Tag Archives: Yılmaz ÖZDİL - Page 6

Re Re Re

\"\"Barcelona Belediyespor veya New York Belediyespor yokken, bizim memlekette İstanbul Belediyespor varsa…

Ankara Belediyespor yüzünden futbolun altı üstüne geliyorsa… Cem Uzan\’ın faturası Adanaspor\’a; Dinç Bilgin\’in faturası Göztepe\’ye kesiliyorsa… 1970 Kasımpaşa yok, 1980 Kasımpaşa yok, 1990 Kasımpaşa yok, 2000 Kasımpaşa yok, 2002 Kasımpaşalı iktidar, 2004 Kasımpaşa üçüncü ligde, 2005 Kasımpaşa ikinci ligde, 2006 Kasımpaşa birinci ligde, 2007 Kasımpaşa süperligde\’yse… Eski Maliye Bakanı, sanki cebinden verecekmiş gibi, Eskişehirspor\’a Ronaldinho\’yu getireceğim diyorsa… Yeni Maliye Bakanı\’nın memleketi Batmanspor\’la Fenerbahçe\’ye maç yaptırılıyor ve TRT Şeş\’ten yayınlanıyorsa… Rize\’deki Atatürk Stadı\’nın ismi siliniyor, Tayyip Erdoğan Stadı yapılmak isteniyorsa… Kafasına ampul şapkası takılan Hakan Şükür, miting kürsüsüne çıkarılıyorsa… Basketbol federasyonu başkanı, referandumda evet çıksın diye dua ediyorsa… Milli takımın maçı, Başbakanımızın iftar programı nedeniyle geç başlatılıyorsa… Hayır\’cı Fazıl Say\’ın üstünü çizip, evet\’çi Sezen Aksu kadroya monte ediliyor ve \”dev\” adamların töreni \”minik\” serçeyle yapılıyorsa… Ponpon kızlar yasaklanıyorsa… Başbakan yuhalandı diye, bütün salonun kameraları tek tek incelenip, insanlar gözaltına alınıyorsa… Ermeni açılımını futbol üzerinden yapmaya kalkıp, Azerbaycan bayrağına yasak getiriliyorsa… Bazı kulüplere seçim yatırımı olarak para aktarıldığı iddiası WikiLeaks belgelerinde yer alıyorsa… Sivas mitinginde Sivasspor atkısı, Sakarya mitinginde Sakaryaspor atkısı, Mardin mitinginde Mardinspor atkısı takılıyor; kafa ile kol arasına bağlanan taraftar atkısı, kafakol aracı haline getiriliyorsa… Efes Pilsen yasaklanıyorsa… Avrupa\’yı dize getiren 105 senelik kulübe, kömür yardımı muamelesi yapılıyorsa…

Spor siyasete alet ediliyorsa…

Herkes korkudan susar.
Gerçekleri tarih yazar.

Müebbet Adamı Halay Çeke Çeke Saldılar Birader; Şimdi De Galiba Kaçtı Diyorlar!

\"\"Hizbullah koalisyondan kaçtı.
Lübnan\’da hükümet düştü.
Bizim Hizbullahçılar kaçtı.
Hükümet koç gibi duruyor.

Sanırım bu nedenle, Lübnan Başbakanı koşa koşa Ankara\’ya geldi, ki, akıl danışsın!

Bakın, kaçtı maçtı deyince, aklıma geldi… Adamın biri, bisikletle Türkiye\’den İran\’a geçiyormuş, selesinde kocaman bir torba… Gümrük görevlisi şüphelenmiş haliyle, \”Aç torbayı\” demiş, açmış, kum çıkmış… İki gün sonra, aynı adam ıslık çala çala gelmiş sınır kapısına, çıkış yapacak, selesinde gene torba… \”Aç\” demişler, açmış, gene kum.

İki gün sonra, aynı adam pedal çevire çevire gelmiş sınır kapısına, selede gene torba… Bu sefer, polis çağırmışlar, narkotikçi gözüyle incelemişler, nafile, bildiğin kum… Delirecekler.

Bir, üç, beş, hep aynı manzara… Adam geliyor geze geze, termal kamerayla bakıyorlar, tahlil yapıyorlar, köpeklere koklatıyorlar, uyduyla takip ediyorlar, hikâye… Hep kum çıkıyor.

Aradan yıllar geçiyor. Gümrük görevlisi çarşıda rastlıyor o adama… \”İçim içimi yiyor\” diyor, \”Bu saatten sonra bi şey yapamam sana, Allah aşkına söyle, ne kaçırıyordun o torbayla?\”

\”Bisiklet\” diyor!

Profesörleri yakalıyor.
Gazetecileri yakalıyor.
Subayları yakalıyor.
Savcıları yakalıyor.
Yıllardır eşeliyor…
Kum çıkıyor, çıka çıka.

Hizbullah vınn bu arada…
Gözümüzün içine baka baka.

Domuz bağından yırtsan bile…
Gülmekten ölürsün bu ülkede.

Ucube

\"\"Harem marem yoktu…
Oraya topladıkları sülün gibi kızlar padişahlarımızın dünya ahret bacısıydı!

Şaka bir yana, ecdatmış haremmiş filan değildir sorun… Ahali bunlara oy verince, vezir,aynı ahali bunların beğenmediği diziyi seyredince, rezil… Budur.

Heykel de değildir sorun.

O heykeli diken kim?
AKP\’li belediye başkanı.
Sonra n\’aaptı o başkan?
CHP\’ye geçti.
CHP\’ye geçince n\’ooldu?

SİT\’tir oldu!

AKP\’liyken, anıt.
CHP\’ye geçince, ucube.

AKP\’li Bursa\’da alkışlanan Kusturica\’ya, CHP\’li Antalya\’da kusulması gibi!

(Detaya girersek… Ermeni açılımı, işin rengini değiştirdi, Kars\’ta MHP güçleniyor. Kars\’a vaat edilen lojistik köy projesinin Erzurum\’a kaydırılması ise, tuzu biberi oldu.Ermenistan\’a şirin görünmek için apar topar dikilen Barış Anıtı\’nın aniden ucube ilan edilmesi, o anıtın dikildiği alanın şehit kanlarıyla sulandığının hatırlanması, sit alanı hikâyesi, sebebi budur… Sanki Çanakkale şehit kanlarıyla sulanmadı ve sanki Çanakkale\’de anıt yok.)

Sanattan manattan anlamaz bunlar.
Kafalarını taktıkları yer başkadır.

Efes Pilsen mesela… Avrupa\’da kupa kazanan ilk Türk takımı oldu, anıtı dikildi. Göğeuzanan iki el üstünde yarısı kesilmiş basketbol topu figürüydü. \”Kadeh bu\” diye söküldü.

Sonra ne oldu?
Ders alıp, şerbet üretimine başlamadı… Spora tiyatroya müziğe sinemaya festivallere arkeolojiye destek olmaya, her sene 30 milyon dolar harcamaya devam etti.

E baktılar ders almıyor…
Hazır ahali padişah\’la ucube\’yle meşgulken, kaşla göz arasında yasakladılar. Biraüretimine devam edecek –şimdilik- ama, ismini kullanması yasak…

Bazı yalakalar akıl veriyor:
\”Ne olmuş canım, büyütmeyin, Efes Pilsen\’in Pilsen\’i atılır, Efes şehir ismidir, o şekildedevam edebilir.\”

Kardeşim!
Pilsen zaten şehir ismi.
Çek Cumhuriyeti\’nde.
Ordan gelir.

(İzmir\’in kardeş şehridir… Birayı Sümerler, kafayı İzmirliler bulmuştur lafı da, ordan gelir!)

Ve, hal böyleyken merak ediyor insan…
Hem CHP\’li, hem rakının hası.
Tekirdağspor da yasaklanacak mı?

Değilizm

\"\"Başbakanımız dün, ne olmadığımız konusunda üç görüşünü daha beyan etti:

Ülke haritasını farklı renklere boyama gayretinde değiliz, doğuya ayrı batıya ayrı konuşanlardan değiliz, ne şiş yansın ne kebap diyenlerden değiliz… Sonra, Şanzelize darbukacısı Balık Ayhan\’ı yanına çağırdı ve ne olmadığımız konusuna ilave yaptı: Fransız hükümeti değiliz.

Başka ne değiliz?

Açıklamıştı daha önce…

Uzlaşmaz değiliz.
Uzlaşmak zorunda değiliz.
Çark etmiş değiliz.

Statükocu değiliz.
Biz, eski biz değiliz.
Değişen biz değiliz.
Değişecek değiliz.

Ödün verecek değiliz.
Taviz verecek değiliz.
AB yolundan dönecek değiliz.
Dönülmez yolda değiliz.

Kimsenin yatak odasında değiliz.
Henüz o safhada değiliz.
Dayanacak durumda değiliz.

Kadınlarla erkekler eşit değiliz.
Alışık değiliz.

Krizler ülkesi değiliz.
Rahat değiliz.

Omurgasız değiliz.
Sünepe değiliz.
Türkiye\’nin tamamı değiliz.

İnsanları ak veya kara diye ayıranlardan değiliz.
Muhatabı değiliz.

Alkış peşinde değiliz.
İkbal peşinde değiliz.
Bırakacak değiliz.

Sağır değiliz.
Anlamış değiliz.

Hesap sorma makamı değiliz.
Hesap verecek değiliz.

Kabile devleti değiliz.
Sorumlusu biz değiliz.

Din devleti değiliz.
Aceleci değiliz.

Uysal koyun değiliz.
Ülkeye yayabilmiş değiliz.

Milletin efendisi değiliz.
Henüz arzu ettiğimiz neticeyi alabilmiş değiliz.

Fenerbahçe\’nin oynadığı futboldan memnun değiliz…
Seyirci değiliz.

Sağ parti değiliz.
Sol parti değiliz.
İlkesiz değiliz.

Dışa bağımlı değiliz.
Kimseden izin alacak değiliz.
Fiyat belirleyici değiliz.
Her şeyi kendimiz yapacak değiliz.

Tahammül noktasında değiliz.
Pabuç bırakanlardan değiliz.
Üfürenlerden değiliz.
İsrail\’le küs değiliz.

Aktör değiliz.
Sihirbaz değiliz.
Sizden öğrenecek değiliz.
Bilmeyenlerden değiliz.

Peki neyiz?

Caniler serbest…
Halay çekiliyor.
Proflar, gazeteciler içerde…
Çıt çıkmıyor.

Sanırım, masum değiliz.
Hiçbirimiz.

Kanuni

\"\"Hukuk hakkında ahkâm kesmek için, hukuktan önce aritmetikten bahsetmek gerekiyor sanırım.

Ortalama insan, ortalama hızla okuduğunda, okuduğunun yüzde 60\’ı aklında kalır…Anlamayı, akılda tutmayı boşverip, sadece okursa, dakikada 120 kelime okur.

1 milyon
346 bin 857
1 milyon 346 bin 858
1 milyon 346 bin 859 gibi, kelime okumak yerine, çok haneli sayı saymaya başladığında, hızı yarı yarıya azalır… Dakikada ortalama 60\’a düşer.

Yani?

Yargıtay\’da bekleyen 1 milyon 800 bin dosya var. Bırak içini açıp okumayı, o dosyaları tek tek saymaya kalksan bile, günde 8 saatten, hafta sonu tatilleri hariç…
3 ay tutuyor!

Çünkü…
10 kişiden 1\’i mahkemelik.

Türkiye\’de herkes birbirini \”Seni mahkemelerde sürüm sürüm süründüreceğim\” diye tehdit ediyor… Sonra herkes merak ediyor, bu mahkemelerde niye bu kadar dava birikiyor?

Memleketi satıyorlar, gıkın çıkmıyor, tarlana alt tarafı inek giriyor, bütün köye dava açıyorsun emmioğlu!

Bayramda herkes birbirinin elini öpüyor, kucaklaşıyor, baba bi ölüyor, iki tane kıytırık halı için bütün sülale mahkemelik…
Ev mev kaldıysa, miras davası, kan davasına dönüyor.

\”Bunak bu\” diye anasını dava eden evlat mı ararsın, \”Üç aylığımı çaldı\” diye evladına dava açan baba mı… Kayınçoyla kaçan yenge, baldızı düdükleyen enişte, gerdekten önce takılarla araziye uyan gelin, karanlıktı fark etmedim ayaklarıyla kayınvalideye takan damat meselesine hiç girmeyeyim… \”Aile\” ansiklopedisi yazmaya kalksan, 700 bin cilt çıkar Yargıtay\’dan.

Klima aldım soğutmuyor, Yargıtay\’a… Soba aldım ısıtmıyor, Yargıtay\’a… Vay efendim tampon çizildi, doooğru Yargıtay\’a… Sanırsın kaportacıdır Hasan Gerçeker.

Kalorifer az yandı çok yandı dalgasına, bütün apartman birbirini dava ediyor. Şahitlik yapan kapıcıyı işten attılar, Yargıtay\’a gitti. Geçenlerde apartman yöneticisi komşuları vurdu mesela, ölenler mezarlık, kalanlar Yargıtay\’lık…

Borcunu ödemedi bu adi herif, Yargıtay\’a… Ödedim ben o şerefsize, Yargıtay\’a.

Banka kredi kartı veriyor, herkes alıyor, kredi kartı için üç lira kesiliyor, bütün mudiler bankaya dava açıyor, banka bütün mudilere dava açıyor, hadi bakalım Yargıtay\’a.

Adam çocuk peydahlıyor kadından, sonra salağa yatıyor, matizdim hatırlamıyorum diyor, çocuğun babasının kim olduğunu Yargıtay\’a soruyorlar. Nafaka desen, kafadan Yargıtay\’a.

Bu memlekette, erkekken kadın olmak için cihazı kestirmen bile yetmiyor abi…Kestirmeden önce dava açıp, kazanman gerekiyor. Kazandın kazandın… Kazanamadın, Yargıtay\’a intikal ediyor. Yok eğer, dava açmadan kestirdiysen, bu sefer dava açıp \”delil\”i göstermen gerekiyor. \”Delil\”i sakladın sakladın… Saklamadın, Yargıtay\’a intikal ediyor. Yok eğer, kadınken erkek olmak istiyorsan, zaten Yargıtay\’a intikal ediyor.

Beş kişinin gırtlağını kesip \”Bi saniye izah edeyim hâkim bey\” diyen adamı biliyorum ben… Katil bu kadar yüzsüz olunca, izah bi saniye sürüyor ama, dava 20 sene!

Bakın, 188 kişiyi domuz bağıyla katledip, oturma odasına gömenlerin avukatı televizyona çıktı, \”Velev ki, suçlu bile olsalar, mağdurdurlar\” dedi. Bu pişkinlikle dava biter mi arkadaş…

İşadamına dava açıyorlar, 78 milyar dolarlık… Hâkim alıyor, ayda 2 bin lira maaş… Hâkimin psikolojini düzeltip dosyaya hâkim olması zaten 6 ay sürüyor.

Gak dedi, hakaret davası, guk dedi, manevi tazminat davası.
İmam-cemaat misali… Bu ahalinin başbakanı, dünyanın en çok dava açan başbakanı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti\’nin Milli Kütüphanesi\’nde sadece 1 milyon 200 bin kitap var, en kalını bin sayfa… Yargıtay\’da 1 milyon 800 bin dosya var; bazıları 55 bin sayfa!

Uzatmayayım.
Beş dakka durun da…
Yargıtay nefes alsın birader.

NOT: Diyebilirsiniz ki, başlıktaki \”Kanuni\” yazının içinde yok… Başlığa \”kanun\” yazsam, dangozlar okumaz. Belki Muhteşem Süleyman\’ı yazdığımı sanıp, okurlar diye öyle yazdım. Allah bilir, tüketiciyi kandırıyor diye bi dava da bana patlatırlar şimdi.

ODTÜ

\"\"\”En vahim gençlik hatası, gençliğini yaşamamaktır. Gençliğini yaşayamamış insanlar tarafından yönetiliyor Türkiye…
Gençleri anlamama sebepleri aslında bu\” diye yazmıştım.

Yalakalar zıpladı tabii.
Küfrettiler.
\”Kanıt göster\” dediler.

Bakın…
Dün gene dövdüler ODTÜ\’lüleri.
Ve dün \”kanıt\”ın yıldönümüydü.

Türk Talebe Birliği, yıllar önce aynı gün, hükümete ültimatom vermiş ve \”rock müziğin yasaklanmasını\” istemişti. Kendileri dinlemediği için, başkaları da dinlemesin istiyorlardı.

Nedir rock?
İstersen 70\’inde ol, gençtir.
İsyandır.
Sorunlarla ilgilidir, muhaliftir.

Anadolu\’da halk müziğinin harmanıdır, Erkin Koray\’dır, Cem Karaca\’dır, Barış Manço, FikretKızılok, Edip Akbayram, Ersen, Kazım Koyuncu\’dur, Moğollar, Dadaşlar, Kurtalan Ekspres, Bulutsuzluk Özlemi\’dir… Toroslar gibi serttir rock, yürektir aynı zamanda, Tendürek\’tir.

Dolmabahçe\’de karşına oturtup…
Vaaz veremezsin onlara.

Peki, Türk Talebe Birliği\’nin üyeleri kimdir? Başbakan Tayyip Erdoğan, CumhurbaşkanıAbdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, açılımdan sorumlu İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, millieğitim bakanlığı da yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik.

Rock\’ı yasaklamak isteyen zihniyetin kültür müdürüydü, Başbakanımız.

Peki, başkent Ankara\’da geleneksel olarak rock festivali bi tek nerede yapılır?
ODTÜ\’de!

Dinlemiyor ki… Anlasın.
Susturamadı, dövdürüyor.

\”Mesele, sağ-sol meselesi değildir, gençliğini yaşayamamış insanlar tarafından yönetiliyorTürkiye\” derken, bunu kastediyordum…
Zaten aslına bakarsanız, metalci selamı veren gençleri \”ülkücü\” diye içeri tıkma sebepleride buydu.

Karşıyaka… Türk Bayrağıdır

Karşıyaka\’nın uğradığı saldırıyı, sportif şiddet olarak algılayan, Allah\’ın geri zekâlısıdır.
Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

Mustafa Kemal tarafından armasında ay-yıldız taşıma onuru verilen ilk ve tek kulüptür.

(İkincisi Kasımpaşa… 1948 Londra Olimpiyatı\’nda 6 güreşçimiz altın aldı, Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav, Ahmet Kireççi, Kasımpaşa\’nın sporcularıydı. Kasımpaşalı Başbakan\’ın \”faşist\” dediği İsmet İnönü, Kasımpaşa\’ya armasında ay-yıldız taşıma hakkı verdi.)

(Üçüncüsü Beşiktaş: 1952\’de Yunanistan karşısına \”milli takım\” olarak sahaya çıktı. Dönemin başbakanı Adnan Menderes, armasında ay-yıldız taşıma onuru verdi Beşiktaş\’a.)

(Resmi olarak bu üç kulüp, bayraktır… Diğer kulüplerimiz, ay-yıldızı anca göğsünde taşır, isterse 100 kere şampiyon olsun, armasına koyamaz.)

İşgal edildiği gün, bir ulusun kurtuluş savaşını başlatan, işgali sona erdiği gün, o ulusun kurtuluş savaşını sonlandıran bir başka şehir yoktur dünyada İzmir\’den başka… Karşıyaka, İzmir\’in Türkler tarafından kurulan ilk spor kulübüdür. Bütün sporcuları Kuvayı Milliye kahramanıdır. Galip Hoca lakaplı Celal Bayar\’la birlikte, Ege dağlarında vuruştular. 9 Eylül\’de İzmir\’e ilk girenler arasındaydılar. Bu nedenle, armasında ay-yıldız taşıma onuru verildi. Bu onuru Mustafa Kemal\’in elinden alan, ilk ve tek kulüptür. Başka yoktur.

Hani meşhur ibret öyküsü vardır ya… İşgal sırasında İzmir\’e gelen Yunan Kralı, ayağına serilen Türk bayrağını ezip geçmiş, sonra aynı köşkte kalan Mustafa Kemal\’in ayağına Yunan bayrağı serilince, \”Bize yakışmaz\” deyip, kaldırtmıştır… Karşıyaka\’da yaşandı o hadise.

Atatürk\’ün manevi kızı, tarih profesörü Afet İnan, bizzat anlatmıştır… \”Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim\” sözünü, Karşıyaka Spor Külübü\’nü cumhurbaşkanı olarak ziyaret edip, pırıl pırıl kızlarımızın tenis idmanını seyrettikten sonra söylemiştir.

Kutsal emanet Karşıyaka\’dadır.
Zübeyde Hanım orada yatar.

Başka?

Rum Kesimi\’ne onlarca Türk takımı gitti bugüne kadar, futbol, basketbol, voleybol, hentbol… Çıt çıkmadı… Peki, Karşıyaka\’dan başka bi tek hangi takım saldırıya uğradı? İzmir Tuborg!

Rumların İzmir alerjisidir bu.
9 Eylül\’ün kuyruk acısıdır.

Başka?

İzmir işgal edildiğinde, İzmir Metropoliti etekleri uçuşa uçuşa gelmiş, diz çökerek, işgal komutanının çizmesini öpmüş, elindeki haçı havaya kaldırarak, \”Evlatlarım, ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girersiniz\” diye haykırarak, kıyımı başlatmıştı.

Adı neydi o arkadaşın?
Hrisostomos.

Asıl adı, Kalafatis\’ti…
Konstantinopolis başpiskoposu Hrisostomos\’un adını lakap olarak almıştı. Onu yaşatıyordu.

Peki, Rum Kesimi\’nin \”Türkiye düşmanımızdır\” diyen metropolitinin kullandığı lakap ne?
Hrisostomos!

Kinlerini yaşatıyorlar.

İzmir\’deki Hrisostomos, komşularını katletmenin bedelini ödedi… Sonra ne oldu? Türk kıyımı için dua eden bu arkadaş, 1993\’te, Yunan kilisesi tarafından \”aziz\” ilan edildi.

Başka?

İzmir\’deki Hrisostomos, Aya Fotini Kilisesi\’nin papazıydı. İbadethane filan değildi orası, cephanelikti, teşkilat merkeziydi. 9 Eylül\’de yıkıldı. Sonra ne oldu? Atina\’da Nea Smyrna, yani Yeni İzmir diye bi semt var. Aya Fotini\’nin bire bir kopyası dikildi oraya… İsmi, Aya Fotini… Önüne de Hrisostomos\’un heykelini dikip, altına şunu yazdılar: \”İzmir şehidi!\”

Başka?

İzmir\’de Hollandalıların Protestan kilisesi vardı, sivri, üçgen çatı mimarisiyle \”Ben Protestan kilisesiyim\” diye bağırır adeta…
Bu kilise Rum cemaatine verildi.
Adı ne kondu? Aya Fotini!

(Üç beş Rumumuz kaldı. Bu memleketi en az benim kadar severler. Pek çok Türk\’ten daha hayırlı yurttaşlardır. Amacım, onları rencide etmek değil. Ama, bizi keriz yerine koymaya kalkanlara, arada bir nostaljiyapmak lazım… Özellikle, son dönemde, Hrisostomos hakkında kitaplar yayınlayan ve ne kadar iyi insan olduğunu anlatmaya çalışan İzmirli işadamları var mesela… Ne yapmaya çalıştıklarının farkında olduğumuzu bilmelerini isterim.)

Demem o ki…
Karşıyaka\’nın uğradığı saldırıyı sportif şiddet olarak algılayan, ahmaktır.

Açılım\’cılara hatırlatırım:
Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

Başka?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, \”burnu akmış çocuk\”a benzetmiş İzmir\’i…
E madem sümüklüyüz, mendilini hazırlasın, onu da yarın hınkırırız artık!

Açılım\’ken İyiydi… Şimdi Niye Kaçılım?

\"\"Kürdistan kuruluyor…

Yalaka gazetelerden arıyorlar:
\”Ne düşünüyorsunuz?\”

\”Kiboş\’a sorun\” diyorum.

Haber kanalları zır zır…
\”Canlı yayına çıkar mısınız?\”

\”Kardeşim…
Bizler iki cihanda lekeliyiz.
Ekranlarınızı kirletmeyelim.
Sezen Ak\’suyu çıkarın\” diyorum.

İnanın, sitem veya kinaye değil.
Samimi görüşüm bu…
Açılım\’ı kimle açtıysanız, ona sorun.

Kanaat önderidir…
Nihat Doğan\’a sorun.

Bi dergiden aradılar mesela, demokratik özerklik, iki dil, iki bayrak meselesi hakkında ne söylersiniz… \”Cengiz Kurtoğlu\’ndan dostlar tavernasını söyleyeyim\” dedim. Anlamadık dediler. \”Bülent\’ten ablan kurban olsun sana\’yı söyleyeyim isterseniz\” dedim. Kapattılar.

Niye kapatıyorsunuz…
Açan onlar değil mi?

AKP, Demet Akalın\’a sordu.
Siz niye bize soruyorsunuz?

Yetenek sizsiniz…
Hülya Avşar\’a sorun.

Kafasına ampul takıp mitinge çıkan Hakan Şükür\’e sorun, Hakan Şükür\’e… İçtimaya çağrılınca koşa koşa tekmil vermeye giden Asker Bülent\’e sorun… \”Dar alanda kısa paslaşma, top çevirme zamanı değil, pası isabet ettirme, gol atma zamanı\” demişti başbakanımız… Bu pozisyon gol olur mu? En önde oturan Rıdvan Dilmen\’e sorun. Hatta, madem mevzu federasyon… Referandumu potaya sokup, \”12 Eylül\’de çifte zafer kazanacağız inşallah\” diyen Basketbol Federasyonu Başkanı\’na sorun.

Akil adam mı kalmadı memlekette?
Recep İvedik\’e sorun.

Ezel\’e, Polat Alemdar\’a, Erman Kuzu\’ya niye sormuyorsunuz… Film çevrilmiyor muydu orada? Kameralar yok muydu Dolmabahçe kapısında? Çok gerçekçi rol mü yaptılar yoksa?

Balık Ayhan\’a sorun.
Ahırkapı Roman Orkestrası çalsın.
O söylesin.

Ama illa merak ediyorsanız bu işin nereye varacağını… En başta söyledim, \”Valla çuk yakışıklı adamsın, üstüne tanımam anacım\” diyen, Kiboş\’a sorun.

Hazır umreden de yeni döndü, patlatsın canlı yayında yorumunu: \”Kimbilirrr buu gidişin, dönüşü olacaaak mııı? Kimbiliiiir, kimbiliiir, kimbiliiir, kimbiiilirr!\”

Blok Mu? Çarşaf Mı?

\"\"Hatırlarsınız… Üniformalarıyla gelen PKK\’lıların memlekete girişi, coşkulu törenlerle kutlandı.

Aslında terörist olmadıkları, olsa olsa sevimli terörişko\’lar olduğu açıklanan PKK\’lılar, sınır kapısına serilen kırmızı halı üzerinde, protokol tarafından çiçeklerle karşılandı. Ayaklarına mahkeme götürüldü. \”Teslim olmaya geldiniz di mi?\” diye soruldu, \”Hayır, liderimiz sayın Apo çağırdı\” dediler. \”Pişmansınız di mi?\” diye soruldu, \”Yo-oo, pişman filan değiliz\” dediler. Bunun üzerine, \”Yaz kızım, pişmanlık affından faydalanmalarına\” denilerek, serbest bırakıldılar. Üstü açık otobüse bindirilip, havayi fişekler eşliğinde, zafer turu attılar. Kurbanlar kesildi, nazar değmesin diye alınlarına sürüldü. PKK\’lıların yurda girişi şerefine, yurdun çeşitli karakollarına molotof kokteyli atıldı.

Türkiye armut gibi seyretmişti.

Sıkılınca, haberleri zaplayıp…
Dizi filmlere geçmişti.

Bilahare… Apo\’yla yapılan protokol görüşmeleri kısa süre tıkanmış, o tıkanma sırasında,terörişko oldukları açıklanan arkadaşların, aniden, terörist olduğuna karar verilmiş, bazıları tutuklanmıştı. Birinin avukatı, Diyarbakır eski Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu\’ydu.

Terörist de olsa, elbette kendini savunma hakkı var, avukatı olmalı… Ancak, ya kendi tutar, ya devlet verir ya da gönüllü olunur. Tanrıkulu\’nun durumunu bilmiyorum, merak da etmedim, çünkü, Apo\’nun protokolünde yer alan \”anadilde eğitim\”i gönülden savunduğunu biliyorum.

Ayrıca, hiç eveleyip gevelemiyor, tıpkı BDP\’nin istediği gibi, Anayasa\’da yer alan \”vatandaşlık\” tanımının değiştirilmesini, hatta, referanduma sunulmasını mantıklı buluyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanı olur olmaz, bismillah, ilk iş, Sezgin Tanrıkulu\’na telefon etti, \”Sizi CHP\’de görmek istiyorum\” dedi. Nereden biliyoruz? Tanrıkulu açıkladı, öyle öğrendik. Ancak, CHP\’de görülemedi. Çünkü, Kılıçdaroğlu\’nun kendisi bile son dakkada başkan adayı olduğu için, Tanrıkulu son dakkaya yetiştirilip, üye yapılamadı. Gelzaman git zaman, Önder Sav\’ın ayıklanmasından hemen sonra, rozeti takıldı, CHP\’ye üye yapıldı.

Blok mu? Çarşaf mı?

Kılıçdaroğlu, parti meclisi için blok liste yapıp, Tanrıkulu\’nu o monoblok gövdenin içine sokmak istiyor… Ki, monoblok olsun, komple, langırt diye sandığa atılsın.

Peki ya çarşaf olursa?
Delegeler elde kalem bekliyor… Habur otobüsünden inip, CHP otobüsüne binen son dakka yolcusunun biletinin üstü çizilecek, hayatı boyunca CHP otobüsüyle seyahat edenlerin isimleri yazılacak. E böylece, otobüste sınırlı sayıda koltuk olduğu için, muavin olması planlanan Tanrıkulu, bagaja bile giremeyecek.

Başka son dakka yolcusu var mı?
Var da, yerimiz dar.

Haberler şimdilik bu kadar…
Dizi filmlere geçebilirsiniz.

Beşi Beş Kuruştan Beş Maaş Kaç Yumurta Eder?

\"\"Bankalar satıldı.
Telefonlar satıldı.

Limanlar satıldı.
Ne Tekel kaldı, ne Petkim…
Fabrikalar satıldı.
Nehirler satıldı.

Maliye Bakanı, bütçeyi açıkladı:
8 yılda 1329 yumurta zenginleştik!

Fol yok, yumurta çok yani.

Kiralardan hiç bahsetmedi.
Kümeste oturun iyisi mi…

Faturaları sarısıyla ödeyin.
Ak\’ını kafanıza sürün.
Burhan Kuzu öyle yapıyor.

Tüpe masraf etmeyin, çiğ için.
Hepsini içmeyin…
Civciv yetiştirin.
Daha da zenginleşin.
İşe giderken tavuğa binin.

Hepsini harcamayın, tasarruf edin, faizde kuluçkaya yatırın. Ziraat Bankası altı ay vadeli mevduata \”koç yumurtası\” veriyor. Aman sakın bankamatikten çekmeyin… Ki, maliye bakanımız, dünya ekonomisinin \”kırılgan\” olduğunu söylüyor.

Bakın kırılgan dedim, aklıma geldi… Maliye bakanımızın bütçe konuşmasını televizyondan seyreden bi vatandaşımız, e madem bu kadar zenginim demiş, gitmiş bi koli yumurta almış, koliyle taşıması zor olduğu için de, ceplerine koymuş, otobüse öyle binmiş, gel görki, sıkış tepiş… Daha otuz metre gitmeden elini ön cebine atmış ki, yumurtalar kırılmış, arka cebine davranmış, neyse, iki tanesi sağlam… Bunları avucumda sıkı sıkı tutayım da, eve sağ salim götüreyim bari diye düşünmüş… Bi durak sonra, arkadaki adam \”Birader iniyor musun?\” diye sormuş, yo-oo cevabını verince de, \”O zaman malum yerimi bırak da, ben ineyim\” demiş!

Ve, sanırım o nedenle, bütçe konuşmasını şu cümleyle bitirdi maliye bakanımız: \”Diğer ülkelerle kıyaslayınca, böyle bir ülkede yaşadığımız için çok şanslıyız!\”

Şükretmek lazım…
O iki yumurtayı bulamamak da var.