliyoruz bugün anca.

Ankara\’da yıllardır yan gelip yatarken, dizlerinin üstüne çökmüş örgütün, yeniden ayağa kalkmasına göz yummanın neticesidir bu… Kahramanlarımıza vatan haini muamelesi yapıp, içeri tıkarken, \”güzel şeyler oluyor\” deyip, teröriste havai fişek fırlatmanın, şımartmanın neticesidir. Şeref madalyalı subaylarımız kendi kafasına sıkarken, utanmadan sırıtmanın… \”Camilerimizi bombalayacaklar, bize suikast yapacaklar\” iftirasıyla cahil cüheladan oy toplayıp, elinde roketle gezenleri gizli gizli affetmeye çalışmanın bedelidir. Adamlar harıl harıl memleketin yollarına mayın döşerken, şarkıcılarla türkücülerle şov yapmanın, 4-4-2\’yle mi yoksa 3-5-2\’yle mi hallederiz bu meseleyi diye, futbolcularla top sektirmenin bedelidir.

Bir taraftan \”kardeşim\” diye bağrına basacaksın Barzani\’yi… Öbür taraftan \”taşeron bunlar\” deyip, kum çuvallarının ardından çömelerek bakacaksın Barzani\’nin topraklarına.

Nasıl gezebiliriz ki ayakta?

Heykel\’tıraş

\"\"Van Müzesi\’nde 3 bin 200 yıllık orijinal Urartu eseri diye sergilenen heykel, aslında 4 yıl önce yapılmış çakma heykel çıktı!

Niye biliyor musunuz?

Hazır, günlerdir içimiz dışımız siyaset olmuşken… Hadi gelin, sınav yapalım.

Aşağıdaki isimlerden hangisi, CHP\’nin parti meclisi üyesi değildir?
a) Süleyman Gür
b) Birol Mutlu
c) Metin Can
d) Emrah Aktaş
e) Erman Aydın

Aşağıdaki isimlerden hangisi, AKP merkez yürütme kurulu üyesi değildir?
a) Adem Çengel
b) Erkan Taşdemir
c) Hasan Ersin
d) Murat Özbay
e) Tarık Candemir

Aşağıdaki isimlerden hangisi, MHP\’nin başkanlık divanı üyesi değildir?
a) Engin Abat
b) Fatma Boydağ
c) İskender Hikmet
d) Mustafa Fidan
e) Ceren Ceylan

Gelelim cevaplara…

İlk sorunun cevap şıklarında yer alan isimler, bu ay teröre kurban verdiğimiz 17 evladımızın 5\’i…
İkinci sorunun cevap şıklarında yer alan isimler, Zonguldak Karadon\’da şehit olan 30 madencimizin 5\’i…
Son sorunun cevap şıklarında yer alan isimler, Isparta\’da düşen uçakta pisi pisine kaybettiğimiz bilim insanlarımızın 4\’ü…
Ceren Ceylan ise, aynı uçakta kaybettiğimiz ve ağlamaktan gözlerinizin şiştiği ama, çarçabuk unuttuğunuz, 1.5 aylık bebek.

Çünkü…
Herkes \”demokrasi sınavı\”ndan bahsediyor ama, kim kimdir, necidir, niye ordadır, kimi kim oraya koymuştur, eskiden de orda mıydı, nerdeydi, kimsenin umurunda bile değil.

Heykel\’lere oy veriyoruz aslında.

Altlarında yazıyor nasıl olsa…
Solcu heykel.
Dinci heykel.
Milliyetçi heykel.

Orijinal midir, çakma mıdır?
Keriz yerine konmamak için…
Zahmet edip incelemek lazımdır.

Bey\’an

\"\"Öğrenci, Türkçe dersinde \”parti\” kelimesini harf harf kodluyormuş: \”Paris\’in P\’si, Ankara\’nın A\’sı, Dede\’nin R\’si, Trabzon\’un T\’si, İzmir\’in İ\’si…\” Öğretmen müdahale etmiş: \”Evladım, Dede\’de R yok ki\” demiş… \”Nasıl yok?\” demiş öğrenci, \”Benim dedemin adı Recep!\”

AKP\’ye AKP denmesini yasaklayan AKP, şimdi de, isimlerinden biri Recep olan Başbakan\’a \”Recep Bey\” denmesine kızıyor iyi mi…

Çorabına \”Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik\” kartviziti yazdıran Hüseyin Çelik, \”Recep Bey\” denmesini \”yakışıksız\” bulmuş mesela…
\”Gandi oldu Dandi\” diyen Bülent Arınç ise, Recep Bey ifadesinin \”küçültücü\” olduğunu söylüyor.

Halbuki, Çankaya meselesi tartışılırken, aynen şöyle demişti Başbakan: \”Abdullah Bey\’le Bülent Bey\’le istişare ederim.\”

\”Sen Türkiye\’sin büyük düşün\” afişleri asıp… Sonra da, \”sen\” diye hitap edene, \”Sen bana sen diyemezsin\” demeleri gibi bi şey yani.

CHP\’ye yıllardır \”elit\” diyen yandaş medya ise, topluca Lordlar Kamarası\’na geçti… Kalemlerinden asalet damlıyor, \”CHP avamlaştı\” diyorlar!

Osman Hamdi Bey, Hacı Arif Bey, Çakabey, Kiziroğlu Mustafa Bey, Tamburi Cemil Bey hakaret midir? Beyoğlu\’na Sayınoğlu mu diyeceğiz bu saatten sonra?
Emel Sayın\’da sorun yok da…
Beylerbeyi Sarayı\’na ne diyeceğiz?

(Milli Eğitim Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik\’in kalbini kırmak istemem ama, Sakarya\’da \”Recep Bey Endüstri Meslek Lisesi\” var… Yakışıksız mıdır?)

İşin daha enteresan tarafı…

\”Hukuktan anlamıyor\” diyor.
\”Ekonomi bilmiyor\” diyor.
\”Rüşveti bitireceğiz\” diyor.
\”Soydular memleketi\” diyor.
\”Hesap soracağız\” diyor.
\”Bunların dokunulmazlığını kaldıracağız, siyasi ahlak yasası çıkaracağız, parlamentoda vurguncunun talancının yeri yok, naylon faturacıdan, Ali Dibo\’dan bakan olmayacak\” diyor.

\”Kalpazan\” diyor.

Çıt yok.

Vay efendim \”bey\” dedi…
İşte orası gücüne gidiyor.

Hain Toto

\"\"\”Velinimetim, canımdan aziz başbakanım… Bakanlık koltuğu altından alınan Kürşad Tüzmen\’in içimizdeki hain olduğunu üzülerek bildirmek zorundayım… Bir dost.\”

\”Yüce liderim, efsanevi başkanım… Köksal Toptan bizi sırtımızdan hançerledi, sekreterine böcek taktım, ses kayıtlarını feysbuk\’a koydum, Vahit Erdem ve Murat Başesgioğlu\’nun MHP\’lilerle yemek yediğini fotoğraflamış bulunmaktayım, takdirlerinize…\”

\”Gözümün nuru, gönlümün süruru efendim, Müjdat Kuşku\’dan kuşkuluyum… Bir kardeşiniz.\”

\”Sebebi saadetim, başbakanım… Reha Çamuroğlu oy vermedi, eğer beni bakan yaparsanız, öbür vermeyenleri de söylerim. Sünni\’yim ama, tensip buyurursanız, şıp diye Alevi de olurum… Bir uyanık.\”

\”Ahmet\’e sakın güvenmeyin.
Mehmet.\”

\”Mehmet\’e sakın güvenmeyin.
Ahmet.\”

Gammazlıyorlar birbirlerini…
Fişliyorlar!

Cadı avı başladı kulislerde…
Adı geçenler vebalı gibi oldu.
Yanlarına kimse oturmuyor.
İspiyon listeleri havada uçuşuyor.

Allah\’ın tokadı yok çünkü…

İsimsiz mektupları gösterdiler.
\”Aha işte kanıt\” dediler.
Ona \”Ergenekoncu…\”
Buna \”darbeci…\”
İtiraz edene \”kansız\” dediler.
Yandaş olmayana \”hain\” dediler.

Hadi bul bakayım şimdi haini!

The Don

\"\"Bizim enteller bağırıp çağırıyor: Vay efendim neymiş, \”donla denize girilir miymiş?\”
Kanadalı olsak, belki yadırgar, \”girilmez\” diyebilirdik.
Ama kendimizi bildik bileli biliyoruz ki, bizim millet denize donla girer.
Yazın donla yüzer, baharda çizgili pijamayla pikniğe gider, kışın limon kasasıyla kayar.
Yani, yeni değil, hep böyle.

Peki neden patladı bu tartışma? Çünkü İstanbul\’da kentin kalantor muhitlerine \”halk plajları\” açıldı.
Janjan, varoşla tanıştı… Deniz tatillerini hep Güney Fransa\’da ya da Puket\’te falan geçiren arkadaşlar, bu yaz evlerinin teraslarına kurulduklarında bir de gördüler ki, millet denize donla giriyor.
Tabii hemen, Gucci ayakkabıyla amele balgamına basmış gibi zıpladılar Amerikanvari aksanlarıyla:
\”Ay inanmıyorouum…\”

Kendi oturduğun lüks muhiti, memleketin tamamı zannedersen, inanamazsın tabii…

Sizi bilmem, ben milletin donla denize girmesini destekliyorum arkadaş.
\”Neden\” derseniz… Çünkü o donun kenarından görünen, kendini bu millete \”demokrat aydın\” diye kaktıranların ikiyüzlülüğüdür aslında…

\”Çoğunluk oy verdi\” diye, demokrasi ahkâmları kesip, \”haşema iktidarı\”na şirin görünmeyi biliyorsun.
Peki dona neden itiraz ediyorsun? Demokrasi çoğunluksa eğer, don \”ezici çoğunluk…\”
Çünkü haşema giymeyen var ama, don giymeyen yok.

Yumruk

\"\"Kimse kimseye vurmasın.
Kimsenin burnu kanamasın.

Afrika\’da açlık olmasın.
Yoksul insan kalmasın.
Nükleer silahlar çöpe atılsın.

Uzatabiliriz listeyi…
Söylemesi kolaydır çünkü.

Suya sabuna dokunmadan, \”sağduyu\” çağrısı yapabiliriz mesela… Nasıl olsa, bol keseden yapılan sağduyu çağrıları maaştan kesilmiyor. Veya, saldırgan kahveciymiş diye, ne şekerli ne sade bana müsaade deyip, bu mevzunun kenarından kenarından sıyrılabiliriz yılışıkça…
Ya da, entel dantel barlarında kafası karışmış kızlara şirin görünmek için
\”esefle kınıyorum\” da diyebiliriz.

Ama…
Bu tür köfte lafların, kafası karışmış kızlar dahil, kimseye faydası olmaz.

Soralım dolayısıyla… Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek \”demokratik hak\” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye \”ırkçılık\” oluyor?

Mayın demokrasiyse…
Yumruk niye faşizm?

Dün seyrediyorum televizyonu, papyonlu bir arkadaş, \”İzmir-Bursa hattında, Trabzon-Samsun hattında tehlikeli yapılanmalar var, oralara dikkat\” diyordu…
\”Hakkâri-Diyarbakır hattı\”nda olan ne peki? Oraya dikkat çekmeye gerek yok mu, Allah\’ın papyonu?

Bir tanesi de \”İlk kez bir parti liderine saldırılıyor\” diyordu…
Mesut Yılmaz\’ın burnunu kırmadılar mı?
Demirel\’e yumruk atılmadı mı?
Özal\’a ateş edilmedi mi?
Ecevit\’e İzmir\’de kurşun sıkılmadı mı?

Normaldir demiyorum…
Niye \”ilk\” deniyor?

Başbakan geçmiş olsun diye aramış Ahmet Türk\’ü, ki aramalı… Peki, Deniz Baykal\’a niye geçmiş olsun yok? Taş atmak, yumurta fırlatmak şiddete girmiyor mu? Light linç olur mu?

Samsun\’da polisler açığa alındı, ki derhal alınmalı… Van\’dakiler niye yerinde duruyor hâlâ? Kandil\’den gelenlerle otobüsün üstüne çıkıp şehir turu atmadığı için mi suçludur Baykal?

Bu kadar soru yeter…
Cevaba gelelim.

Açın gazetelerin internet sayfalarını, bu haberin altına yapılan yorumları okuyun…Yumruğunu \”adaletin tokmağı\” yerine koyup, Ahmet Türk\’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu… Çünkü, teröristi meşru hale getiren \”açılım\” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da \”eşkıyayı kahraman\” yapmaya başladı.

Hukuku guguk haline getirirsen…
\”Ona göre başka, buna göre başka\” işletirsen, olacağı budur.

Hayırlara Vesile Olsun

\"\"Almanya\’daki Keriz Feneri\’yle dini bütün vatandaşlarımızı dolandırdığı ortaya çıkan Erzincan Başsavcısı\’nın evi basıldı.

Frankfurt savcılığı, gurbetçilerimizin paralarını cukkalayarak gemi alan Koramiral\’i gözaltına aldı. Kemal Kılıçdaroğlu\’nun bavulla kuryelik yaptığı, arada iki bavulu kendi bagajına atarak, Las Vegas\’ta yavrularla yediği iddia edildi. Kılıçdaroğlu, \”Külliyen yalan, ben o sırada umredeydim\” dedi. \”Size İzmir\’de otomobil fabrikası kuracağız\” vaadiyle ahaliyi tokatlayan Oktay Vural\’ın 7\’den 77\’ye herkesi ayakta yiyip, Kanal 777 diye televizyon kurduğu öne sürüldü. Memleketin topraklarını yabancıya peşkeş çeken ünlü arsa spekülatörü Toprak Dede\’nin 96 yaşındaki sevgilisi Muazzez İlmiye Çığ\’la birlikte cennette tapu sattıkları anlaşıldı. Aşçı er Levent Kırca\’nın Devlet Bahçeli\’ye suikast planı hazırladığı, ancak, yanlışlıkla Deniz Baykal\’ın evinin önüne giden tetikçi-elektrikçi er Müjdat Gezen\’in suçüstü yapılacağını anlayınca, polisten pet şişeyle su isteyerek, krokiyi yediği ortaya çıktı. Burkina Faso\’dan gelen ihbar telefonuyla yakalanan iki er hakkında \”gülmekten öldürmeye\” teşebbüsten dava açıldı. Genelkurmay Başkanı, geçenlerde bindiği F-16\’ya kene konulduğunu açıkladı. Taraf Gazetesi, \”Türkiye laiktir laik kalacak\” diyen Cumhurbaşkanı\’nın gizli gizli kaydedilmiş ses bandını yayınladı. Harp okulu yatakhanesinde yapılan aramada üç Nutuk, beş Atatürk rozeti ele geçirildi, laik sızma girişiminde bulunan subaylar ordudan atıldı; başbakan şerh koydu. Frankfurt Savcısı\’nı telefonla arayarak, \”Koramiral\’i bırak\” dediği iddia edilen Sabih Kanadoğlu, \”Evet aradım ama, davayla ilgisi yok, Eintracht Frankfurt-Bayern Münih maçını sormak için aradım\” dedi. Dursun Çiçek\’in atmadım dediği ıslak imzayı, Keriz Feneri Noteri\’nde attığı ortaya çıktı. Yargıtay ve Danıştay üyeleri, açığa alınan Keriz Feneri Noteri\’ne destek ziyaretinde bulundu. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yetkisini aşan Frankfurt Savcısı\’nın derhal görevden alınmasına; Keriz Feneri Noteri\’nin ise, Anayasa Mahkemesi Başkanı yapılmasına karar verdi. Yarsav, Keriz Feneri haberlerine yayın yasağı getirilmesini istedi.

Adalet Bakanı isyan etti, \”Günahsız insanlar içeri tıkılırken, Keriz Feneri\’nin üstü örtülüyor\” dedi. \”Darbeciler Keriz Feneri\’ni kolluyor, halkımıza yazık\” diyen Bülent Arınç ağladı.

Bi uyandım sıçrayarak…
Meğer koltukta içim geçmiş.
Kan ter içinde kalmışım.
Hayırlara vesile olsun.