Monthly Archives: December 2010

Yalaka

Yalakasın…
Yalakalık senin vazgeçilmez parçan…
Gözün, dilin, kulakların, burnun, çenen…
Tepeden tırnağa yalakalıktan ibaret oluvermişsin…

\”Hız seven BaÅŸbakan\” diyorsun…
BaÅŸbakan yabancı konuklarını da arkaya oturtup saatte kaç kilometre hızla gitti Dolmabahçe\’den ÇıraÄŸan\’a?…
Saatte 10 kilometre hızla…

Adın, yaşın değişse de ben seni uzaktan tanırım, yalakalığından…
Sen Süleyman Demirel\’e de \”Beyefendi saçlarınız lüle lüle\” demiÅŸtin. Oysa Demirel keldi… Turgut Özal\’a \”Ne kadar da formundasınız\” dedin, kilodan öldü…
12 Eylül sonrası Kenan Evren\’e de \”PaÅŸam, sayenizde demokrasi rayına oturacak\” dediÄŸine tanığım.
Geçen gün ne diyordun:
\”12 Eylül\’ü yapanlardan hesap sorulsun…\”

Tayyip ErdoÄŸan \”Bize AKP diyorlar, baksınlar, bizim adımız AKP deÄŸil, AK Parti\’dir\” dediÄŸinden bu yana AKP yerine \”AK Parti\” diyorsun konuÅŸurken-yazarken…
Seni yalaka…

Diyelim ki; CHP Genel BaÅŸkanı KılıçdaroÄŸlu, Ahmet Kaya\’nın mezarını ziyaret edince \”Siyasi çıkar için duygu istismarcılığı\” yapmış oluyor.
BaÅŸbakan Ahmet Kaya\’dan diziler okuyunca sana göre:
\”İleri demokrasi…\”
Tıpkı iktidarın Celal Talabani, PKK, Abdullah Öcalan ile görüşme ve pazarlıklarına \”çözüme doÄŸru adımlar\” derken… CHP\’nin, TBMM\’de bir siyasi parti olan BDP ile görüşmesine \”Kürtler ile dans\” dediÄŸin gibi…

Bence bu ülkenin ciddi sorunu sensin…
Senin yüzünden bu topraklarda yaşayanlar çok acı çektiler… Yalakalık yapayım derken, onlardan gerçekleri sakladın, aldattın, yanılttın… Senin yalakalıkların yüzünden yanlışlar gizli, suçlar örtülü, hatalar kapalı kaldı…
Hep güçlünün yanında olduğun için yalaka, güçlü yaptıklarını doğru, ettiklerini haklı gördü her zaman…
Yine işbaşındasın…
Hiç utanma duygun yok…
Utanmazsın, utanmaz…

Kafasına İzmir Düştü

\"\"İzmir ve Hüseyin Çelik…
Hiç birbirine uyuyor mu?..
Güzel bir çiçek vazosunun içine terlik sokulmuş gibi…
Ama o İzmir\’i \”burnu akan pas içinde bir çocuÄŸa\” benzetti önceki gün. Sonra da dört tekerleÄŸine fren takılmış kamyona… PeÅŸinden de kendisi gibi düşünmesini istedi İzmir\’in…
Yanlış…
İzmir adamdır…
İzmir narin, zarif…
Onun için genelde \”İzmir\’e âşık\” olunur…
Ama televizyonda Hüseyin Çelik\’i görünce, o dakika oradan kaçmak gelir içimden…

Konya ve Kayseri\’nin nasıl da mesafe aldığını anlattıktan sonra, İzmir\’in gecekondulara boÄŸulduÄŸunu söylemesini dinlediÄŸimde de kaçtı aklım…
Çünkü bu adam, o gecekonduların AKP\’ye oy vermiÅŸ Anadolu kentlerinden kaçıp gelenlerden oluÅŸtuÄŸunu bilmiyor… Sanki İzmirli yalısını, Kordon evlerini, Körfez manzarasını bırakıp gitti, arkalara gecekondu yaptı!..
Ayrıca kendisinin Konya, Kayseri ile kıyaslayıp İzmir\’i \”sümüklü çocuÄŸa\” benzetmesine karşın, İzmirlinin Konya\’yı ayrı, Kayseri\’yi ayrı sevdiÄŸini… Oralara toz kondurmadığını da bilmeyecek kadar \”İzmirli\” olmaktan uzak…

İzmir barıştır…
Sevgi ve mutluluktur…
Onun için AKP\’lilerin yüzde 70\’inin yazlığı var o coÄŸrafyada… Yazları gidip huzur bulmak için…
İzmir aydınlıktır çünkü…
Büyük savaÅŸta yiÄŸitliÄŸini de kanıtlamıştır İzmir, böyle bir zamanda AKP\’ye \”hayır\” diyerek yürekliliÄŸini…
Yalaka değildir İzmir…

İzmir\’i içinden çıkartırsanız Türkiye eski Türkiye olmaz… Ama Hüseyin Çelik\’i hükümetten çıkartıp attılar, hükümete bir ÅŸey olmadı…
İzmir olmadan olmaz…
Ben geceleri İzmir\’e gitmenin hayalini kurarım…
Ama televizyondan uzak dururum, ya Hüseyin Çelik çıkarsa, o an nereye kaçacaksın?..
Ayrıca sen kim, İzmir kim?..
İzmir aşkımız…
Sevdamızdır bizim…

KonuÅŸ Tayyip KonuÅŸ

\"\"Ülkede bölücülük ve ayrılık rüzgarları almış başını gidiyor. Adamlar Diyarbakır\’da düzenlenen ve MİT eski MüsteÅŸar Yardımcısı Cevat ÖneÅŸ\’in de hazır bulunduÄŸu toplantıda neredeyse bağımsızlık istiyor, ayrı bir bayraktan söz ediyor. (Dün de sormuÅŸtum, Cevat Bey\’in orada ne iÅŸi var?)

Demokratik Özerk Kürdistan kurulacak!

BDP\’li 99 belediye seferberlik ilan ediyor. Yöredeki tüm levhalara Kürtçe ekleniyor.

Diyarbakır Belediyesi tüm hizmetleri Kürtçe verme hazırlığı içinde. Su ve kanalizasyon faturalan bu dilden kesilecek, nikah, imar, ulaşım, acil yardım, kültür, zabıta, itfaiye gibi hizmetlerde Kürtçe konuşulacakmış.

BDP Başkanı Selahattin Demirtaş buyurdu:

\”Türkiye 20-25 idari bölgeye ayrılsın. Bölge meclisleri kurulsun. Her bölge meclisinde, kendilerini temsil eden bir bayrak bulunsun.\”

Sevgili okuyuculanm, işlerin adım adım, sinsice ve küstahça nerelere sürüklendiğini görüyorsunuz. Artık her şey apaçık ortada.

Bütün amaçları, bağımsız ve Türkiye\’den koparılmış bir Kürdistan (!) kurmak.

Bu iÅŸler böyle baÅŸlatılır. Önce bir takım saçmalıklarla nabız yoklaması yaparlar. Bakarlar ki iÅŸbaşında olan hükümetten, Çankaya\’da ikamet buyurmakta olan Abdullah Gül isimli \”BaÅŸkomutandan\” ses yok, şımardıkça şımanrlar ve sinir bozarlar.

Sen ey hükümetin başı Tayyip, Türkiye\’de bunlar olurken sen nerelerdesin? Sütre gerisine çekilmiÅŸsin, niçin ses veremiyorsun?

Bakınız, burada feryat ediyoruz… Adına Abdullah Öcalan denilen katil, İmralı\’da krallar gibi yaÅŸatılıyor. Bir dediÄŸi iki edilmiyor. Yargıda hiçbir iÅŸi olmadığı halde her hafta avukatlarıyla görüştürülüyor, dışarıya mesajlarını iletiyor, örgütünü İmralı\’dan yönetiyor.

Türk devletinin en üst düzey yetkilileri kendisinin ayağına gidiyorlar, rica ve istirhamlarda bulunuyorlar, \”Aman Sayın Öcalan, örgütünüze lütfen söyleyin de ÅŸu aralar patırtı çıkarmasın, hükümetimiz zor durumda kalmasın\” diye yalvarıp yakarıyorlar.

Bir yanda yalvardıkları Abdullah Öcalan!..

Öte yanda ise, cezaevlerine tıktıkları, hastanelerde süründürdükleri ülkenin yurtsever insanları.

Kendi ordusunu düşman bilen, kendi ordusunun elini ayağını kırmak için bilenmiş İslamcı bir iktidar!..

Komutanları tutuklu veya tutuksuz yargılanıyor, emekli ediliyor, açığa alınıyor.

Sen neredesin Tayyip?.. Bütün bu Kürtçülük rezilliklerini görmüyor musun?

Her konuda kürsülere çıkıp nutuk okuyan sen, bu olanların farkında değil misin?..

KonuÅŸ Tayyip konuÅŸ.

Karşıyaka… Türk Bayrağıdır

Karşıyaka\’nın uÄŸradığı saldırıyı, sportif ÅŸiddet olarak algılayan, Allah\’ın geri zekâlısıdır.
Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

Mustafa Kemal tarafından armasında ay-yıldız taşıma onuru verilen ilk ve tek kulüptür.

(İkincisi KasımpaÅŸa… 1948 Londra Olimpiyatı\’nda 6 güreşçimiz altın aldı, Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav, Ahmet Kireççi, KasımpaÅŸa\’nın sporcularıydı. KasımpaÅŸalı BaÅŸbakan\’ın \”faÅŸist\” dediÄŸi İsmet İnönü, KasımpaÅŸa\’ya armasında ay-yıldız taşıma hakkı verdi.)

(Üçüncüsü BeÅŸiktaÅŸ: 1952\’de Yunanistan karşısına \”milli takım\” olarak sahaya çıktı. Dönemin baÅŸbakanı Adnan Menderes, armasında ay-yıldız taşıma onuru verdi BeÅŸiktaÅŸ\’a.)

(Resmi olarak bu üç kulüp, bayraktır… DiÄŸer kulüplerimiz, ay-yıldızı anca göğsünde taşır, isterse 100 kere ÅŸampiyon olsun, armasına koyamaz.)

İşgal edildiÄŸi gün, bir ulusun kurtuluÅŸ savaşını baÅŸlatan, iÅŸgali sona erdiÄŸi gün, o ulusun kurtuluÅŸ savaşını sonlandıran bir baÅŸka ÅŸehir yoktur dünyada İzmir\’den baÅŸka… Karşıyaka, İzmir\’in Türkler tarafından kurulan ilk spor kulübüdür. Bütün sporcuları Kuvayı Milliye kahramanıdır. Galip Hoca lakaplı Celal Bayar\’la birlikte, Ege daÄŸlarında vuruÅŸtular. 9 Eylül\’de İzmir\’e ilk girenler arasındaydılar. Bu nedenle, armasında ay-yıldız taşıma onuru verildi. Bu onuru Mustafa Kemal\’in elinden alan, ilk ve tek kulüptür. BaÅŸka yoktur.

Hani meÅŸhur ibret öyküsü vardır ya… İşgal sırasında İzmir\’e gelen Yunan Kralı, ayağına serilen Türk bayrağını ezip geçmiÅŸ, sonra aynı köşkte kalan Mustafa Kemal\’in ayağına Yunan bayrağı serilince, \”Bize yakışmaz\” deyip, kaldırtmıştır… Karşıyaka\’da yaÅŸandı o hadise.

Atatürk\’ün manevi kızı, tarih profesörü Afet İnan, bizzat anlatmıştır… \”Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim\” sözünü, Karşıyaka Spor Külübü\’nü cumhurbaÅŸkanı olarak ziyaret edip, pırıl pırıl kızlarımızın tenis idmanını seyrettikten sonra söylemiÅŸtir.

Kutsal emanet Karşıyaka\’dadır.
Zübeyde Hanım orada yatar.

BaÅŸka?

Rum Kesimi\’ne onlarca Türk takımı gitti bugüne kadar, futbol, basketbol, voleybol, hentbol… Çıt çıkmadı… Peki, Karşıyaka\’dan baÅŸka bi tek hangi takım saldırıya uÄŸradı? İzmir Tuborg!

Rumların İzmir alerjisidir bu.
9 Eylül\’ün kuyruk acısıdır.

BaÅŸka?

İzmir iÅŸgal edildiÄŸinde, İzmir Metropoliti etekleri uçuÅŸa uçuÅŸa gelmiÅŸ, diz çökerek, iÅŸgal komutanının çizmesini öpmüş, elindeki haçı havaya kaldırarak, \”Evlatlarım, ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girersiniz\” diye haykırarak, kıyımı baÅŸlatmıştı.

Adı neydi o arkadaşın?
Hrisostomos.

Asıl adı, Kalafatis\’ti…
Konstantinopolis baÅŸpiskoposu Hrisostomos\’un adını lakap olarak almıştı. Onu yaÅŸatıyordu.

Peki, Rum Kesimi\’nin \”Türkiye düşmanımızdır\” diyen metropolitinin kullandığı lakap ne?
Hrisostomos!

Kinlerini yaşatıyorlar.

İzmir\’deki Hrisostomos, komÅŸularını katletmenin bedelini ödedi… Sonra ne oldu? Türk kıyımı için dua eden bu arkadaÅŸ, 1993\’te, Yunan kilisesi tarafından \”aziz\” ilan edildi.

BaÅŸka?

İzmir\’deki Hrisostomos, Aya Fotini Kilisesi\’nin papazıydı. İbadethane filan deÄŸildi orası, cephanelikti, teÅŸkilat merkeziydi. 9 Eylül\’de yıkıldı. Sonra ne oldu? Atina\’da Nea Smyrna, yani Yeni İzmir diye bi semt var. Aya Fotini\’nin bire bir kopyası dikildi oraya… İsmi, Aya Fotini… Önüne de Hrisostomos\’un heykelini dikip, altına ÅŸunu yazdılar: \”İzmir ÅŸehidi!\”

BaÅŸka?

İzmir\’de Hollandalıların Protestan kilisesi vardı, sivri, üçgen çatı mimarisiyle \”Ben Protestan kilisesiyim\” diye bağırır adeta…
Bu kilise Rum cemaatine verildi.
Adı ne kondu? Aya Fotini!

(Üç beÅŸ Rumumuz kaldı. Bu memleketi en az benim kadar severler. Pek çok Türk\’ten daha hayırlı yurttaÅŸlardır. Amacım, onları rencide etmek deÄŸil. Ama, bizi keriz yerine koymaya kalkanlara, arada bir nostaljiyapmak lazım… Özellikle, son dönemde, Hrisostomos hakkında kitaplar yayınlayan ve ne kadar iyi insan olduÄŸunu anlatmaya çalışan İzmirli iÅŸadamları var mesela… Ne yapmaya çalıştıklarının farkında olduÄŸumuzu bilmelerini isterim.)

Demem o ki…
Karşıyaka\’nın uÄŸradığı saldırıyı sportif ÅŸiddet olarak algılayan, ahmaktır.

Açılım\’cılara hatırlatırım:
Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

BaÅŸka?

AKP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, \”burnu akmış çocuk\”a benzetmiÅŸ İzmir\’i…
E madem sümüklüyüz, mendilini hazırlasın, onu da yarın hınkırırız artık!

Açılım\’ken İyiydi… Åžimdi Niye Kaçılım?

\"\"Kürdistan kuruluyor…

Yalaka gazetelerden arıyorlar:
\”Ne düşünüyorsunuz?\”

\”KiboÅŸ\’a sorun\” diyorum.

Haber kanalları zır zır…
\”Canlı yayına çıkar mısınız?\”

\”KardeÅŸim…
Bizler iki cihanda lekeliyiz.
Ekranlarınızı kirletmeyelim.
Sezen Ak\’suyu çıkarın\” diyorum.

İnanın, sitem veya kinaye değil.
Samimi görüşüm bu…
Açılım\’ı kimle açtıysanız, ona sorun.

Kanaat önderidir…
Nihat DoÄŸan\’a sorun.

Bi dergiden aradılar mesela, demokratik özerklik, iki dil, iki bayrak meselesi hakkında ne söylersiniz… \”Cengiz KurtoÄŸlu\’ndan dostlar tavernasını söyleyeyim\” dedim. Anlamadık dediler. \”Bülent\’ten ablan kurban olsun sana\’yı söyleyeyim isterseniz\” dedim. Kapattılar.

Niye kapatıyorsunuz…
Açan onlar değil mi?

AKP, Demet Akalın\’a sordu.
Siz niye bize soruyorsunuz?

Yetenek sizsiniz…
Hülya AvÅŸar\’a sorun.

Kafasına ampul takıp mitinge çıkan Hakan Şükür\’e sorun, Hakan Şükür\’e… İçtimaya çaÄŸrılınca koÅŸa koÅŸa tekmil vermeye giden Asker Bülent\’e sorun… \”Dar alanda kısa paslaÅŸma, top çevirme zamanı deÄŸil, pası isabet ettirme, gol atma zamanı\” demiÅŸti baÅŸbakanımız… Bu pozisyon gol olur mu? En önde oturan Rıdvan Dilmen\’e sorun. Hatta, madem mevzu federasyon… Referandumu potaya sokup, \”12 Eylül\’de çifte zafer kazanacağız inÅŸallah\” diyen Basketbol Federasyonu BaÅŸkanı\’na sorun.

Akil adam mı kalmadı memlekette?
Recep İvedik\’e sorun.

Ezel\’e, Polat Alemdar\’a, Erman Kuzu\’ya niye sormuyorsunuz… Film çevrilmiyor muydu orada? Kameralar yok muydu Dolmabahçe kapısında? Çok gerçekçi rol mü yaptılar yoksa?

Balık Ayhan\’a sorun.
Ahırkapı Roman Orkestrası çalsın.
O söylesin.

Ama illa merak ediyorsanız bu iÅŸin nereye varacağını… En baÅŸta söyledim, \”Valla çuk yakışıklı adamsın, üstüne tanımam anacım\” diyen, KiboÅŸ\’a sorun.

Hazır umreden de yeni döndü, patlatsın canlı yayında yorumunu: \”Kimbilirrr buu gidiÅŸin, dönüşü olacaaak mııı? Kimbiliiiir, kimbiliiir, kimbiliiir, kimbiiilirr!\”

Blok Mu? Çarşaf Mı?

\"\"Hatırlarsınız… Üniformalarıyla gelen PKK\’lıların memlekete giriÅŸi, coÅŸkulu törenlerle kutlandı.

Aslında terörist olmadıkları, olsa olsa sevimli teröriÅŸko\’lar olduÄŸu açıklanan PKK\’lılar, sınır kapısına serilen kırmızı halı üzerinde, protokol tarafından çiçeklerle karşılandı. Ayaklarına mahkeme götürüldü. \”Teslim olmaya geldiniz di mi?\” diye soruldu, \”Hayır, liderimiz sayın Apo çağırdı\” dediler. \”PiÅŸmansınız di mi?\” diye soruldu, \”Yo-oo, piÅŸman filan deÄŸiliz\” dediler. Bunun üzerine, \”Yaz kızım, piÅŸmanlık affından faydalanmalarına\” denilerek, serbest bırakıldılar. Üstü açık otobüse bindirilip, havayi fiÅŸekler eÅŸliÄŸinde, zafer turu attılar. Kurbanlar kesildi, nazar deÄŸmesin diye alınlarına sürüldü. PKK\’lıların yurda giriÅŸi ÅŸerefine, yurdun çeÅŸitli karakollarına molotof kokteyli atıldı.

Türkiye armut gibi seyretmişti.

Sıkılınca, haberleri zaplayıp…
Dizi filmlere geçmişti.

Bilahare… Apo\’yla yapılan protokol görüşmeleri kısa süre tıkanmış, o tıkanma sırasında,teröriÅŸko oldukları açıklanan arkadaÅŸların, aniden, terörist olduÄŸuna karar verilmiÅŸ, bazıları tutuklanmıştı. Birinin avukatı, Diyarbakır eski Baro BaÅŸkanı Sezgin Tanrıkulu\’ydu.

Terörist de olsa, elbette kendini savunma hakkı var, avukatı olmalı… Ancak, ya kendi tutar, ya devlet verir ya da gönüllü olunur. Tanrıkulu\’nun durumunu bilmiyorum, merak da etmedim, çünkü, Apo\’nun protokolünde yer alan \”anadilde eÄŸitim\”i gönülden savunduÄŸunu biliyorum.

Ayrıca, hiç eveleyip gevelemiyor, tıpkı BDP\’nin istediÄŸi gibi, Anayasa\’da yer alan \”vatandaÅŸlık\” tanımının deÄŸiÅŸtirilmesini, hatta, referanduma sunulmasını mantıklı buluyor.

Kemal KılıçdaroÄŸlu, CHP genel baÅŸkanı olur olmaz, bismillah, ilk iÅŸ, Sezgin Tanrıkulu\’na telefon etti, \”Sizi CHP\’de görmek istiyorum\” dedi. Nereden biliyoruz? Tanrıkulu açıkladı, öyle öğrendik. Ancak, CHP\’de görülemedi. Çünkü, KılıçdaroÄŸlu\’nun kendisi bile son dakkada baÅŸkan adayı olduÄŸu için, Tanrıkulu son dakkaya yetiÅŸtirilip, üye yapılamadı. Gelzaman git zaman, Önder Sav\’ın ayıklanmasından hemen sonra, rozeti takıldı, CHP\’ye üye yapıldı.

Blok mu? Çarşaf mı?

KılıçdaroÄŸlu, parti meclisi için blok liste yapıp, Tanrıkulu\’nu o monoblok gövdenin içine sokmak istiyor… Ki, monoblok olsun, komple, langırt diye sandığa atılsın.

Peki ya çarşaf olursa?
Delegeler elde kalem bekliyor… Habur otobüsünden inip, CHP otobüsüne binen son dakka yolcusunun biletinin üstü çizilecek, hayatı boyunca CHP otobüsüyle seyahat edenlerin isimleri yazılacak. E böylece, otobüste sınırlı sayıda koltuk olduÄŸu için, muavin olması planlanan Tanrıkulu, bagaja bile giremeyecek.

Başka son dakka yolcusu var mı?
Var da, yerimiz dar.

Haberler ÅŸimdilik bu kadar…
Dizi filmlere geçebilirsiniz.

Beşi Beş Kuruştan Beş Maaş Kaç Yumurta Eder?

\"\"Bankalar satıldı.
Telefonlar satıldı.

Limanlar satıldı.
Ne Tekel kaldı, ne Petkim…
Fabrikalar satıldı.
Nehirler satıldı.

Maliye Bakanı, bütçeyi açıkladı:
8 yılda 1329 yumurta zenginleştik!

Fol yok, yumurta çok yani.

Kiralardan hiç bahsetmedi.
Kümeste oturun iyisi mi…

Faturaları sarısıyla ödeyin.
Ak\’ını kafanıza sürün.
Burhan Kuzu öyle yapıyor.

Tüpe masraf etmeyin, çiğ için.
Hepsini içmeyin…
Civciv yetiÅŸtirin.
Daha da zenginleÅŸin.
İşe giderken tavuğa binin.

Hepsini harcamayın, tasarruf edin, faizde kuluçkaya yatırın. Ziraat Bankası altı ay vadeli mevduata \”koç yumurtası\” veriyor. Aman sakın bankamatikten çekmeyin… Ki, maliye bakanımız, dünya ekonomisinin \”kırılgan\” olduÄŸunu söylüyor.

Bakın kırılgan dedim, aklıma geldi… Maliye bakanımızın bütçe konuÅŸmasını televizyondan seyreden bi vatandaşımız, e madem bu kadar zenginim demiÅŸ, gitmiÅŸ bi koli yumurta almış, koliyle taşıması zor olduÄŸu için de, ceplerine koymuÅŸ, otobüse öyle binmiÅŸ, gel görki, sıkış tepiÅŸ… Daha otuz metre gitmeden elini ön cebine atmış ki, yumurtalar kırılmış, arka cebine davranmış, neyse, iki tanesi saÄŸlam… Bunları avucumda sıkı sıkı tutayım da, eve saÄŸ salim götüreyim bari diye düşünmüş… Bi durak sonra, arkadaki adam \”Birader iniyor musun?\” diye sormuÅŸ, yo-oo cevabını verince de, \”O zaman malum yerimi bırak da, ben ineyim\” demiÅŸ!

Ve, sanırım o nedenle, bütçe konuÅŸmasını ÅŸu cümleyle bitirdi maliye bakanımız: \”DiÄŸer ülkelerle kıyaslayınca, böyle bir ülkede yaÅŸadığımız için çok ÅŸanslıyız!\”

Şükretmek lazım…
O iki yumurtayı bulamamak da var.

Gençlik İnsanın Başına Hayatta Bir Kere Gelir

\"\"Hazır ortalık sakinledi…
Sakin sakin konuşalım.

59 yaşındaki YÖK Başkanı, koltuğa oturur oturmaz, ilk iş ne yaptı biliyor musunuz?

Motosiklet aldı.

İçinde ukteymiş.

Çünkü, saÄŸ-sol, ideoloji meselesi filan deÄŸildir aslında yaÅŸananlar… \”GençliÄŸini yaÅŸayamamış insanlar\” tarafından yönetiliyor Türkiye… Gençleri anlamama sebepleri bu.

Hani, üniversite yıllarından suratını hayal meyal hatırladığınız, varlığıyla yokluÄŸu bir, hafızanızı zorlasanız bile ismini çıkaramadığınız tipler vardır ya… İşte onlar yönetiyor.

Elbette onlar da 20 yaşında, 25 yaşında oldular, ama, hiç genç olmadılar. Vazgeçtik kafelerde yan yana oturup laflamayı, fakülte kantininde bile kızlı-erkekli ortamlarda bulunmadılar.

GençliÄŸin adeta uzvudur mesela, gitar… Ne kadar uzak onlara… Plajda yakılan romantik bir ateÅŸin etrafı, daÄŸcılık kulübünün kurduÄŸu kampın çadırı, amfide ÅŸamata, kampustaki ÅŸenlikte mırıldanan aÅŸk ÅŸarkıları veya yılbaşı partisi, belki alt tarafı bi bira… Ne kadar uzak.

Dar çevrelerinin Çin Seddi gibi eÅŸiklerine esir büyüdüler maalesef… Kanları kaynamıştır, istemiÅŸlerdir mutlaka. AÅŸamadılar. AÅŸanlara kızmaları ondan… Halbuki, hayatında bi kere olsun dağıtmadan, nasıl toparlanır insan? Hangi sınırdan bahsedebilirsin, özgürlüğü tatmadan?

İnanmazsanız, açın özgeçmiÅŸlerini… Hayat baharının en güzel dört senesi \”ÅŸu üniversiteyi bitirdi\” diye geçiÅŸtirilen, kupkuru üç kelimeyle özetlenmiÅŸtir. Anaları babaları, ilkokul dönemi, sonra zart diye atlar, siyaset sahnesindeki binlerce fotoÄŸraf… Arası boÅŸtur! Üniversite yıllarına dair hatıra fotoÄŸrafı olabilmesi için, hatıra olması lazım öncelikle… Yoktur.

Sorsalar bana, king bilmeyeni milletvekili bile yapmamak lazım… Ki, briçi kumar zannedip, spor olduÄŸunu kavrayamadan mezun oldular. Zaten, spor ayakkabı giymeden emekli oldu çoÄŸu… Apo\’nun bile Bekaa\’da kız militanlarla voleybol oynarken fotoÄŸrafı var, bunların var mı? Güya kültür dersi veriyorlar bize, hangisinin halkoyunu oynarken fotoÄŸrafı var? Tiyatro?

Mayo giymeden büyüdüler, mayo… Bülent Arınç, BeÅŸir Atalay… Aileleriyle ÅŸezlongda güneÅŸlenirken düşünebilir misiniz? Bırak düşünmeyi, Allah bilir, mahkemeye bile verebilirler beni… Bu kadar normal bir insan davranışı üzerinden kendilerini örnek verdiÄŸim için.

(Bakın, peÅŸin peÅŸin söyleyeyim, mahkemeye verirseniz, KürÅŸad Tüzmen\’i ÅŸahit gösteririm… Çünkü, mayo giymeyi anormallik kabul etmeyen KürÅŸad Tüzmen\’e gidin sorun, yumurta fırlatan gençlerin heyecanını da anlıyordur, sahillerin AKP\’ye neden oy vermediÄŸini de.)

İyi yönetilen devlet, iyi yönetilen üniversite, iyi yönetilen gazete, iyi yönetilen banka, hepsini inceleyin… Hepsinin başında, gençliÄŸinin hakkını vererek yaÅŸamış yöneticiler görürsünüz.

En vahim gençlik hatası…
Gençliğini yaşamamaktır.

Türkiye\’nin durumu vahimdir.

Mümbit

\"\"Amerikan Vanity Fair Dergisi, Amerikan ilaç firmalarının deney aÅŸamasındaki ilaçları, iki-üç yüz dolara \”kobay\” olarak kullandığı Türk vatandaÅŸlarının üzerinde test ettiÄŸini yazdı.

Afyon\’da kahvede oturan ihtiyarlara durup dururken göz muayenesi yaptılar, siz katarakt olmuÅŸsunuz diyerek, alayını yatırıp kestiler, hepsi kör oldu. İzmir\’de katarakt ameliyatı için hastaneye yatan kadının dosyasını karıştırdılar, katarakt duruyor, rahmini aldılar. Balıkesir\’de dünyaya gelen bebeÄŸin, göbek bağıyla birlikte sol serçe parmağı kesildi. Mersin\’de by-pass olan kadına, 0 RH+ yerine, beÅŸ ünite, AB RH+ kan verildi, komaya girince vaziyet anlaşıldı, yırttı. Åžanlıurfa\’da yanık tedavisi için gelen çocuÄŸa AIDS\’li kan verildi, dönüşü yok. Denizli\’de isimleri aynı, soyadları benzer Emine hanımlar karıştırıldı, idrar yolları enfeksiyonu için tedavi gören Emine hanımı apar topar ameliyata alıp, rahmini aldılar. Konya\’da bir profesörün, kalçası kırılan hastalara taktığı platini tornacıda yaptırdığı ortaya çıktı. İstanbul\’da karın aÄŸrısıyla hastaneye gelen adama ultrason çektiler, hamile çıktı.

Amerikan Vanity Fair Dergisi\’ne göre, Amerikan ilaç firmaları son üç-beÅŸ seneye kadar Nijerya\’da, Hindistan\’da, Fas\’ta kobay kullanıyormuÅŸ… Rotayı Türkiye\’ye çevirmiÅŸler.

Burhan KUZU Aziz NESİN\’i DoÄŸruladı

\"\"Sanayi Bakanı\’na yumurta atıldı.
Egemen Bağış\’a yumurta atıldı.

YÖK BaÅŸkanı\’na yumurta atıldı.
HaÅŸim Kılıç\’a yumurta atıldı.
Çıt çıkmadı.

Burhan Kuzu\’ya yumurta atıldı.
Derhal soruşturma açıldı!

Bakan\’a yumurta atana soruÅŸturma açılmazken, milletvekiline yumurta atana niye soruÅŸturma açılıyor? Ya da ne bileyim… Burhan Kuzu\’nun kafası, Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı\’ndan daha mı deÄŸerli ki, o hadiseye soruÅŸturma açılmadı da, bu hadiseye soruÅŸturma açıldı?

Nedir Kuzu\’nun farkı?
Yumurtaya alerjisi mi var?
Öbürlerinin bünyesine dokunmadı da, bunun cildinde kaşıntı mı yaptı?

Üstelik… Aslında, Burhan Kuzu\’ya soruÅŸturma açılması gerekmiyor mu?

Hatırlarsınız, Aziz Nesin çıkıp \”bu milletin yüzde 60\’ı aptaldır\” demiÅŸti. Yüzde 40 fena bi oran deÄŸildi… Buna raÄŸmen, herkes yüzde 60\’ı üstüne alınmış ve derhal dava açılmıştı.

Halbuki, millete aptal dememiÅŸti… \”Zekâ için protein gerekir. Et, süt, yumurta tüketimi az olan insanlar yeteri kadar protein alamaz, dolayısıyla kafaları fazla çalışmaz\” demiÅŸti.

Peki, kafasına yumurta yiyen Burhan Kuzu, yumurta atan çocuklara ne dedi? \”Beyinsizler\”dedi… Sonra ne dedi? \”Yumurtaları atacaklarına yeselerdi, beyinleri daha iyi çalışırdı\”dedi.

Yani?
Aziz Nesin ne dediyse, onu dedi.

E merak ediyor insan…
Aziz Nesin haklıysa, niye yargılandı?
Aziz Nesin haksızsa…
Burhan Kuzu niye yargılanmıyor?