Sevgili Francis

\"\"ABD\’nin Ankara\’ya gönderdiÄŸi yeni Büyükelçisi Francis Ricciardone, \”bir yandan gazeteciler gözaltına alınıyor, beri yandan basın özgürlüğü deniyor, anlamıyorum\” demiÅŸ.

Anlatayım.

Sevgili Francis…
Geçenlerde bizim İstanbul Belediye BaÅŸkanı, sizin New York\’a gezmeye gitti. Brooklyn Belediye BaÅŸkanı tarafından bandoyla karşılandı, dans gösterileri yapıldı, pastalar kesildi, akÅŸam da en faça restoranda onuruna ziyafet verildi.

Yüce Türk basını \”coÅŸkulu karşılama\” manÅŸetleriyle duyurdu bu haberi… \”İşte Türkiye\’nin itibarı, gururlandık\” diye makale döşenen bile oldu… Bi Allah\’ın kulu çıkıp, \”KardeÅŸim, Brooklyn Belediye BaÅŸkanı babamızın oÄŸlu mu, niye bando getirmiÅŸ?\” diye sormadı.

Ancak…
Sizin orda haysiyetsiz bi gazete var, New York Post… Yemedi içmedi, \”KardeÅŸim, İstanbul Belediye BaÅŸkanı babamızın oÄŸlu mu, kimin parasıyla kimi karşılıyorsun?\” diye merak etti.
Sırf merak etse iyi…

Haşırt diye manşet yaptı!

Sizin ahali aportta tabii, belediyenin telefonları anında kilitlendi.
\”Ben bu vergileri, sen el âleme bando tutasın diye mi ödüyorum\” mesajları yaÄŸdı.
Sonra?
Nerden geldiğini şaşıran Brooklyn Belediye Başkanı, derhal açıklama yaptı, vaziyeti detaylı detaylı izah etti.

\”Bando, dans, pasta ve yemek faturası, Türkiye\’nin New York BaÅŸkonsolosluÄŸu tarafından ödendi! Bizimle alakası yok, davet ettiler, gittik. Amerikalı vergi mükelleflerinin parası asla kullanılmadı. Nezaket icabı, üzerinde Brooklyn köprüsünün resmi bulunan yastık hediye ettik, hepsi o… Hatta, Brooklyn Belediye BaÅŸkanı geçen sene beÅŸ günlüğüne İstanbul\’a gezmeye gitti, 40 bin dolar tutarındaki gezi masrafları bile bizzat Türk tarafınca karşılandı…\”

NeymiÅŸ efendim, Türk basını tarafından sanki Amerikalılar tarafından görkemli törenlerle karşılanmış gibi gösterilmiÅŸ ama, aslında parayı Türkiye Cumhuriyeti ödemiÅŸmiÅŸ filan…Sana ne?

Bizim paramızla bize sokak ortasında avanta iftar ısmarlayanların, bizim paramızla bize kömür dağıtanların, bizim paramızla kendisine bando tutmasının neresi acayip?

NeymiÅŸ efendim, Brooklyn Belediye BaÅŸkanı\’nı İstanbul\’da gezdirmiÅŸiz de, 40 bin dolarcık kıyak yapmışmışız,
o da karşılığında bizimkine yastık hediye etmiÅŸmiÅŸ falan… Ayıptır, ayıp!

Senin İstanbul BaÅŸkonsolosun adam olsaydı da, bando tutsaydı…
Bi yastığın dedikodusunu yapacağınızı bilseydik, mehter takımı tutardık, masraftan mı kaçıcaz?

Bak senin yüzünden, bizim gazeteciler fırça yedi. Hüseyin bey, sana soru sordular diye azarladı alayını… (Hüseyin bey, sizin Hüseyin Obama deÄŸil, bizim Hüseyin Çelik…) AKP\’nin \”basın\” sözcüsüdür kendisi… \”Yerli yersiz, olur olmaz birine soru soruyorsunuz, o da cevap veriyor. Gazeteci olarak niye soru soruyorsunuz? Sormamalısınız\” dedi.

Soru sorandan gazeteci olur mu emmioÄŸlu… Yu nov emmioÄŸlu? Bak, onu da bilmiyorsun… BaÅŸbakanımız kadar İngilizce bilmiyorsun, sonra çıkıp yerli yersiz konuÅŸuyorsun… Sen bize akıl öğreteceÄŸine, Türkiye Cumhuriyeti\’nin New York BaÅŸkonsolosu\’nu örnek al.

Zaten, kusura bakma ama, seni nasıl diplomat yaptılar, hakikaten akıl sır erdirmek mümkün deÄŸil birader… Bizim gazeteciler çocuÄŸunu ABD\’de doÄŸurtuyor, senin iki tane kızın var, biri Türkiye\’de dünyaya geldi. Üstelik, Türkiye\’de okutuyorsun. Bulamadın mı bi sponsor?

\”Anlayana sivrisinek saz, anlamayana bando çalsan az\” diye laf vardır bizde… Sen hâlâ \”anlamıyorum\” diyorsun…
Yenisin buralarda, tecrübesizliğine veriyorum, anlarsın yakında.

Francesca\’yla Chiara\’yı yanaklarından öperim.
Yengeye saygılar.
Sizin Hüseyin\’e selamlar…
Sincerely
Yılmaz

Leave a Comment