Veritabancı Simitçi

Bugün matematik bilen çöpçü de, simitçi de işini diğerlerinden daha iyi yapar diyen bir mail geldi. Açtım baktım, içinden şöyle bir destansı öykü çıktı:

Ankaralı Simitçi

Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan, işyerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyip, öğleden sonrası için de Tunalı Pasajı \’nın karşısındaki köşeden simit alıyoruz. Birkaç gündür tezgahın başka birisi tarafından işletildiğini fark etmiştim. Dün de bu sefer simidi ben alacağım diyerek tezgaha gittiğimde, simitçi ortalıkta görünmüyordu. Ben de her tezgahın başında simitçi olmadığında, Türklerin yaptığı refleks ile tezgahın camını açıp, parayı koyup, iki tane simit alacaktım. Öyle de yaptım: tezgahın sürgülü camını açtım, 1 YTL \’yi rafa koydum. Tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el yazısıyla bir şeyler yazılmış, kağıtları gördüm. Meraklı olmam sebebiyle yahu bu da nedir, ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım dedim:

8:10 – 2
8:15 – 1
8.21 – 1
8.22 – 2

..
.

Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı yazıyordu. Sonra bu listenin altına:

13:55 – 2

yazıp, ne yazdığıma dikkat etsin diye de 2 \’nin üzerine bir de yıldız koyup, simitleri aldım. Veritabanı tutmaya bayılırım. \”Adamdaki bilince bak, veritabanı tutuyor!\” dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler istemiştir dedim. bugün aynı simitçiye yine uğradım, bu sefer oradaydı. Nasılsın, iyi misin, sohbetinden sonra ise şöyle bir muhabbet geçti:

– 13:55 simitlerini toplama ekledin mi?
– Abi sen miydin o?
– Neden böyle bir liste tutuyorsun? Belediye mi istiyor?
– Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın işletmesini, henüz müşterinin yabancısıyım. Bunları dakika dakika yazıyorum. Hangi saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim. O gün sabahın simidi akşama kaldı, utandım valla müşteriden.

İçimden simitçinin ellerine sarılıp öpmek geldi.

Yaa işte böyle.. İster CRM (Customer Related Management) diyin, ister PR (Public Relation), isterseniz de Market Research… Ben simitçinin yaptığı işten kendime mesaj çıkarmazsam ölürdüm. Ne mi çıkardım?. Yoo, o kadar uzun boylu değil: her şeyi de yazacak değilim!. Herkesin mesajı kendine…

Artık her simit aldığımda aklıma veritabancı simitçi gelecek. Zeka, işine saygı, kar arttırma bilinci… Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma…

Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda okutuyorlar. Sonuç veritabancı simitçinin yanından bile geçemeyecek olanlar bakın her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.

Valla ilginç bir yazı. Sonuna bile katılmamak elde değil ki. O kadar çok salak adam var ki piyasada paraya boğulmuş. Excell ile tablolama yapıp rakamları hesap makinasıyla toplayanlar yine akıllı sayılıyor, daha kötüleri de var. Hepsi de cimrilikleri ile daha fazla para kazanabileceğini zannedip kendi kendilerine mastürbasyon yapıyorlar. Birşey vermeden hiçbir halt kazanamayacağını bilmeyenlerin kafasına düşsün koca koca saksılar. It takes money to earn money, o kadar!..

Leave a Comment