\”Polis İstiyor, Biz İmzalıyoruz\” ~ Zekeriya ÖZ

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz\’ün son operasyonda göz altına alınarak tutuklanan gazeteci Ahmet Şık\’ın avukatına öyle bir açıklama yaptkı ki özrü kabahatinden beter…

Ahmet Şık\’ın avukatı Atalay, Savcı Öz ile yaptıkları ilginç konuÅŸmayı anlattı.

Ergenekon soruÅŸturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra bugün sabaha karşı tutuklanan gazeteci Ahmet Şık\’ın avukatı Akın Atalay, savcı Zekeriya Öz\’ün yaptığı son açıklamaların, gözaltı sürecindeki tutum ve sözleriyle tamamen çeliÅŸtiÄŸini belirterek, \”Ergenekon artık, bir darbe teÅŸebbüsü davası deÄŸildir\” dedi ve müdahil avukatlığından çekildiÄŸini açıkladı.

Ahmet Şık ve Nedim Åžener\’ in de tutuklanması ile artık bu ülkede gazetecilik yapılamayacağını belirten Atalay, gözaltı sürecinde savcı Öz\’ün kendisine \”Ben bu son gözaltı ve aramalarda kaç kiÅŸi ile ve kimlerle ilgili yakalama ve arama istenildiÄŸini bilmiyorum. Ahmet Bey\’in de ismi var mı yok mu dikkat etmedim, biliyorsunuz emniyet bizden talep ediyor, biz de çoÄŸu zaman olduÄŸu gibi imzalayarak mahkemeye havale ediyoruz\” dediÄŸini aktardı.

Atalay\’ın açıklamasının tam metni:

03 Mart 2011 PerÅŸembe günü \”Ergenekon terör örgütü üyeliÄŸi\” suçlaması ile gözaltına alınanlar arasındaki gazeteci Ahmet Şık\’ın, gözaltına alınışından bu sabah saatlerinde Metris cezaevine götürülene kadar geçen son 3 günlük süreçte avukatı olarak, bu süreci yaÅŸadım.

Savcılık ve mahkeme huzurunda geçen her anın dolaysız, doğrudan tanığıyım. İfade tutanaklarına zorluklarla geçirebildiklerimiz dışında, asıl yaşanan gerçeklik, karşılıklı diyaloglardır.

Anlatacak çok şey var. Ama hepsi de dehşet verici, ürkütücüdür.

Sadece bir anekdot aktarayım:

Ben savcıya, Ahmet Şık\’ın ErtuÄŸrul MavioÄŸlu ile 2009 yılında yazdığı iki ciltlik Ergenekon kitabından sözettiÄŸimde, haberi ve bilgisi olmadığını söyledi. Derhal dışarıdaki arkadaÅŸlardan isteyip, odaya getirttik. Bir yandan sorulara devam ederken bir yandan da kitaba göz gezdirdi. EÄŸer çok iyi ve yetenekli bir aktör deÄŸilse, kitabı ilk kez gördüğüne ve duyduÄŸuna kalıbımı basarım.

Sordum: \”Gerçekten mi ilk kez duydunuz ve ve gördünüz?\”

Yanıtladı: \”Evet\”

Ve devamla şunları söyledi:

\” Ya ben bu son gözaltı ve aramalarda kaç kiÅŸi ile ve kimlerle ilgili yakalama ve arama istenildiÄŸini bilmiyorum. Ahmet Bey\’in de ismi var mı yok mu dikkat etmedim, biliyorsunuz emniyet bizden talep ediyor, biz de çoÄŸu zaman olduÄŸu gibi imzalayarak mahkemeye havale ediyoruz.\”

İşte, hükümetin yargının tasarrufudur dediÄŸi olayın aslı astarı budur…

Bugüne kadar, \”soruÅŸturmanın gizliliÄŸi\” ilkesine hep uydum. Buna uymamın nedeni, sadece uymamanın bir suç olması ve yaptırıma baÄŸlanması nedeniyle deÄŸildi. Ben, bu ilkenin konuluÅŸ amacının ve koruduÄŸu hukuksal deÄŸerin doÄŸruluÄŸuna da inanıyorum.

Fakat gelinen noktada, bu ilke, konuluş amacının tümüyle zıddı bir bağlamda ve insanların onurunu, kişiliğini zedelemek, belirsiz ve çok uzun bir zamana yayılacağı belli olan yargılamadan önce, insanları suçlu olarak damgalamak ve peşin ceza çektirmek amacıyla kullanılıyor.

Masumiyet karinesi gereÄŸince, haklara sahip olan bir şüphelinin haklarını korumak üzere hukuk düzeninde olan \”soruÅŸturmanın gizliliÄŸi\” ilkesi yalnızca şüpheliye karşı gizliliÄŸe dönüştü.

Somut olaya gelince, bugün soruÅŸturma savcısı Zekeriya Öz\’ün yazılı basın açıklaması benim açımdan bardağı taşıran son damla olmuÅŸtur.

12 saat önce ifade sırasında bizim yüzümüze karşı bambaşka beyanlarda bulunan savcı, basın açıklamasında ise eleştiri niteliğinde yazı yazan istisnasız herkesi muhatap alarak açıkça tehdit etmektedir.

Okumayanlar için savcı Zekeriya Öz\’ün açıklamasının aÅŸağıdaki bölümünü aynen aktarıyorum:

Esasen Cumhuriyet Savcılığımızın hukuksal gereklilikler dışında herhangi amaç ve saikle hareket ettiğinin / edeceğinin kabulü ve kamuoyunun bu yönde asılsız değerlendirmelerle yönlendirilmeye çalışılması, büyük bir titizlik ve ciddiyetle yürüttüğümüz soruşturmaya zarar vereceği gibi adı geçen terör örgütünün hedef ve amaçlarına katkı sağlayacağı da açıktır. Bu istikametteki yayınlar tarafımızca özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir

Bilmeyenler için anımsatayım, ÅŸu anda Ergenekon davalarında yargılananlar arasında, \”örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanan kiÅŸiler de var.

Bugüne kadar, bu ülkenin geçmişindeki örtülü ya da açık bütün darbelerle, darbe teşebbüsleriyle ve askeri muhtıralarla hesaplaşılmasının önemine ve gereğine inanan ve Ergenekon soruşturmasını bunun için tarihi bir fırsat olarak gören birçok kişi, bu soruşturmanın bu amaçla uyumlu olmayan yönlerine ilişkin kaygı ve kuşkularını hep bilinçlerinin bir köşesinde nadasa bırakmayı tercih etmişlerdi.

Ama artık, bardağı taşıran son gözaltı ve tutuklamalar nedeniyle, soruÅŸturmanın bambaÅŸka yerlere doÄŸru evrilmekte olduÄŸunu görmenin rahatsızlığı ile bu kaygılarını gündeme getirmeleri üzerine, soruÅŸturma makamının adeta \” öyleyse siz de Ergenekoncusunuz, bak gereÄŸini yaparım ha!\” olarak okunabilecek açıklamasına muhatap oldular.

Dolaysız ve doÄŸrudan tanık olarak söylüyorum. Ahmet Şık ve Nedim Åžener\’ in de tutuklanması ile artık bu ülkede gazetecilik yapılamaz. Tutuklananlar Ahmet ve Nedim deÄŸil, onların ÅŸahsında gazetecilik mesleÄŸidir.

Bu karardan sonra, artık geriye dönüş yoktur. Åžu andan itibaren benim açımdan \”Ergenekon\” zihniyeti ile siyasi, toplumsal arenada siyasi mücadele hakkım baki kalmak üzere, hukuksal alandaki mücadele pratiÄŸi tümüyle bitmiÅŸtir.

Davanın ilk başladığı andan bugüne kadar, birçok eleştiriye karşın bugüne kadar süren davadaki müdahil avukatlık statümün de sonlandırılması için, artık bu davaya inancım ve yargılama makamlarına güvenim kalmadığı için istifa edeceğimi, bu yargılamada bundan sonra, (elbette tercih ettiğim şüpheliler bağlamında) müdafi olarak görev yapmak durumunda olduğumu belirteceğim.

Yaşanan tüm hukuksuzlukları, gücümün yettiğince ulusal ve uluslar arası platformlarda dile getireceğimi belirtiyorum.

ARTIK EMİNİM, ERGENEKON DENİLEN DAVA BİR DARBE TEŞEBBÜSÜ DAVASI DEĞİLDİR.

Toplumun bu konudaki hassasiyet ve duyarlılığı kullanılarak, muhaliflerin aşama aşama cezalandırıldığı bir yargı pratiğidir.

Bu iletiyi, biraz da öfkem ve duyarlılığım zirvede iken yapıyor ve sizlerle paylaşıyorum…

Avukat Akın ATALAY

Leave a Comment