Monthly Archives: June 2010

Bu Gidişin Bir Başı Var Bir De Sonu

\"\"Bu gidişat çok önceden belirlenmişti! 100 yıl önce bugün hedeflenmişti!

Yıl 1912. Amerikan baÅŸkanı Woodrow Wilson .. Türkiye\’yi paramparça eden ünlü Wilson ilkelerine adını veren kiÅŸi… Türkiye sınırları içine bir Kürdistan ve bir Ermenistan haritaları çizen Amerikan baÅŸkanı.. Bakın ne diyor:

\’Amerikan kapitalizminin temel hedefi, zayıf ülkelerin hammaddelerini ve ulusal pazarlarını açık birer kapı olarak tutmaktır. Bunun için diplomasi ve gerekirse zor kullanılmalıdır…\’

Geçenlerde DışiÅŸleri Bakanı iÅŸte bu Wilson\’ın adıyla anılan ödüle layık görüldü…

Wilson\’ın 100 yıl önceki planı neydi? Petrol coÄŸrafyasına bir Kürt ve bir Ermeni Devleti oturtmak…

O zaman ince ince hesapladıkları, Türkiye\’yi bölme ve yutma hayalleri gerçekleÅŸmedi. Kuyruklarını ardlarına kıstırıp bir daha gelmek üzere gittiler…

Türkler inanılmaz ÅŸartlarda yaptıkları savaÅŸtan galip çıktılar. Yedi Düvel buna ağızları köpürerek \’Türk Mucizesi\’ dediler..

Ardından yepyeni bir ülke kuruldu. Türkler ulusal kaynaklarına sahip çıkıyorlardı. Ardı ardına fabrikalar açtılar. Uçaklar, Arabalar yaptılar. Madenlerini işlemeye başladılar, Petrol aradılar…Tarıma yol verdiler, yurttaşlar yarattılar.

Ama içerde iÅŸi bozulanlar vardı. Onlar kullanıma hazırdı.. … Kürt Sait isyanı Lozan\’da Musul meselesi masadayken, Dersim İsyani, Hatay için direnilirken tezgahlandı.

Batıya hayran ayran budalaları!

1930\’lardan itibaren koyun postlarına bürünmüş \’uzmanlar\’ genç cumhuriyeti ziyaret etmeye baÅŸladı.. Her ÅŸey yeniden kurulurken maskeli sırtlanlar Ankara\’da boygösterdi .. Tanzimat kafalı Batıya ayran budalası gibi hayran \’münevverler\’, yabancı emeller için uygun arazi ÅŸartları saÄŸladı. 1938\’de milletin önderi öldü ve geride kalanlar hemen Batı\’ya koÅŸtu! İngiliz ve Fransızlarla üçlü anlaÅŸma imzalandığında , Gazi PaÅŸa\’nın ölümünün üzerinden 5 ay geçmemiÅŸti. Gazi paÅŸa\’yı \’anlamayıp sadece inananlar\’ asıllarına rücu ettiler!

2. paylaşım Savaşına kadar \’ecnebi uzmanlar\’ yurdun tüm açık yaralarına dair raporlarını hazırladılar…

2. Dünya savaşı ile bir süre ara verdiler.. Yalta\’da yeni bir düzen kuruldu artık Avrupa\’nın mührünü Amerika alacaktı

Savaşın sonunda \’yeni dünya\’ sırtlanları İsmet İnönü\’yü bir sömürge anlaÅŸmasına daha razı ettiler. Marshall yardımı çerçevesinde imzalanan anlaÅŸma, KurtuluÅŸ\’dan 24 yıl sonra Türkiye\’yi esir etti.

Önce Dünya Bankası ve İMF denetimine girdik. Sonra NATO\’ya alındık Bedelini Korede kanla ödeyecektik. Üstüne üstlük \’Canım Amerika!\’ diye ÅŸarkılar söyledik!Hollywood filmleri seyrettik, Dean Martin, Frank Sinatra dinledik..

1956\’da küresel elitin önde gelen ismi, Rockefeller, ABD baÅŸkanı Eisenhower\’a: \’Türkler oltada balık! Yeme ihtiyaçları yok!\’ diyordu.. Sonra OrtadoÄŸu\’daki yüksek idealleri için, iÅŸlerine gelen hükümetleri iktidarda tutmak iÅŸlerine gelmeyenleri devirmek amacıyla yardım fonlarının kullanılacağı\’ karara baÄŸlanıyordu..

1966\’da NATO haberalma tesislerine kapıyı açtık. Tüm istihbaratımızı ABD\’ye devrettik.

1971\’de \’Büyük Türkiye\’ hayallerimizin bedelini birbirimizi kırdırarak ödettiler Ardından bir darbeyle iÅŸi bitirdiler!

Uslanmayıp 1974\’de Kıbrıs barış harekatını yapınca ASALA terörünü başımıza bela ettiler! Ama biz yılmadık, müttefikimize daha sıkı sarıldık..

1980\’de Sovyetlerle sanayi iÅŸbirliÄŸi, hızlı sanayi atılımları sürerken bir CIA darbesiyle daha sarsıldık..

1984\’de Türkiye ağır sanayi hamlelerine GüneydoÄŸu Anadolu Projesini ekledik. PKK ile ödüllendirildik!

Sevr Hortladı!

100 yıllık Kürt devleti hayali paketlenip Türkiye\’nin önüne kondu. Ve SEVR HORTLADI, kabusumuz oldu..

Fulbright burslarıyla yetiştirdikleri liderleri getirip ülkemizin başına koydular…

1991\’de baÅŸa geçirdikleri Turgut Özal\’a kukla bir Kürt devleti için ilk adımları attırdılar.

Çekiç Güç kontrolünde bir Kürdistan devletinin tohumunu attılar..

Irak\’ın kuzeyi güvenli bölge ilan edildi ve PKK Çekiç Güç kontrolünde pamuklar içinde yetiÅŸtirildi!

Derken Özal, \’Bir Türk-Kürt Federasyonu\’ndan\’ bahsediverdi!

Bu arada on binlerce vatan evladı yitirildi….

1995\’de Avrupa BirliÄŸi \’Kürt Sorununu askeri tedbirlerle ortadan kaldıramazsınız!\’ diyordu. İçerdeki besleme koro onaylıyordu. Bu ülkenin has vatandaÅŸları Azınlık konumuna oturtuldu…

Aynı anda Türkiye\’nin Gümrük BirliÄŸi ile eli kolu baÄŸlandı! Yani tüm gelirlerine el kondu, üretimi durduruldu, terörle mücadelede deli gömleÄŸine sokuldu.

1999\’da Apo Türkiye\’ye verildi. Artık İmralı\’dan terörü yönetecekti!

Vatan evladı ölmeye devam etti!

2002 de Türkiye\’ye bir sessiz darbe yapılacak, oyunun son perdesi sahnelenecekti.. Küresel elit, Sevr hükümleri karşılığında AKP\’ye iktidar koltuÄŸunu verdi!

2004\’de Avrupa BirliÄŸi Uyum Yasaları önümüze geldi… Bu yasalarla ellerimiz arkadan baÄŸlanıyor, teröriste ise \’VUR!\’ deniyordu.

Vurmaları için gerekli tüm silahlar, Irak ve Güneydoğuya NATO uçaklarıyla aktı… Ordunun sınır ötesi harekatı sınırlandırıldı. İstihbaratımız ABD ve İsrail istihbaratının içinde eridi ve kayıplarımız, 10 yıl içinde 50 kat arttı.

EÅŸzamanlı olarak Bölgesel Kalkınma ajansları, ikiz yasalar ve yerel \’iktidar\’ giriÅŸimleri teröre zemin hazırladı.

Medya vasıtasıyla zehir enjeksiyonu had safhadaydı. Basın tümüyle iÅŸgal altında ve köşe baÅŸlarını tutanlar. \’Sahiplerinin sesi\’ olmaya can atmaktaydı!

Üniversiteler şirketleşmeyi tamamlıyorlardı. İşbirliği yapan akademisyenler rüyalarında göremeyeceği imkanlarla donatıldı.

2007\’de Amerikan istihbaratçılarından oluÅŸan bir ekip Ankara\’ya yuvalandı.

Gözleri gören, kulakları duyan, burnu koku alan helal süt emmiÅŸ vatan evlatları kralın çıplak olduÄŸunu yazıp çizdiler. Ortalığa korku salındı. KonuÅŸmaya baÅŸlayanlar dinlendi, terörle mücadelede üstün hizmeti olanlar Silivri\’ye davet edildi..(!)

Artık \’YETER\’ diyenler…

Şimdi geldiğimiz noktada her şey apaçık ortada! Düşman belli..Hem de 100 yıldan beri, hiç değişmedi.

Çokuluslu şirketlerin kontrolünde ABD ve Avrupa Birliğinin elitleri, ve onların denetimindeki mali ve siyasi kurumlar, İMF, Dünya bankası, NATO! Ve tabii içerde onların planlarını yürürlüğe koyan işbirlikçi hükümetler !. Artı Sivil Toplum diye altımızı oyan ajanlar ve onların maşalarının ucunda sallananlar…

Hepsini toplasanız 10 bin kişiyi bulmazlar!

Geride 72 milyon var. İşsiz ve yoksul bırakılmış, dini ve etnik olarak parçalanmış, şehit düşmüş, gazi olmuş, kan kusan, göz pınarları akan 72 milyon..

Psikolojik savaşın her türlüsüyle karşılaÅŸmış, çok hırpalanmış, örselenmiÅŸ ama saÄŸduyusunu kaybetmemiÅŸ, sabrı defalarca denenmiÅŸ bir millet… Sessiz ama derinden, son anda \’YETER\’ diyen…İşte bu nedenle ZALİMler bu milletten korkuyor ve oyun üzerine oyun kuruyor.

Bu millet artık Terörün Washington ve Brüksel\’den fışkırdığını biliyor. Batıyla ittifak yapanların, eÅŸbaÅŸkan olanların bu kan kaybını durduramayacağını da!

Eylüldeki referandum halkın bu bilincinin keskin bir göstergesi olacaktır.. Halk gücünün farkına vardığı zaman başka bir dönem başlayacaktır!

Allah tüm şehitlerimize RAHMET eylesin!!! Onların kanı yerde kalmayacak!

Çömelme Açılımı

\"\"Çok savaÅŸ gördü bu millet…
Çömelen devleti ilk kez görüyor.

Her yer jammer dolu.
Sinyal kesiyorlar.
Ki, mayın filan patlamasın.
Havada üç tane Kobra var.
Tam teçhizatlı, tur atıyorlar.
Arada ısı bombası fırlatıyorlar.
Ki, roket gelirse hedefi şaşırsın.
Yüzlerce bordo bereli etrafta…
Araziye yayılmışlar, eller tetikte.
Kum çuvallarıyla çevrili siper…
Ardında, çömelmiş Başbakan.
Ve, Genelkurmay Başkanı.
Ki, mıhlamasınlar.

Moral vermek için yapılan ziyaretin, moral bozucu fotoğrafıdır bu.

Kimseyi rencide etmek maksadıyla yazmıyorum; ben de olsam, ben de çömelirim… Çünkü, elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdiÄŸimiz Irak topraklarına, kendi topraklarımızdaki kum çuvallarının ardından çömelerek bakabiliyoruz bugün anca.

Ankara\’da yıllardır yan gelip yatarken, dizlerinin üstüne çökmüş örgütün, yeniden ayaÄŸa kalkmasına göz yummanın neticesidir bu… Kahramanlarımıza vatan haini muamelesi yapıp, içeri tıkarken, \”güzel ÅŸeyler oluyor\” deyip, teröriste havai fiÅŸek fırlatmanın, şımartmanın neticesidir. Åžeref madalyalı subaylarımız kendi kafasına sıkarken, utanmadan sırıtmanın… \”Camilerimizi bombalayacaklar, bize suikast yapacaklar\” iftirasıyla cahil cüheladan oy toplayıp, elinde roketle gezenleri gizli gizli affetmeye çalışmanın bedelidir. Adamlar harıl harıl memleketin yollarına mayın döşerken, ÅŸarkıcılarla türkücülerle ÅŸov yapmanın, 4-4-2\’yle mi yoksa 3-5-2\’yle mi hallederiz bu meseleyi diye, futbolcularla top sektirmenin bedelidir.

Bir taraftan \”kardeÅŸim\” diye baÄŸrına basacaksın Barzani\’yi… Öbür taraftan \”taÅŸeron bunlar\” deyip, kum çuvallarının ardından çömelerek bakacaksın Barzani\’nin topraklarına.

Nasıl gezebiliriz ki ayakta?

Nerdesiniz?..

\"\"FİLİSTİN için yırtındınız da…
Şimdi niçin ortalıkta yoksunuz?..
Niçin sesiniz çıkmıyor?..
Niçin televizyonları çağırıp iki parmağınızı birden sallamıyorsunuz?.. Niçin dünyayı ayağa kaldırmıyorsunuz?..
Nerdesiniz?..

Dün kadın okurum, attığı e-mail\’de \”Yaban güvercinlerini vurdular yine\” diyordu…
Her ÅŸartta Mavi Marmara gemisinde ölenlerden kat be kat fazla gelen ilk haberlere göre vurulan Mehmetçiklerin sayısı…
Tabii ki onlara da yanmıştı yüreÄŸi, vicdanı olan herkes gibi… Ama yaban güvercinleri; bir pis siyasi planın, gemiye doldurulmuÅŸ kurbanları olarak ölmediler…
Ya da Filistin toprakları için…
Onlar; yurt topraklarını beklerken, Türkiye rahat uyusun diye, o gece karanlığında vatanları için canlarını verdiler…

İyi ama niçin o yeÅŸil bayraklı kalabalıklar Kızılay\’a-Taksim\’e çıkıp bağırmıyorlar?..
Niçin yurdun dört bir yanında aynı anda mitingler başlamıyor?..
Niçin dinci yazarlar megafonları alıp tepinmiyorlar?..
Niçin toplu gıyabi namazlar kılınmıyor?..
Niçin sesi çıkmıyor mollanın?..

Niçin \”Dünyayı baÅŸlarına yıkarız\” diye parmağını dört bir yana sallamıyor ve acele hastanelere koÅŸmuyor BaÅŸbakan?..
Hani \”van minüt\” mü ne?..
Bülent Arınç niçin televizyona çıkıp ağlamıyor?..
Dün \”Genelkurmay\’dan açıklama bekliyorum\” diyebilen TBMM BaÅŸkanı, niçin o açıklamayı \”açılım\”ın mimarı BaÅŸbakan\’dan isteyemiyor?..
O iktidar milletvekilleri niçin gözlerini sile sile koşup birer çılgına dönmüyorlar?..
Niçin acil kriz toplantıları yapılmıyor?..
Niçin belediye otobüsleri, ÅŸehirlerin meydanlarına sembolik \”cihat\” için bedava insan taşımıyorlar?..
Nerdesiniz?…
Nerde?..

Dikkat! Bu Bir İsrail Tuzağıdır

\"\"Bu olay İsrail askerlerinin bir sivil gemiye o anki kızgınlıkla yaptığı bir baskın gibi gelmiyor…
Onlarca yıldır savaÅŸan bir ordu. Onlarca yıldır savaÅŸan bir devlet bu kadar amatör olmaz…

Bu iÅŸte bir hesap var… Bir oyun var..
Nereden mi geldim bu noktaya?
Sabah saatlerinde yakaladığım şu soruyla:
İsrail BaÅŸbakanlık Sözcüsü NTV\’ye konuÅŸurken çok ilginç bir cümle kullanıyor:

  • Türkiye\’de bu gemilere demir, bıçak, silah yüklendi…

Evet aynen böyle diyor. DoÄŸru mu bilmem. Ama bunu İsrail devletinin sözcüsü söylüyor. Diyelim ki, birkaç fanatik giderken yanına silah aldı…

Åžimdi sorulara gelelim:

  1. Bizim istihbarat gemilere binenleri neden takip etmedi. Ve bunları görmedi?
  2. İsrail bu tehlikeli durumu madem tespit etmiş. Neden Türk makamlarına bildirmemiş?
  3. İsrail gemide silah olduÄŸunu bile bile neden saldırı düzenledi? Neden gemi Türkiye\’den ayrılmadan uyarı yapmadı?
  4. Askeri ve güvenlik konularında Türkiye ile işbirliği yapan İsrail bu konuda neden işbirliği yapmadı?

Bu sorular önemli…
Çünkü bu soruların cevapları bizi baÅŸka bir noktaya taşıyor…
Nükleer bir noktaya..
O noktadaki soru ise ÅŸudur:

İran\’la Batı arasındaki nükleer anlaÅŸmayı saÄŸlayan Türkiye, İsrail\’i ne ölçüde rahatsız etmiÅŸtir?

Ya da ÅŸu tespit:

İran\’ın uranyumu vermeyi kabul etmesi üzerine Türkiye ÅŸu tezi iÅŸlemeye baÅŸlamıştır:

\”İran BM\’nin nükleer kontrolüne hazır. Bölge barışı için baÅŸka ülkeler de bu kontrolü kabul etsin.\”

BaÅŸka ülkeden kasıt İsrail\’dir… Rahatsızlık buradadır. Türkiye\’nin bu tavrı İsrail\’i sıkıştırmıştır.
İşte bu yüzden İsrail Türkiye\’nin imajını baÅŸka bir çerçeveye taşımayı planlamıştır…
O çerçevedeki tarif şudur:

\”Türkiye bölgede barış isteyen bir ülke deÄŸildir. Türkiye, İran\’la, Hamas\’la, Filistin\’le yani İslam dünyasıyla İsrail\’e karşı blok oluÅŸturmak isteyen bir güçtür…\”

Son dönemde, İsrail dünya basınında etki yaratabildiÄŸi kalemlerle Türkiye ile İran\’ı aynı çerçeveye yerleÅŸtirmeye çalışmaktadır…
İslam devleti çerçevesine…
İşte bu noktada İsrail, Türkiye\’den gelen yardımı Türkiye\’deki inançlı insanları tahrik ederek kullanmayı planlamıştır. Amaç, bir çatışma yaratarak Türkiye\’den radikal İslam bir manzara çıkartmaktır.
Yani; \”İnsani deÄŸil, İslami yardım…\”
İsrail\’in amacı Batı\’da ÅŸu propagandayı hâkim kılmaktır:

\”İsrail\’e karşı bir İslam bloku var. Türkiye de o blokta yer almıştır\”.

Oyun Bozuldu

İsrail askerlerinin amacı gemideki Türkleri kelepçeleyip belkide baÅŸlarına çuval geçirip tutuklamak ve bu görüntüleri yayınlayarak Türkiye\’de radikal bir infial yaratmaktı.
Ama bunu yaparken hesaplamadığı bir şey oldu. Gemideki Türkler beklenmedik bir şekilde direndiler.
Bunun üzerine yıllardır öldürmeye ayarlandığı için, insani endiÅŸelerden kopmuÅŸ olan İsrail askeri, sivil Türk vatandaÅŸlarına karşı tetiÄŸi çekiverdi…
İsrail ordusu 10 vatandaşımızı öldürdü… Bu, kabul edilemez bir cinayettir…
Ama bu operasyonun amacı Türkiye\’yi bir tuzağın içine çekmektir.
Nitekim ÅŸimdi bakıyorum. Türkiye\’deki protestolarda hep bir \”İslam vurgusu\” var…
İsrail\’in amacı Türkiye\’de, \”Batı düşmanı\” manzaralar yaratmaktır…
Dün baktım yapılan mitinglerdeki \”İslam vurgusu\”, \”insani yardım\” vurgusunun önüne geçiyor… Duygular mantığın üzerine çıkıyor.
Bu durumu Hükümet de görmüş ki; birkaç kez uyardı…
Evet bu olay, \”nükleer anlaÅŸmaya\” karşı hazırlanmış bir tuzaktır. Bu bir duygusallık oyunudur. Türkiye\’den bir \”radikal İslam\” manzarası çıkartmak isteyenlerin oyunudur.
Ama İsrail, fanatik askerlerinin iÅŸlediÄŸi bu cinayetle kendi kazdığı kuyuya düşmüştür…
Bu yüzden dikkat diyorum…
İçimizdeki acı, mantığın önüne geçmesin…