Monthly Archives: August 2008

Petrol Yoksa Çıkartma Ruhsatı Neden Vermiyorsunuz?

Gazeteci Vedat YENERER\’in Yazısı:

Petrol yoksa çıkartma ruhsatı neden vermiyorsunuz?

DeÄŸerli okurlar, geçenlerde Türkiye-Suriye sınırında uydu verilerine göre petrol denizi olduÄŸu iddiasını yazmıştım. Yazı sonrasında Silopi de madencilik yapan BeÅŸir Yılmaz aradı. Yazacaklarımı lütfen iyi okuyun!…

BeÅŸir Yılmaz telefonda. \’Vedat bey, gelin Silopi\’ de Cudi eteklerine sizi götüreyim de petrolü kendi gözünüzle görün!..\’ diyerek feryat ediyordu. \’Nasıl yani!..\’ diye sorduÄŸumda anlatmaya baÅŸladı:

  • Biz aileden madenciyiz. Irak sınırında yaklaşık 300 km ya da bir baÅŸka deyiÅŸle yaklaşık 150 milyon ton asfaltit madeni buldum.. Bu madeni bir süre resmi olarak iÅŸlettikten sonra devlet 1978 yılında kamulaÅŸtırıyoruz diyerek el koydu. Rezervin de 50 milyon ton olduÄŸu iddia edildi. Madem asfaltit rezervi az, neden el koyuyorsunuz. Dünyanın neresine giderseniz gidin asfaltit maddesi bulunan her yerin altında petrol vardır. Silopi\’nin altı da petrol deniz idir. Yaz aylarında etraftaki ocaklardan resmen petrol akar ve Hezil çayına karışır. Gelin görün! Sadece petrol deÄŸil, burada çok zengin uranyum ve nikel madeni de var
  • Nereden biliyorsunuz?
  • Türkiye\’deki analizlere güvenmediÄŸim için madenin her tarafından örnekler alarak Almanya\’ya bizzat götürdüm ve analiz yaptırdım. Raporları gönderdim size (sonuçlar elimde YataÄŸan ve Tunç bilek\’e göre iki misli rakamlar var), dünyanın en önemli uranyum madenlerinden birisi buradadır ve aktif haldedir..

BeÅŸir Yılmaz\’ın anlatacak o kadar çok ÅŸeyi var ki makineli tüfek gibi art arda sıralıyor. Ben de zaman zaman araya girip soru soruyorum.

  • Petrol olduÄŸunu nereden biliyorsunuz?
  • Bu bölgede İngilizler 1967-87\’de petrol aramışlar. Açılan kuyulardan gökyüzüne doÄŸru 100 metre kadar petrol fışkırmış. Ardından kapatmışlar ve betonlamışlar. Benim madenimin yanında da bu kuyudan var ve vanasını gelin birlikte açalım eÄŸer beton ve cıva basıp tıkamadılarsa bakalım ne kadar petrol fışkıracak. Dönemin köylüleri arasında hâlâ yaÅŸayan görgü tanıkları var ve petrolün 100 metre kadar fışkırdığını görenler var.

Beşir Yılmaz konuştukça pür dikkat dinlemeye devam ediyorum..

  • Vedat Bey, asfaltit maddesi olan her yerde petrol vardır. EÄŸer petrol yoksa bana neden petrol çıkartma ruhsatı vermiyorlar? Musul ve Kerkük\’ün rakımı 80-100 metre civarındadır. Cudi Dağı\’ndaki petrolümüz resmen Irak\’a doÄŸru akıyor ve baÅŸta İngilizler ve ABD bunu biliyor..

BeÅŸir Yılmaz bugünlerde Silopi\’ye bile zor gider hale gelmiÅŸ. Devlet kamulaÅŸtırılacak diye el koyduÄŸu madeni ÅŸimdi Turgay Ciner\’in sahibi olduÄŸu Park Holding\’e devretmiÅŸ. Durum böyle olunca, Yılmaz da dava üstüne dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmış. EÄŸer tekrar el konulursa AIHM\’ne baÅŸvuracakmış. Kısacası madeninin peÅŸini bırakmıyor ama artık bölgedeki aÅŸiret aÄŸaları da onun peÅŸini bırakmaz hale getirilmiÅŸ..Bütün dava tutanakları elimde okudukça dehÅŸete kapılıyorum. Åžimdi sıkı durun… BeÅŸir Yılmaz BaÅŸbakan Tayyib ErdoÄŸan\’ a bu durum üzerine baÅŸvurmuÅŸ ve dilekçe vermiÅŸ dilekçede aynen şöyle yazıyor..

\”Bürokrasi ve çeteler milletin hak ve hukukunu aramaktan bezdirmiÅŸtir. Televizyonda ve basındaki konuÅŸmalarınızda \’hortumcu çetelerin ve bürokrasinin üstüne gidilecektir\’ diyorsunuz. Millet buna çok seviniyor. 25 yıldır gasp edilen madenimiz çete ve bürokratların, anayasa, kanunlar ve insan hakları hiçe sayılarak ihale yolu ile peÅŸkeÅŸ çekiliyor. Allah\’a ve sizin yüksek adaletinize sığınıyorum.\”

Beşir Yılmaz devlet tarafından el konulan mallarını ve bunun karşılığında devletin verdiği parayı yazıya eklemiş..

  1. 35 km yol yaptım.
  2. 500 bin ton hazır çıkarılmış kömürüm var.
  3. 3,5 milyon metreküp hafriyat yapılmış.
  4. Mazot tankları.
  5. Dinamit ambarı.
  6. Kantar ve kantar binası.

Resmi olarak bana ait olan ve vergisini ödediÄŸi madenimde Bugüne kadar yaptığım iÅŸler ve halen bulunan demirbaÅŸ ve çıkarılmış maden içinde 5.800.800 TL. (Buna resmen gasp ve devlet terörü denir!) BeÅŸir Yılmaz BaÅŸbakan ErdoÄŸan\’a yazdığı dilekçede devam ediyor:

\”Bu para halen bankada duruyor. Buna raÄŸmen Türkiye Kömür İşletmeleri ihaleyi adamlarına ve hortumculara peÅŸkeÅŸ çekiyor\”

BeÅŸir Yılmaz\’ ın bu baÅŸvurusuna BaÅŸbakan ErdoÄŸan bugüne kadar cevap vermemiÅŸ.

BeÅŸir Yılmaz\’dan al ve ABD baÄŸlantılı ÅŸirketlere ver. Uranyum konusu da bir baÅŸka skandal. GüneydoÄŸu resmen petrol deniz i üzerinde ve Türkiye ABD Firmalarının peÅŸinde \’bize petrol bul\’ diye yalvarıyor… İddialar devam ediyor: 6 mühendisin kafaları kesildi.

TPIK diye Türkiye Petrolleri\’nin kurduÄŸu bir kurum yurt dışına petrol arama iÅŸlerine giriyor ve bugüne kadar milyar dolar zarar ediyor.

Beşir Yılmaz diyor ki:

  • Kimin hain kimin iÅŸbirlikçi olduÄŸunu anlamak çok kolay! EÄŸer bölgede petrol yok ise neden bana petrol çıkartma ruhsatı verilmiyor. Ruhsat verin 800 metreden petrolü çıkartmazsam ben bu ülkeyi terk ederim. MTA yıllar önce sondaj yaptı 480 metrede su bulundu ve ardından delici aletin ucu kırıldığı için sondaja son verildi. Herkes bilir sudan sonra petrol gelir. Biz yerli teknoloji ile 1200 metreye kadar sondaj yapabiliriz kimseye ihtiyacımız yok. İzni versinler siz görün petrol nasıl fışkıracak.

Bu görüşmemizden bir gün sonra BeÅŸir Yılmaz tekrar aradı ve Soma\’da görevli bir mühendis ile görüşmemi isteyerek telefon numarasını verdi. Adını burada yazmak istemiyor. Mühendis ile görüşmemde daha da çarpıcı gerçekler çıktı ortaya.

Altı ay kadar önce Cudi daÄŸları eteklerinde bulanan 6 insan iskeletinin ne olduÄŸunu bilip bilmediÄŸimi sordu. Ben de \’bilmiyorum\’ dedim. Mühendis ekledi:

  • Bu iskeletler 18 Yıl önce Cudi Dağı\’nda kaybolan 6 Türk petrol mühendisinin iskeletleri. Kafaları kesilerek öldürülmüş..

Dondum kaldım. Ne diyeyim. Kendisi de mühendis olduğu için yalan söylemiyordur diye düşündüm.. Ardından devam etti..

  • Vedat Bey Türkiye maden bakımından dünyanın en zengin ülkesi. Siz ÖdemiÅŸ yakınlarındaki BozdaÄŸ\’ın dünyanın en büyük altın rezervi olan daÄŸlarından biri olduÄŸunu biliyor musunuz? Ama bu madenleri kimse çıkaramaz. Hatta bu konunun üzerine giden gazeteciler öldürüldü. UÄŸur Mumcu ve Çetin Emeç\’in öldürülmeden kısa bir süre önce bu madenler üzerine gittiÄŸini biliyorsunuz her halde…

İlgiyle dinledim. O kadar çarpıcı şeyler anlattı ki, yazmaya sayfalar yetmez. İddiaların hepsinin belgeli olduğunu söyleyen bu mühendis, gazete ve televizyon kanallarında hiçbir gazetecinin bu yönde bir haber yapamadığını ve milletin resmen uyutulduğunu örneklerle anlattı.

BeÅŸir Yılmaz\’a son sözüm \’ Bana anlattıklarınızı Genelkurmay\’\’a anlatınız mı?\’ oldu. Aldığım cevap da aynen şöyle.

  • Vedat Bey her ÅŸeyi belgeleriyle birlikte bir kaç kez askeri büyüklerimize anlattım ama bugüne kadar bir arpa boyu ilerleme kaydedemedik!

Ne diyeyim, bu milleti korumaya yemin etmiş olanlar utansın!..

Son sözüm: \’AB ve ABD, PKK\’yı boÅŸu boÅŸuna özellikle bu bölgede güçlendirip milletin başına bela etmedi. Bölgeye gelecek barış ortamı Türkiye\’yi ekonomik olarak uçuracak geliÅŸmelere gebedir!..\’

Stratejik Maden BOR

Değer olarak ise dünyada yaklaşık yıllık 1,2 milyar ABD doları kadar B2O3 pazarı bulunmaktadır

BOR madeni ilk bakışta beyaz bir kayayı andırıyor. Çok sert ve ısıya dayanıklı. DoÄŸada serbest bir element olarak deÄŸil, tuz ÅŸeklinde bulunuyor. Ülkemizde bulunan \’bor\’un kalitesi de diÄŸerlerine oranla daha yüksek. Toprağın 40 metre altında bulunan borun iÅŸlenmesi de, diÄŸer elementlerle az karıştığı için kolay. Bor, periyodik sistemin üçüncü grubunun başında yer alan bir elementtir. Bu gurubun diÄŸer üyeleri metal olmasına karşın Bor ametal sayılmaktadır.

Ancak, diÄŸer elementlere olan yüksek kimyasal ilgisi nedeniyle doÄŸada serbest halde bulunmayan bor\’un meydana getirdiÄŸi minerallerin, çok eski tarihlerden beri tanındığı ve kullanıldığı bilinmektedir. En yaygın bor bileÅŸikleri; borik asit ve bor\’un sodyum, kalsiyum ve magnezyum ile meydana getirdiÄŸi bileÅŸiklerdir.

Kullanıldığı Yerler

  1. Metalürji sanayiinde,
  2. Nükleer reaktörlerde,
  3. Organik kimya sanayiinde,
  4. Cam, seramik, deterjan vb. sanayilerde,
  5. Fotoğrafçılıkta.

Bor Cevherleri

Bor, doğada çoğunlukla borat biçiminde bulunur.Önemli cevherler arasında boraks, kernit ve kolematit sayılabilir.

Ülkemizdeki Bor Yatakları

  1. Balıkesir-Bigadiç, Sındırgı, Susurluk
  2. Bursa-M.KemalpaÅŸa
  3. EskiÅŸehir-Seyitgazi
  4. Kütahya-Emet

En Önemli Bor İşletme Tesislerimiz

  1. Emet kolemanit iÅŸletmesi,
  2. Kırka boraks ve asit fabrikası,
  3. Kestelek kolemanit iÅŸletmesi,
  4. Bandırma boraks ve asit fabrikaları,
  5. Bigadiç kolemanit işletmesi

Dünyadaki bilinen bor rezervlerinin %75\’i Türkiye\’de bulunmaktadır.Ayrıca Seyitgazi bölgesindeki yatakların dünyanın en büyük sodyumlu bor tuzu yatağı olduÄŸu saptanmıştır.

Dünyada bor tükeniyor, Türkiye 2012\’de tekel olacak

Türkiye, dünyanın en önemli stratejik madenleri arasında yer alan bor da tekel olma yolunda. ABD Jeoloji Kurumu\’nca dünya genelinde ispatlanmış bor rezervi 3,5 milyar ton olarak hesaplanırken bunun yüzde 80\’i ise Türkiye sınırları içerisinde bulunuyor.

Uzay sanayinden tarım sektörüne kadar her alanda kullanılan bor madenini uzun yıllardır deÄŸerlendirmeyen Türkiye\’de tablo deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Türk kamu ÅŸirketi Eti Maden, yüzde 38 payla pazarda liderliÄŸi ele geçirirken, rakibi Us Borax ise yüzde 32\’lik pazar payıyla ikinci sıraya geriledi. İngiliz-Avusturya sermayeli ÅŸirketin rezervleri beÅŸ yıl içinde tükenecek. Türkiye 2012\’de pazarın tek hakimi olurken, 380 milyon dolar seviyesinde olan hammadde ihracatından elde ettiÄŸi gelir ise 2 milyar dola- ra çıkaracak.

Etimaden Genel Müdürü Orhan Yılmaz\’ın talebi üzerine BaÅŸmüfettiÅŸ Galip Türkmen tarafından hazırlanan \’Bor Pazarında Küresel Trendler\’ isimli raporda yer alan tespitlere göre ortaya çıkacak talebin karşılanabilmesi için de yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacak.

Finansman için halka arz yöntemine baÅŸvurulması önerilen rapora göre, bir devlet ÅŸirketi olan Etimaden\’in halka açılması ve özerk bir yapıya kavuÅŸturulmasıyla uluslararası ölçekte sermayeye sahip ve kendi kendini finanse eden bir ÅŸirket ortaya çıkacak. Türk Hava Yolları\’nda (THY) yakalanan baÅŸarının burada daha kolay elde edilmesi mümkün. Bor madeni halen fiberglas, otomotiv, seramik, nükleer uygulamalar, yakıt teknolojisi, deterjan ve tarım sektöründe yoÄŸun olarak kullanılıyor. Kamuoyunda \’cell\’ teknolojisi olarak bilinen \’yakıt hücreleri\’ üretiminde de katalizör olarak kullanılan maden, savunma sanayiinin de vazgeçilmez hammaddesi.

Dünyada kullanımı giderek yaygınlaÅŸan bor pazarında iki ana firma faaliyet gösteriyor. İngiliz-Avustralya sermayeli Rio Tinto ÅŸirketinin bir iÅŸtiraki olan US Borax iki sene öncesine kadar sektörün tartışmasız lideriydi. Son dört sene içerisinde hükümetin desteÄŸiyle Etimaden yurtdışı pazarlama faaliyetlerine ağırlık verdi. 2002\’de dünya pazarının sadece yüzde 17\’sini kontrol eden ÅŸirket, geçen yıl pazarda lider konuma yükseldi ve pazar payını yüzde 38\’e çıkardı. Etimaden\’in en büyük rakibi olan US Borax ise yüzde 32\’lik payıyla ikinci sıraya geriledi. Bu iki firmanın dışında pazarın geri kalanını Rus, Çinli ve Güney Amerikalı ÅŸirketler kontrol ediyor.

Rezerv problemi dışında, petrolde olduÄŸu gibi çıkarma maliyetlerinin de önemli olduÄŸunu ifade eden uzmanlar, Anadolu\’da bor çıkarmak için ton başına ortalama 20 dolar harcanırken, dünyanın baÅŸka bölgelerinde bu iÅŸlem için 60 ile 100 dolar arasında bir harcama yapıldığına iÅŸaret ediyor. Uzmanların dikkat çektiÄŸi diÄŸer önemli nokta da bor talebinin sanayileÅŸmiÅŸ Batılı ülkelerden Çin, Hindistan gibi ülkelere kaymaya baÅŸlaması. Bu ülkelerin büyüme taleplerine baÄŸlı olarak bor fiyatları da artacak.

Madenciler BirliÄŸi BaÅŸkanı İsmet KasapoÄŸlu, Türkiye\’nin bor madenlerinden yeterince istifade edemediÄŸine iÅŸaret ederek, bunun temel nedeni olarak da sektördeki devlet tekelini gösteriyor: \”Özel sektör ile devlet iÅŸbirliÄŸine giderse katma deÄŸeri daha yüksek ürünler üretebilir ve daha fazla gelir elde edebiliriz.\”

Özetle

Türkiye\’de bilinen baÅŸlıca borat yatakları Batı Anadolu\’da yer almakta ve bu yataklar dünya rezervinin %60-%70\’ine sahip bulunmaktadır.

Türkiye rezervinin % 37\’si Bigadiç, % 34 Emet, % 28\’i Kırka ve % l Kestelek bölgesinde bunmaktadır.

Bigadiç iÅŸletmesinde baÅŸlıca bor mineralleri kolemanit ve üleksit\’ tir. Boratlar 1-8 m. Kalınlıkta tabakalar halinde killer arasında yer alırlar. Kapalı ve açık ocaklardan üretilen tüvenan cevherler 600.000 ton/yıl tüvenan cevher yıkama kapasiteli konsantratörde zenginleÅŸtirilecek, 25-125 mm, 3-25 mm ve O, 2-3 mm kolemanit konsantreleri ile 3-125 mm ve O, 2-3 mm üleksit konsantreleri elde edilir.

Madde Madde İrdelersek

  1. Bor ve ferrokrom tesislerinin kurulusunda Batı\’lıların nasıl yaklaÅŸtığını belirtmiÅŸtik. Birçok oyalama ve zorluÄŸa raÄŸmen tesisler kurulmuÅŸtur. Ayni durum trona için de geçerlidir. Her zaman bor tuzları Batı\’nın gündeminde olmuÅŸtur. Dünya bor rezervlerinin %70 ine sahip olan Türkiye, dünya pazarının da %35 ini kontrol etmektedir. Bor üretimini ve pazarlamasını tek elde tutan ülkemiz önemli avantajlar elde etmiÅŸtir. Ancak, Bati her yönüyle cazip olan bu kaynaÄŸa karsı isteklerini sürdürmektedir. \”Bu nedenle 1986 yılında Morgan Bank\’ın hazırladığı ÖzelleÅŸtirme Master Planında Etibank için holding modeli öngörülmüş, bor ve krom gibi yüksek karlı isletmelerin satış listesine alınması önerilmiÅŸtir\”.
  2. Doğal kaynaklarımızın iyi değerlendirilmesinin gerekliliğini tekrarlamak isteriz. Bir ülkenin doğal kaynaklara sahip olması çok önemlidir. Ancak bu kaynakları nasıl kullandığınız, nasıl değerlendirdiğiniz de en az o kadar önemlidir. Dünyada çok zengin kaynaklara sahip olan ülkeler, hala geri kalmışlık kategorisinde yer almaktadır.
  3. Bor, Türkiye için çok önemli doğal kaynaktır. Bu kaynağı ülke menfaatleri doğrultusunda değerlendirmek, nihai bor türevlerinin üretimini gerçekleştirmek ve birilerine peşkeş çektirmemek hepimizin görevidir.
  4. Etibank, madencilik sektörünün geçmiÅŸte lokomotifi olmuÅŸtur. Günümüzde de bu özelliÄŸini sürdürmelidir. Bor türevleri, SeydiÅŸehir Alüminyum ,Yüzüncü Yıl Gümüş Tesisleri\’nin kapasite artırımı ve yenileme projeleri biran önce hayata geçirilmelidir.
  5. Yıllardır savsaklanan Batili Tekellerin oyuncağı haline gelen Trona yatağının da zaman geçirilmeden isletmeye alınması ülke menfaatinedir. Birilerinin isteğine bırakılırsa bir yirmi yıl daha hiçbir şey yapılmadan geçirilecektir.
  6. Türkiye sanayileÅŸmesini tamamlayamadığından, nihai ürünün eldesini saÄŸlayacak teknolojileri de gerçekleÅŸtirememiÅŸtir. Gelecekte ihtiyacımız olacak cevherleri, bugün, hammadde olarak ihraç ettiÄŸimiz bir gerçektir. Hammadde ihracı ile yeterli katma deÄŸer saÄŸlanamaz. Katma deÄŸerin yurt içinde kalması için Ar-Ge\’ye ve teknolojik yatırımlara önem verilmelidir.
  7. 21.yüzyıla girerken, maden isçisi asgari ücretle, mühendisler ise komik ücretlerle bu sektörde çalışmaktadır. Birçok alanda mühendisin önemini hala kavrayamamış sözde madenciler mevcuttur.
  8. Hala ülkemizde teknik ve teknolojik gelişmelerden uzak üretim gerçekleştiriliyor. 1 m2 kesitli kuyudan, hem isçi, hem de cevher çıkarılmakta. Kova içinde çıkrık yardımıyla insan, malzeme ve cevher nakli yapılmaktadır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Hem düşündüren hem de utanılacak bir manzara.
  9. Enerji üretiminde öncelikle öz kaynaklarımızın değerlendirilmesi gerekir. Bazı kolaylıklar nedeniyle ithalat cazip gelebilir, ancak bu durum ülkeye uzun vadede bir şey kazandırmaz.
  10. Madencilik sektöründeki KİT\’lerin bugün çeÅŸitli nedenlerle içine düşürüldükleri durumdan biran önce çıkarılmaları gerekmektedir. Yapılmayan yatırımlar nedeniyle meydana gelen teknolojik sorunların çözümü ve politik baskılar sonucu bozulan çalışma barisin yeniden saÄŸlanması zorunludur. Özerk bir yapının oluÅŸturulması, çalışanların örgütleri aracılığı ile yönetimin erkinde temsil edilmeleri ve kamu kuruluÅŸları, politik baskılardan uzak, verimlilik ilkesi çerçevesinde yeniden yapılandırılmalıdır.
  11. Madencilik ve çevre dengesi ülkenin gerçeklerine göre ele alınmalı, \”Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak\” slogancı bir anlayışla her ÅŸeye karsı çıkmak hiç kimseye birsek kazandırmaz. Bilimsel verilerin ışığında, ekolojik dengeyi bozmadan gereken her türlü önlem alınarak üretim gerçekleÅŸtirilmelidir.
  12. Maden armacılığı konusunda 1980\’lerden beri izlenen politikalar iflas etmiÅŸtir. Bugün, Ülkemizin doÄŸal kaynaklarının yeterli düzeyde aranmadığını söyleyebiliriz. Maden aramacılığını bir altyapı hizmeti olarak görüyoruz. MTA yeniden yapılandırılmalı, her yönüyle ele alınmalı ve içine düşürüldüğü olumsuzluklardan kurtarılmalıdır.
  13. Madencilik sektörü genellikle günlük politikalarla yönetilmiştir. Sağlıklı bir devlet politikası belirlendiği söylenemez. Gelişmiş ülkeler madenlerin temini konusunda uzun vadeli politikalar oluşturmuşlardır. Dünya hammadde kaynakları sinirlidir. Türkiye mevcut kaynaklarını çok iyi değerlendirmelidir. Gelecekle ilgili politikaları saptamalıdır. Sanayileşmiş bir Türkiye bugün tükettiği cevher miktarının 4-5 katini tüketecektir. Hammaddenin, ne kadarını öz kaynaklardan, ne kadarını ithal yoluyla karşılayacaktır. Madencilik sektöründe uzun erimli politikalar ve stratejiler oluşturmalıdır.

Bor Madeni Gelecekte Petrolün Yerini Alacak

NiÄŸde Üniversitesi tarafından düzenlenen uluslararası \”Kapadokya Yöresinin Jeolojisi\” konulu sempozyum da Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Jeoloji MühendisliÄŸi Öğretim üyesi Prof. Dr. Cahit Helvacı, Avrupa BirliÄŸi (AB) ve Amerika\’nın bor madenini yakından takip ettiÄŸini belirterek, Irak\’ın başına gelenlerin yakın zamanda Türkiye\’nin de başına gelebileceÄŸine dikkat çekti.

NiÄŸde Kültür Merkezi\’nde baÅŸlayan ve 3 gün süren sempozyuma Japonya, Almanya, Fransa ve Amerika BirleÅŸik Devletleri (ABD) ile Türkiye\’den çok sayıda akademisyen katıldı. Sempozyumun açılış konuÅŸmasını yapan NiÄŸde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Uygun, jeolojik oluÅŸumların aynı zamanda sosyal ve kültürel oluÅŸumlarında alt yapısını oluÅŸturduÄŸunu belirterek, \”Yer altı ve yer üstü jeolojik kaynakların verimli kullanılması için bir an önce gerekli adımların atılması gerekiyor. Jeolojik oluÅŸumlar

insanlık tarihi açısından pek kabul gören oluÅŸumlar deÄŸildir. Ama aynı zamanda yeni fırsatların yakalanması adına ve sosyal anlamda önemli bir geliÅŸmeye önderlik ediyor. Bazı dönemlerde negatif etkileri olmasına karşın daha sonraki dönemlerde bölgesindeki yapıyı deÄŸiÅŸtirip, özellikle yeraltındaki kaynaklarıyla sosyal yapının deÄŸiÅŸmesine büyük katkı saÄŸlamaktadır\” dedi.

Sempozyuma konuÅŸmacı olarak katılan Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Jeoloji MühendisliÄŸi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cahit Helvacı, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya bor rezervinin yüzde 80\’ine Türkiye\’nin hakim olmasının doÄŸanın Türkiye\’ye bahÅŸettiÄŸi en önemli konulardan bir tanesi olduÄŸunu ve AB ve ABD\’nin bor madenini yakından takip ettiklerini kaydetti. Helvacı, \”Fakat Türkiye\’nin sadece buna sahip olması yetmiyor. Aynı zamanda bunun ülke yararına ve stratejik olarak

Kullanılması çok anlam kazanıyor. Onun için bir yandan bilimsel bir yandan teknolojik olarak deÄŸerlendirilmesi gerekiyor. Bor, kendi başına gerçekten çok ilginç bir element. Son derece hafif, ısıya, sertliÄŸe dayanıklı olduÄŸu ve aynı zamanda hidrojenle birleÅŸtirildiÄŸi zaman enerji kaynağı olabileceÄŸi için geleceÄŸin ulaşım sektörünün enerjisini saÄŸlayabilecek tek element Bor madenidir\” diye konuÅŸtu.

Temizlikten uzay sanayisine kadar, dayanıklı alaşımların yapılmasından enerji kaynağı olarak kullanılmasına kadar çok geniÅŸ bir kullanım alana sahip Bor elementinin güçlü ülkeler tarafından çok sıkı takibe alındığını dile getiren Prof. Dr. Cahit Helvacı, \”OrtadoÄŸu\’daki Arap ülkeleri için petrol neyse Türkiye için Bor madeni de odur. AB ve ABD böylesine öneme sahip bir elementi çok yakından takip etmektedirler. Türkiye\’nin yapacağı, gelecek 500 yıla yetecek olan rezervleri fazla üretmek deÄŸil, son derece

Bilinçli ve ileriye dönük hesaplar yaparak kullanmasıdır. Åžu an açık seçik görülen konu AB ve ABD ülkelerinin her türlü baskıyı Türkiye\’ye yapmakta olduklarıdır. Yani ekonomik baskıyı kurmuÅŸ durumdalar. Bu nedenle bizler bilinçli ve dikkatli olmadığımız taktirde Irak\’ın başına veya diÄŸer ülkelerin başına gelenler Türkiye\’nin başına da gelebilir\” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Bor araÅŸtırmaları için kurulmuÅŸ bir enstitümüz bile varmış: http://www.boren.gov.tr/. Ancak ne yazıktır ki kurulduktan sonra basında çalışmaları hakkında çıkmış bir haber görmedim. Umarım ileri ürünler elde etme ve teknoloji geliÅŸtirme konusunda çalışmalar yapılıyordur…