Tag Archives: Yılmaz ÖZDİL - Page 9

Hanefi AVCI Terörist Çıktı

\"\"Yirmibeş sene önceki mevzuyu
Sabri Yirmibeşoğlu\’na yıktılar…
Özal\’ı öldürmüş.

Otuz küsur sene önce olsaydı, emekli korgeneral Mehmet Otuzbiroğlu diyebilirlerdi… Veya, maazallah 2004 senesinde filan yaşansaydı, Ogün Altıparmak\’ın parmağı aranabilirdi.

Bu arada…
Elektriği AKP icat etti.
Ateşi AKP buldu.
Tarımı ilk AKP\’liler yaptı.

Kennedy suikastını İsmet İnönü\’nün işlemiş olduğu konusunda şüphelerim var. Ancak, Hiroşima\’nın CHP işi olduğu kesin… Savarona\’nın fuhuş yaparken yakalanan aşçısı Tom Amca\’nın kulübesindeki el bombalarıyla, Nagazaki\’dekinin seri numaraları aynı.

Yuri Gagarin ülkücüydü.
Anca uzaya çıkabildi.
Aya takunya dikenler AKP\’li.
Jüpiter evet\’çi.
Satürn, yetmez ama evet dedi.

New York\’taki \”ikiz\” kuleleri vuranlarla, Sabancı\’nın \”ikiz\” kulelerinde cinayet işleyen zihniyet, bizim muhalefetteki tek yumurta ikizi… Roma\’yı yakan Neron değil aslında, Perihan kod adlı bi kadın… Brütüs\’ü azmettiren ise büyük ihtimalle Profesör Mehmet Haberal… Robinson Crusoe\’nun telekulağı Cuma ortaya çıkarmıştı bu bilgiyi, ordan biliyorum.

Apo\’çiler BDP\’li.
Tom Miks Jitemci.
Puik gazeteci.

Ne o? Niye ağız burun kıvırıyorsunuz? Garfield\’ın, Cinderella\’nın, Bugs Bunny\’nin, Temel Reis\’in darbe iddianamesine girmesine inanıyorsunuz da, Puik\’lere niye inanmıyorsunuz?

Colomb Molomb hikâye mesela… \”Okyanus Ötesi\”ni en önce Başbakanımız keşfetti… 12 Eylül 1492\’den taaa 518 sene sonra teşekkür edene kadar, hiç kimsenin bilmemesi ondan!

Mustafa Balbay, \”küresel ısınmanın ne zaman Ergenekon\’a yükleneceğini merak ediyorum\” dedi; mahkeme başkanı \”mümkündür\” dedi. (Kutup ayılarına Kafes planında rastlamıştık.)

KPSS sorularını Süleyman Demirel\’in ÖSYM\’ye atadığı Arsen Lüpen\’in arakladığı ortaya çıktı… Devletin en kilit noktalarında yıllarca görev yapan ve kitap yazarak, cemaat örgütünün emniyeti-yargıyı ele geçirdiğini açıklayan Hanefi Avcı, teröriste yataklıktan içeri alındı.

Tekerleği AKP\’lilerin icat ettiğini söyleyenler ise, müfteridir, alçaktır.

Türk Kahvesi

\"\"Gazeteci için…
Cezvedir aslında gazete.

Ateş vardır altında hep.
Suyu ısınır.

Patates mesela…
Koy cezveye.
Sıcağı görünce, gevşer.
Gelemez hiç zora.
Salar kendini.
O sert, dayanıklı zannettiğin karakter gider, ezilen büzülen, vıcık vıcık bi şey haline gelir. Üzülürsün girdiği kılığa.

Veya, yumurta.
Kaynat cezveyi…
Patatesin zıddına tepki verir.
Şartlara direnir.
Ancak, o narin yapısıyla koruduğu içindeki canı öldürür, yüreğini katılaştırır, çatlar çoğu zaman hatta, imha eder kendini; yarı yolda çıkarıp alsan bile, hayata döndüremezsin artık onu.

Ya, kahve?
Bambaşkadır.
Şartlar değiştiğinde, şartların dayatmasına uyacağına, şartları değiştirir.
Ortama lezzet katar.

Türk kahvesidir Bekir Coşkun.

Sabah güne başlarken, ya da, akşam günün yorgunluğunu atarken yudumlamanız ondan.

Hazmetmenizi sağlar memleketi.
Zihin açar.

Onsuz basın, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar, telvesi donmuş boş fincanlardan ibarettir.

Ve, siz hâlâ diyorsunuz ki:
\”Köşesini almışlar elinden…\”
Yanılıyorsunuz.
Keyfinizi elinizden aldılar aslında.

Hedef, o değildir çünkü.
O, aynı o.
Hedef sizsiniz.

Al Sana Allianoi!

\"\"Okurlar sipariş veriyor: \”İzmirli… Yazsana şunu, nedir bu Allianoi meselesi?\”

2 bin 200 senelik mevzu olduğu için, uzundur, sabırla okumanızı rica ediyorum.

Çanakkale Troas\’ı Münster Üniversitesi\’nden Profesör Hans Wiegartz çıkarıyor. Aydın Aphrodisias\’ı New York Üniversitesi\’nden Profesör Roland Smith çıkarıyor. Muğla Letoon\’u Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Profesör Didier Laroche çıkarıyor. Afyon Amorium\’u İngiliz Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Christopher Lightfoot çıkarıyor. Malatya Aslantepe\’yi Roma Üniversitesi\’nden Profesör Marcella Frangipane çıkarıyor. Çorum Hattuşa\’yı Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Jürgen Seeher çıkarıyor. Kırşehir Kaman\’ı Japonya Kültür Merkezi\’nden Doktor Sachihiro Omura çıkarıyor. İzmir Ephesos\’u Avusturya Arkeoloji Enstitüsü\’nden Ordinaryüs Fritz Krinzinger çıkarıyor. Muğla Labraunda\’yı İsveç Uppsala Üniversitesi\’nden Doçent Lars Karlsson çıkarıyor. Hatay Tayinat\’ı Kanada Toronto Üniversitesi\’nden Doçent Timothy Harrison çıkarıyor. Bursa Barçınhöyük\’ü Hollanda Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Fokke Gerritsen çıkarıyor. Denizli Hierapolis\’i Lecce Üniversitesi\’nden Doktor Francesco D\’andia çıkarıyor. Ankara Gordion\’u Berkeley Üniversitesi\’nden Profesör Kenneth Sams çıkarıyor. İzmir Pergamon\’u Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Felix Pirson çıkarıyor. Eskişehir Pessinus\’u Belçika Gent Üniversitesi\’nden Profesör John Devreker çıkarıyor. Niğde Porsukhöyük\’ü Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Profesör Dominique Beyer çıkarıyor. Konya Çatalhöyük\’ü Stanford Üniversitesi\’nden Profesör Ian Hodder çıkarıyor. Yozgat Çadırhöyük\’ü Chicago Üniversitesi\’nden Doktor Ronald Gorny çıkarıyor. Kahramanmaraş Domuztepe\’yi California Üniversitesi\’nden Profesör Elizabeth Carter çıkarıyor.

Soluklanın. Devam.

Aydın Didyma\’yı Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Andreas Furtwangler çıkarıyor. Mersin Elaussa\’yı Roma Üniversitesi\’nden Profesör Eugenia Schneider çıkarıyor. Yozgat Kerkenezdağ\’ı İngiliz Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doktor Geoffrey Summers çıkarıyor. Şanlıurfa Göbeklitepe\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Klaus Schmidt çıkarıyor. İzmir Kızılburun\’u Amerikan Sualtı Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Donny Hamilton çıkarıyor. Antalya Limyra\’yı Avusturya Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Thomas Steiner çıkarıyor. Aydın Milet\’i Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Volkmar von Graeve çıkarıyor. Burdur Sagalassos\’u Belçika Leuven Üniversitesi\’nden Profesör Marc Waelkens çıkarıyor. Manisa Sardis\’i California Üniversitesi\’nden Profesör Crawford Greenwalt çıkarıyordu, şimdi, Harvard Üniversitesi\’nden Profesör Nicholas Cahill çıkarıyor. Gaziantep Tilmen\’i Napoli Üniversitesi\’nden Doçent Nicola Marchetti çıkarıyor. Çorum Boğazköy\’ü Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Doçent Andreas Schachner çıkarıyor. Niğde Tyana\’yı Padova Üniversitesi\’nden Profesör Gudio Rosada çıkarıyor. Adana Sirkelihöyük\’ü Tübingen Üniversitesi\’nden Doçent Miroslav Novak çıkarıyor. Antalya Xanthos\’u Bordeaux Üniversitesi\’nden Profesör Jacques des Courtils çıkarıyor. Mersin Yumuktepe\’yi Lecce Üniversitesi\’nden Profesör Isabella Caneva çıkarıyor. Kütahya Aizanoi\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Ralf von Hodder çıkarıyor. Gaziantep Zincirlihöyük\’ü Chicago Üniversitesi\’nden Doçent David Scholen çıkarıyor. Ağrı Ziyarettepe\’yi Fransız Anadolu Enstitüsü\’nden Doktor Catherine Marro çıkarıyor. Antalya Cragum\’u Nebraska Üniversitesi\’nden Doçent Michael Hoff çıkarıyor. Aydın Priene\’yi Alman Arkeoloji Enstitüsü\’nden Profesör Wulf Raeck çıkarıyor. İzmir Kyme\’yi Calabria Üniversitesi\’nden Profesör Antonio la Marca çıkarıyor. Gaziantep Doliche\’yi Münster Üniversitesi\’nden Profesör Engelbert Winter çıkarıyor. Sivas Başören\’i Marburg Üniversitesi\’nden Profesör Andreas Karpe çıkarıyor. Muğla Iasos\’u İtalya Arkeoloji Müzesi\’nden Doktor Fede Berti çıkarıyor. Samsun Oymaağaç\’ı Berlin Üniversitesi\’nden Doçent Rainer Czichon çıkarıyor.

Isparta Pisidia\’yı Vatikan Enstitüsü\’nden Profesör Vincenzo Ruggieri çıkarıyor birader.

Sonra?

Alliaoni\’yi Trakya Üniversitesi\’nden Doçent Ahmet Yaraş çıkarmaya çalışıyor… \”Hadi len ordan, biz baktırdık, Allianoi diye bi yer yok\” diyorlar!

Yakalamışlar çünkü, böyle lokum gibi ahaliyi…
E muck muck tabii.

Yeni Başlayanlar İçin Referandum… Madde Madde

\"\"Aylardır anlatılıyor… Hâlâ \”hangi maddeleri oylayacağız?\” diyen var.

İzah edeyim.

Memur Maddesi: Kamu Personeli Seçme Sınavı yapıldı, dini imanı dilinden düşürmeyen cemaatçi arkadaşların soruları arakladığı, kul hakkı yemeye utanmadıkları ortaya çıktı.

Eğitim Maddesi: Üniversite sınav sorularının takunyalılara sızdırıldığı, kendi dershanelerine servis edildiği, milyonlarca evladımızın geleceğini çaldıkları ortaya çıktı.

Güvenlik Maddesi: Polis Akademisi sınavında soruların zimmete geçirildiği, tarikatçılara ezberletildiği, uzun lafın kısası, hırsızların polis olmaya çalıştığı ortaya çıktı.

Eşitlik maddesi: TRT\’ye personel almak için sınav yapıp, sonuçları internetten yayınladılar, ancak, torpil taleplerini silmeyi unuttular, böylece, kazanan isimlerinin yanında \”şu müdür tanıyor, bu müdür kefil\” gibi notların düşüldüğü ortaya çıktı.

İşçi hakları maddesi: AKP\’li belediye itfaiyeye alınacak üç personel için sınav yaptı, yüzlerce aday \”belgen eksik\” diye sınava sokulmadı, \”prosedürü uyguladık\” dendi, sonuçlar bi açıklandı, başkanın oğlu ve kayınbiraderiyle, zabıta müdürü oğlunun kazandığı ortaya çıktı.

Ekonomi Maddesi: Kamu bankası sınav yaptı, müfettişler aldı, boru değil, müfettiş bu, sahtekârları yakalayacak, 80 puan alanlar girecekti, 70 alanlar dolduruldu, rezalet ortaya çıkınca, bilgisayarın hata yaptığı söylendi… Bir başka kamu bankası müfettişler aldı, sınavı hazırlayan özel üniversitenin aynı soruları daha önce bir başka kamu kurumunun sınavında sorduğu ortaya çıktı, suçüstü enselenen üniversite \”ayy çok pardon\” dedi.

Sağlık Maddesi: Sağlık Bakanlığı Unvan Sınavı yapıldı, 20 soru iptal edildi, 17 sorunun cevap şıkları değiştirildi, zaten 50 soru vardı birader, belli ki unvanı yükseltilmek istenenler buna rağmen becerememişti, sonuçlar bir hafta geç açıklandı, rezaletin ayyuka çıktığı ortaya çıktı.

Spor Maddesi: Çok örnek var, birini anlatayım, Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi Yüksek Okulu\’nda sınav yapıldı, kazananların listesi açıklandı, sonra o liste indirildi, başka liste asıldı, kazanıp kayıt yaptıranlara \”siz kazanamadınız\” dendi, kazanamayanlar kayıt edildi, savcı \”oha artık\” demek zorunda kaldı, mahkemenin yürütmeyi durdurduğu ortaya çıktı.

Sendika Maddesi: Eğitim Kurumu Müdürlüğü sınavı yapıldı, soruların iktidara yakın bi sendikanın çalıştayında sorulan sorular olduğu, o sendikadan olanların kazandığı ortaya çıktı.

Din Maddesi: Diyanet İşleri Başkanlığı vaizlik, Kuran kursu öğreticiliği, müezzinlik sınavı yaptı, başarılı olan adaylar başarısız ilan edildi, başarısız denilen adaylar mahkemeye başvurdu, olmayacak duaya amin denildiği, sınavın iptal edildiği ortaya çıktı.

Netice itibariyle…

Son 4-5 senede, vatandaşların geleceğiyle alakalı olup, seçenekli şıkları bulunan her sınavda, hukuken tespit edilmiş \”yamuk\” olduğuna göre, pazar günü cevabı aranması gereken asıl soru şudur… Hukuk sınavı referandumda katakulli olmayacağının garantisini kimse verebilir mi?

  • evet
  • hayır

Fevzi

\"\"Fevzi Budak.
Erzurum Milli Eğitim Müdürü…
AKP iktidar oldu, 2003\’te görevden alındı, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Bir)

Beş gün sonra…
Görevden alındı, Şırnak\’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (İki)

Bir gün sonra…
Görevden alındı, Ankara\’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Üç)

Bir gün sonra…
Görevden alındı, Muş\’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Dört)

Beş gün sonra…
Görevden alındı, Ankara\’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Beş)

Bir ay sonra…
Görevden alındı, Kütahya\’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Altı)

Bir ay sonra…
Görevden alındı, Çanakkale\’ye gönderildi, mahkemeye başvurdu, Erzurum\’a geri döndü. (Yedi)

Üç ay sonra…
Görevden alındı, İstanbul\’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri gönderildi. (Sekiz)

(Başbakanımızın askerlik arkadaşı olan AKP milletvekili adayı, üç defa, Fevzi Budak\’ın yerine Erzurum Milli Eğitim Müdürü yapıldı… Gözünü budak\’tan sakınmayan Fevzi, üç defa mahkemeye başvurdu, başbakanımızın askerlik arkadaşını üç defa görevden aldırdı!)

(Fevzi Budak, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Necat Birinci\’yi şikayet etti. Yargıtay, Necat Birinci\’yi görevini kötüye kullanmaktan beş ay hapis cezasına çarptırdı, para cezasına çevrilerek, ertelendi. Necat Birinci, AKP\’den
İstanbul Milletvekili yapıldı.)

(Fevzi Budak, Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik\’i altı defa manevi tazminata mahkûm ettirdi. Kazandığı tazminat miktarı, faizleriyle birlikte 100 bin lirayı buldu.)

Üç ay sonra…
Görevden alındı, Ankara\’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (Dokuz)

Beş ay sonra…
Görevden alındı, İstanbul\’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum\’a geri döndü. (On)

(Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü, kendisini camiada küçük düşürdüğü iddiasıyla Fevzi Budak hakkında soruşturma açtı. Ancak, mevzuata göre, sicil raporunun altı ay birlikte çalıştığı amiri tarafından hazırlanması gerekiyor… Fevzi Budak altı ay bir yerde kalamadığı için, rapor hazırlanamadı! Meslekten atılamadı!)

Üç ay sonra…
Görevden alındı, Ankara\’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, gene haklı bulundu, gene Erzurum\’a geri döndü. (On bir)

Dün…
Fevzi Budak tutuklandı!

Erzincan Başsavcısı\’nı içeri tıkan Erzurum Savcısı tarafından ifadesi alındıktan sonra, dolandırıcılık ve yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle hapse gönderildi.
(Aha bu da on iki)

Simon

\"\"Haliç\’te Yaşayan Simonlar…
Türkiye\’nin en çok konuşulan ama, bir türlü bulunamayan kitabı!

İlk baskısı çıktı, adeta görünmez el tarafından toplatıldı, anında buhar oldu, ahali kuyrukta beklediği halde, yeni baskıları çıkmıyor. (Muhtemelen bandrol verilmiyordur yayıncıya.)

Hal böyleyken, onlarca köşe yazarı, \”papağan korosu\” gibi, aynı cümleleri tekrar ediyor, bu kitabın aslında tırışkadan teyyare olduğunu, dedikodu mahiyetindeki lafların sıralandığını, somut verilerin bulunmadığını anlatıyor… Dolayısıyla, boşu boşuna vakit kaybı olduğu, okunmasına gerek olmadığı tavsiyesinde bulunuyorlar.

Birincisi, kitap somut veri dolu.
İsimler, dilekçeler, şahitler var.

(Yalaka tayfası yıllardır, Özdil şöyle, Özdil böyle diye yazıyor mesela… Kitapta bi Özdil var! Özdil\’in feriştahı… Niye yazmıyorlar?)

Madem bu kadar yalayıp yuttular, sizin bir türlü bulamadığınız kitabı… Simon kim? Var mı yazan? Neden Haliç\’te yaşıyor? Okudunuz mu tek satır bununla alakalı? Kitabın her satırını incelediğini öne süren arkadaşlar, bismillah, kitabın adı birader, niye bahsetmiyorlar?

Okumadılar mı yoksa?

Buyrun…

\”Simon\” cemaatçi değil aslında, kod adı \”Simon\” olan üst düzey bi PKK\’lı… Bekaa\’da örgütün sözde mahkemesinde başkanlık yapmış… Ve, aşna fişne yaparak, militanların kafasını karıştırdığı iddia edilen, özbeöz kız kardeşi hakkında \”idam\” kararı vermiş.

\”Simon\”u yakalayan Hanefi Avcı, \”gerçekten bu suçu işlemiş miydi?\” diye sorduğunda ise, \”asla\” cevabını vermiş… Yani, kız kardeşinin isnat edilen suçu işlemediğinden kesinlikle emin olduğu halde, sırf örgüt istiyor diye, haklıyı savunmak yerine, kalemini kırmış.

Bu davranış biçimine \”Simonlaşmak\” adını koymuş Hanefi Avcı… Sadece illegal örgütlerde değil, başta Emniyet teşkilatı olmak üzere, körü körüne itaatin hâkim olduğu, grup menfaati için körü körüne itaat istenen her yerde \”Simonlar\”ın var olduğu sonucuna ulaşmış.

Sonra Haliç\’e geçmiş…

İstanbul\’da görevliyken, işiyle evi arasında Haliç\’ten geçmek zorunda olduğunu, o zamanlar Haliç\’in berbat koktuğunu, camları kapatıp, burnunu tıkadığı halde midesinin bulandığını anlatıyor… Kendisi bu haldeyken, insanların Haliç kıyısındaki parklarda dolaşması, hatta piknik yapması dikkatini çekmiş… Sürekli kötü ortamda bulunan insanların, bir süre sonra uyum sağladığını, içinde bulundukları çirkinliği fark edemediklerini fark etmiş…

Haliç örneğinden yola çıkarak, sadece fiziki ortamlarda değil, düşüncelerde, sosyal davranışlarda da benzer tavırlar sergilendiği sonucuna varmış… Anormalliklerin normalleştiğini; kirli, yozlaşmış sistemi teneffüs eden insanların, bir süre sonra Haliç\’te piknik yapanlar gibi uyum sağlayıp kötülükleri pislikleri algılayamadığını saptamış…

Özetle, her şey kabak gibi ortadayken, gözümüzün önündekini, burnumuzun dibindekini, soluduğumuz atmosferi, bile bile görmezden, duymazdan geldiğimizi, sustuğumuzu anlatmış.

Yani…

Kitabı okuma fırsatı bulamayan insanlara, ha bire \”okumanıza hiç gerek yok, çünkü kitapta somut veriler yok\” diyenler, aslında \”somut veri\”nin bizatihi kendisi…

\”Uyandırma kerizi\” demek istiyor, gazeteci kılığındaki Simonlar!

Başın Öne Eğilmesin \”Aldı\”rma

\"\"Kim takar Yalova Kaymakamı\’nı?
Hiç kimse.

Kim takar Yalova Valisi\’ne?
AKP takar!

Kaşla göz arasında tek kişilik kararname çıkarıp görevden \”aldı\”lar…

Peki niye \”aldı\”lar?

Volvo jipi olan Ordu Valisi\’ne bi tane de Mercedes S320 \”aldı\”lar… Mercedes\’i, Volvo\’su, Mitsubishi jipi Nissan Primera\’sı olan Trabzon Valisi\’ne, bi tane Volkswagen minibüs, bi tane Mercedes S350 \”aldı\”lar… Dümdüz şehir Konya\’nın Land Cruiser jipi olan Valisi\’ne, bi tane de BMW 735 \”aldı\”lar… Başbakan Erdoğan, Rize Valisi\’ne Mercedes S350\”aldı\”… Mercedes\’i eskiyen Uşak Valisi\’ne Mercedes S350 \”aldı\”lar… Mercedes S320\’si ve Toyota jipi olan Bolu Valisi\’ne Audi Q7 \”aldı\”lar… Kırklareli Valisi\’ne Mercedes\’i varken Audi Q7 ve Chevrolet \”aldı\”lar, sonra Vali\’yi Aydın\’a \”aldı\”lar, gıcır gıcır Mercedes\’i varken 450 milyara yeni Mercedes \”aldı\”lar… Mercedes\’i olan Tekirdağ Valisi\’ne Toyota jip\”aldı\”lar… Gariban ahaliye buzdolabı kanepe dağıtan Tunceli Valisi\’ne, Mercedes\’i ve Hyundai jipi yetmedi, Volvo \”aldı\”lar… Mercedes\’i eskiyen Isparta Valisi\’ne, Isparta\’nın prestiji sarsılıyor diye, Audi A8 \”aldı\”lar… Mercedes\’i, Mercedes jipi, Nissan\’ı olan Ardahan Valisi\’ne bi tane Volvo jip \”aldı\”lar, bi tane de Audi A6 \”aldı\”lar.

Oğlu Cumhuriyet mitingine katıldığı için mimlenen Yalova Valisi\’ni, \”pahalı\” perdeleri söktürüp, \”ucuz\”a perde taktırarak, devleti \”zarar\”a uğratmak suçuyla görevden \”aldı\”lar!

Danıştay \”aldı\”rma sen diyerek, görevine iade etti… Baktılar ki, Danıştay devletin iflas ettirilmesine \”aldı\”rış bile etmiyor, devleti kurtarmak için, merkeze \”aldı\”lar.

(TÜBİTAK\’tan burs kazanan, İngiltere ve Belçika\’da eğitim gören, The Victoria University of Manchester\’da master, Çukurova Üniversitesi\’nde doktora yapan, yönetim bilimi doçenti olan, Avrupa Konseyi Yerel Demokrasi Komitesi\’nde Türkiye\’yi temsil eden, başkanlığını yapan, Avrupa Konseyi Seçilmiş Uzmanlar Komitesi ve Uluslararası Odalar Birliği Yönetim Kurulu üyeliğini yürüten, Türk-Alman İş Konseyi Eşbaşkanı olan, İngilizce ve Fransızca bilen; Avrupa Topluluğu çevre politikası, Türk kamu yönetimi, çokuluslu şirketlerin yönetim organizasyonu hakkında kitapları bulunan biri… \”Aldı\”kları Yalova Valisi Yusuf Erbay.)

Cevabı adım gibi tahmin ettiğim halde, sordurdum… Yalova il olduğunda valiye tahsis edilen 96 model Mercedes\’e biniyordu, bir senedir arızalı, garajda, yenisini \”aldı\”rmadı, il özel idaresi personelinin servis aracı olarak kiralanan Ford\’u kullanıyordu.

Soy Sop

\"\"İşlerine geldiği zaman \”Hepimiz Ermeniyiz\” der bunlar, işlerine geldiği zaman \”Bunun anası Ermeni\” der…
Halbuki, ne hepimiz Ermeniyiz, ne de bir annenin Ermeni olmasıdır önemli.

Bakın, hazır \”Soy önemli soyyy\” diye bağırılırken, yaşanmış öykü anlatayım size.

Derviş Özer, tıp doktoru. Aynı zamanda, heykeltıraş. 90\’lı yılların başı… Tatile giderken, Afyon\’da mola verir. Çay bahçesine kalabalık bir grup insan gelir o sırada, üstleri başları perişan, alayı gariban, ağlamaktan gözleri şişmiş… \”Hayrola?\” der. Şehit cenazesi taşıyan köylülerdir.

O gün 3 yaşında olan ve ortalıkta neşeyle hoplayıp zıplayan kızına bakar, bir de köylülere… Bir yanda saçının telini dünyaya değişmeyeceği evladı, bir yanda evladını vatan için toprağa vermiş baba… Utanır…
\”Bi şey yapmalıyım\” der.
\”Bu çocukları ölümsüzleştirmeliyim.\”

\”Şehit Ağacı\” projesi hazırlar.

Terör şehitlerini künyelere yazacak, künyeleri ağaca takacak, çocukların birer yaprak gibi ebediyen salınmasını sağlayacaktır o ağacın dallarında…
Hayata geçirmek için aradığı fırsatı, anca 2003\’te bulur. Resim Heykel Müzesi\’nin açtığı yarışmaya katılmaya karar verir.

İstanbul\’a gelir, künyeleri almak için Tahtakale\’ye gider. Sorar soruşturur. Herkes aynı adresi verir. Ermeni bi usta…
Dükkana girer, anlatır.
O güne kadar hiç düşünmediği detaya dikkat çeker Ermeni usta, \”Paslanmaması lazım\”der, \”Evlatlarımız ebediyete kadar ışıl ışıl olmalı.\”

Olmalı ama, en pahalısıdır o bahsettiği künyeler, tanesi 1 lira 25 kuruş… \”Ticari iş değil bu, takma kafana\” der Ermeni usta, \”Vatan işi\” der… 5\’te 1 fiyatına, kâr falan almadan, hatta zarar ederek, 25 kuruştan verir. 3 bin künye… \”Haftaya gönderirim\” der. Tam gününde gönderir.

Sonra, kısmet olmaz, araya başka işler karışır, hazırlandığı yarışmaya katılamaz heykeltıraş… Künyeleri paket halinde evinin deposuna kaldırır.
Taa ki, amacına ulaşacağı 2009\’a kadar.

Ankara Kızılcahamam Belediyesi, Şehit Fatih Duru Parkı yapmaktadır. Başvurur… Belediye \”Başımızın üstünde yerin var\” der… Kurumuş bir sedir ağacı, gövde olur.
Ancak, bi sorun vardır.
Şehit sayısı 6 bini geçmiş, eldeki künye sayısı ise sadece 3 bindir.

Parkın açılışına yetişme kaygısıyla, İstanbul\’a gelmez, Ermeni ustanın ismini telefonunu da kaydetmemiştir, internete girer, eksik künyeleri tamamlamak için askeri malzeme satan tüccarlarla temasa geçer. \”Paslanmaz istiyorum\” der. \”Abi merak etme, künyenin kralı bu\” garantisi verirler. Zaman dar… Ermeni ustanın 25 kuruştan sattığı künyeleri, 1\’er liradan alır.

Tek tek isimleri yazar, takar sedir ağacının dallarına, Cumhuriyet Bayramı\’nda açılışı yapılır. Medya ilk gün hücum eder, Türkiye ağlayarak seyreder, sonra unutulur gider.
Ve, kış…

Sadece tebrik yağmaz tabii.
Yağmur da yağar.

Şehit Ağacı\’nın 3 bin yaprağı ışıl ışıl parlıyor hâlâ; gerisi paslandı…

\”Vatan işi bu, evlatlarımız ebediyete kadar ışıl ışıl olmalı\” sözü kulağında çın çın çınlayan heykeltıraş, ağlayarak, tek tek değiştirmek zorunda kaldı, Türk tüccardan aldığı künyeleri.

Bize de, bu satırları yazmak kaldı.
Yüreğimizdeki isyanla…

Soy sop filan değildir önemli.
Milleti kimin soy\’duğudur.

İnce\’leme…

\"\"Kültür Bakanlığı\’nın el sürülmemiş tozlu çekmecelerinde yapılan ince\’leme sırasında, \”Atatürk\’ün orijinal sesi\” bulundu… Meğer, bugüne kadar dinlediğimiz sesi, o dönemin kayıt teknolojisi gereği tiz çıkıyormuş, aslında, tok ve gür olduğu ortaya çıkmış… Orijinal ses \”Mimar Sinan Üniversitesi\” tarafından günümüz teknolojisine uyarlanacak ve kamuoyuna açıklanacakmış.

(Memleketi kurtardı diye, illa basbariton olmak zorunda değil tabii… Ama, ince değilmiş.)

Şimdi koyun bunu bi kenara…

AKP\’li \”Mimar Sinan\” Belediye Başkanı, megafonla fıkra anlatmış, Atatürk\’ün bir efeyle arasında geçen hayali diyaloğundan yola çıkarak, \”nonoş\” olduğunu ima etmiş, kanıt olarak da şekerli kahve istemesini ve sesinin \”incecik\” olmasını göstermişti… Sırıtarak.

2005\’te anlatmıştı fıkrayı.
2007\’de basına yansıdı.

Her zamanki gibi \”kendi görüşüdür, partimizi bağlamaz\” demişler, göstermelik disiplin cezası vermişler, sonra da \”Mimar Sinan\” belediyesini kapatarak, Büyükçekmece\’ye bağlamışlardı.

Nasıl olsa ahali unutur gider diye, \”çekmece\”ye kaldırmışlardı yani.

Yok öyle!

İşte belge…
AKP\’li \”Mimar Sinan\” belediye başkanının iftirası, takdir-i ilahi, \”çekmece\”ye kaldırılan tozlu raflardan, bizzat, \”Mimar Sinan\” Üniversitesi tarafından ortaya çıkarıldı!

2005\’te anlattı.
2007\’de duyuldu.
2010\’da bilimsel olarak yalanlandı.

Bakalım, \”öbür çekmeceler\”in açılması, \”öbür iftiralar\”ın ortaya çıkması kaç sene sürecek…

Hayır\’lara Vesile Olsun İnşallah

\"\"Pazartesi akşamı kandil\’di.
Cepten mesaj yağdı…

Kandiliniz mübarek olsun.
Kandiliniz kutlu olsun.
Mutlu kandiller.

Dikkat ettim…
Zırt pırt \”hayırlara vesile olsun\” diyen AKP\’li arkadaşlardan, kandil tebrikiyle ilgili her türlü mesaj geldi, bi tane bile \”hayırlı kandiller\” mesajı gelmedi.

Hayır\’ı yasakladılar anlaşılan!

İşin matrak tarafı, mübarek ramazanı referanduma alet etmeye kalktılar ama, ramazan komple \”hayır\”lı birader…

Hayır\’lı ramazanlar.
En hayır\’lı ay.
Ramazan-ı şerifiniz hayır\’lı olsun.

4 tane denk geliyor:
Hayır\’lı cumalar.
Kadir gecesi var…
Bin aydan hayır\’lı!

Sahur… Hayır\’lı sabahlar.
İftar… Hayır\’lı akşamlar.
Teravih… Hayır\’lı geceler.
Sahur iftar arası?
Cümleten hayır\’lı işler.

(Referandum sonucu için ramazanda istiareye yatsalar, anlatamayacaklar ağız tadıyla… \”Rüyamda gördüm\” dese, \”Hayır\’dır inşallah?\” demen lazım çünkü!)

Zekât, fitre…
Hayır işi, hayır dua.
Netice?
Hayır\’lı bayramlar!

Sen git, ince ince hesap et, referandumu tam ramazanın sonuna denk getir, ramazanın komple \”hayır\”lı olduğunu unut, iyi mi… Allah\’ın tokadı yok dedikleri, bu sanırım.

Neyse…
Hayır\’lısıyla sandığa gideceğiz 12 Eylül\’de, vatana millete ve İslam âlemine hayır\’lı olsun.