Çıtır prensesimiz elmayı yer ve malum yerde, malum zamanda düşüp bayılır… Sonra bizim cüceler aralarında konuşmaya başlar:
- Bence açıp kukusuna bakalım.
- Saçmalama oğlum ya. Hatun koskoca prenses.
- Banane oğlum. Kralı gelse tanımam. Hatun kaç gün çocuk muamelesi yaptı resmen.
- Bence haklı. Neydi lan öyle \”Ay çok sempatiksiniz, ay çok şirinsiniz.\” pamuk şekeri kılıklı kaltak!
- Aslında ben de kılım yosmaya. Dakka başı sanki bir şey ima eder gibi yok efendim \”boyu değil işlevi önemli\” yok efendim \”deve de boy var ama\” gibi abuk subuk laflar ediyordu.
- Ya hani sen utangaçtın?
- Ulan bütün utangaçlığın kızı tavlamak içindi di mi?
- Başlatmayın lan utangaçlığınıza. Utangaç olmamız abaza olamayacağımız anlamına gelmiyor.
- Hadi açıp bakalım.
- Bilgin sen bu konuda ne diyorsun?
- Valla su an kan başka yerime gidiyor. Düşünemiyorum.
- Hay koyayım senin bilginliğine.
- Ya bari memelerini ellesek. Şöyle yumuşacık…
- Ya biz ellerken uyanırsa?
- Bence uyanmaz. Uyanırsa kalp masajı yapıyorduk deriz.
- Aslında iyi fikir.
- Hazır kalp masajı yapıyorken suni teneffüs de yapalım.
- Eline de verelim tam olsun… Saçmalamayın ya!
- Uykucu… Sen mi bulmuştun pamuğu baygın halde?
- Ana herife bak. Kafasını koymuş hatunun memelerine uyuyor ayağı yapıyor. Uyuduğu falan yok bu pezevengin…
- Kalk lan kalk. Yemezler.
- Ne geldik mi?
- İki dakika daha o pozisyonda yatsaydın gelecektin. Uyanık seni.
- Doğru konuş lan!
- Kavga etmeyin beyler. Bir kız için değmez.
- Bir kız mı? Pamuk be resmen, pamuk. Süt gibi maşallah.
- Ya süt dedin de aklıma geldi. Memelerini ellemeyecek miyiz?
- Hay ben memeleri icat edenin..
- Ya oğlum hemen öfkelenme.
- Bana ne kardeşim. Benim misyonum bu. Öfkelenirim ben.
- Buldum. Nefis bir fikrim var.
- Neymiş?
- Bir hafta kaç gün ediyor.
- Yedi.
- Tamam işte. Her gün birimiz elleyelim.
- Fena fikir değil aslında.
- Öyleyse fikri ben bulduğuma göre ilk ben elleyerek başlıyorum…
- Ohh paşam. Başka bir arzun var mı? Biz sizi yalnız bırakalım istersen. Nerden bileyim sıra bana gelince uyanmayacağını.
- Bence tembel haklı. Aynı anda elleyelim. Ya hep ya hiç.
- Kendini üç silahşörlerin bir üyesi sandı salak. Alooooo! Yedi kişiyiz yedi!
- N\’olmuş?.. Bir ki üç diye sayarız, aynı anda elleriz.
- Nerden biliyim ben senin daha fazla mıncıklamayacağını.
- Saçma saçma konuşmayın ya! Mundar edeceksiniz pamuğu.
- Anaaa! Bilginin beynine kan gitti. Sabahtan beri ilk defa akıllıca bir laf ettin.
- Amanın. İçine don giymemiş…
- Ne? Kim açtı lan pamuğumun eteğini?
- Ooo beyim… Ne zaman senin pamuğun oldu?.
- Demagoji yapmayın kardeşim. Kim açtı eteğini?
- Kimse açmadı be. Eteğinde hiç don izi yok da, ordan şeyettim.
- Gerizekalı herif. Tanga diye bir şey duymadın herhalde.
- Anaaa… Hiç aklıma gelmedi.
- Aklın şeyinde olursa gelmez tabi.
- Ya bari kibrit çöpü çekelim. Kısa çöpü çeken önce ellesin.
- Niye bana öyle manalı manalı kısa çöp dedin?
- Yuh be! Osuruktan nem kapıyorsunuz valla.
- Benim aklıma birşey takıldı. Pamuk da osuruyor mudur hiç?
- Benim de aklıma bir şey takıldı. Böyle salak soruları sormaya ilk ne zaman başladın?
- Abi osuruk demişken, pamuğun kase de fena değil hani.
- Geçen benim de dikkatimi çekmisti.
- Benim de.
- Benim de.
- Benim de.
- Benim de.
- Benim de.
- Yuh be! Bir saat öncesine kadar hepiniz hatunun yanında birer şirinlik muskasıydınız.
- Karıştırma orasını.
- Sen de oranı karıştırma ulan hayvan! Aile var.
- Başlayacam ama. Öfkelisin de bir yere kadar kardeşim.
- Konuşurken el hareketi yapma oğlum.
- Yaparsam naparsın lan yerden bitme!
- Sen kime yerden bitme diyon götten bacaklı…
- Hay ben sizin kavganıza da… Pamuğunuza da… Onun nefis kasesine de… Cillop gibi memelerine de… Sütun gibi bacaklarına da… Kiraz gibi dudaklarına da…
- Ya ben çok kötü olmaya başladım.
- Ana.. Harbi lan. Sen bi garip bakmaya başladın.
- Beyler ben dayanamıyor dalıyorum.
- Öfkeli kafayı yedi.
- Sık çükünü. Dayanabilirsin.
- Tutmayın beni.
- Çekilin açın pamuğun önünü. Durduramazsınız öfkeli geliyor!
- Beni de tutmayın.
- Açılın lan.
- Bana da yer açın.
- Yavruuuuum. Ohşşş… Şunlara bak… Pamuk pamuk.
- Kolay gelsin beyler…
- Hı?
- Ne?
- Kim lan o?
- Amanin! Prens… Beyaz atlı prens.
- Ne yaptığınızı sorabilir miyim?
- Şey…
- Nerden başlasak? Nasıl anlatsak? Yedi kişiydik o zaman bak…
- Ne saçmalıyor yine bu?
- Şey… Pamuk pamuk… Pamuk bayıldı da… Kalp masajı, sunni teneffüs falan yapıyorduk yumuşak yumuşak…
- Ha… Kolay gelsin. Ben şey soracaktım size, buralarda bi saray varmış. Nasıl gidebilirim biliyor musunuz?
- Saray mı?
- Evet. Hani şu kraliçenin ikamet ettiği yer.
- Ha, saraaay. Şöyle direk gidin, ilk sağdan dönün kime sorsanız gösterir.
- Teşekkür ederim.
- Pardon. Sarayda napıcaksınız acaba?
- Kraliçeyle randevum var. Söylemesi ayıp jigololuk yapıyorum da. Anlarsınız ya.
- Ha… Kolay gelsin. Selam söyleyin.
- Size de kolay gelsin.
- Ya bilgin, jigolo ne demek?
- Jigolo… Şey… Kuku doktoru demek.
- Haaaa… Anladım.
- Ana… Uykucu yine pamuğun memelerinde uyuyo numarası yapıyo…
- Kalk lan kalk!
- Ne? Geldik mi?
- Merak etme geldin, geldin ..
Şimdilik bu kadar yetsin.. 🙂
0 Comments.