Türkler Tarih Sahnesine İmparatorluk Olarak Dönecek

ABD\’li ünlü stratejist, Stratfor\’un Başkanı George FRIEDMAN, Türkiye\’nin bölgesindeki gücünü artırmaya başladığını ve 2040 yılına kadar Osmanlı toprakları üzerinde yeniden hâkimiyet sağlayacağını söyledi..

Bu iddiayı ortaya atan kişi sıradan bir kişi olsaydı, bu gazetede elbette görüşlerine yer verilmeyecekti. Ama Türkiye\’nin yeniden imparatorluk kuracağını öngören bu kişi, ABD\’nin en önemli stratejik araştırma merkezlerinden biri olan Stratfor\’un başındaysa ve kişi ABD Savunma Bakanlığı\’na yakınlığı ile biliniyorsa söylediklerine biraz kulak kabartmak lazım. Ünlü stratejist George FRIEDMAN, 2040 yılına kadar Türkiye\’nin bölgesinde tek süper güç olacağını ve eski Osmanlı toprakları üzerinde yeniden söz sahibi olacağı öngörüsünde bulunuyor.

Türkiye Doğal Lider

\”Türkiye\’nin eski Osmanlı coğrafyasında kuracağı egemenliğin izlerini şimdiden görebilirsiniz\” diyen FRIEDMAN, \”Süreç zaten başladı. Eğer İslam coğrafyasına bakarsanız, Türkiye\’nin bu ülkelerdeki ağırlığının giderek arttığını görebilirsiniz. Bölgeyi domine etmeye başladı bile. Balkanlar\’da ise Arnavutluk ve hatta Sırbistanla ilişkileri gelişiyor. Kafkasya\’da ise Gürcistan ve Azerbaycan ile güçlü bir ittifak kurdu. Gelecekte olmasını öngördüğüm şeylerin şu anda gelişmekte olduğunu görüyorum\” diyor. FRIEDMAN\’a göre Türkiye doğası gereği lider bir ülke.

Bölgede Benzeriniz Yok

FRIEDMAN, \”Türkiye\’nin iki karakteristik özelliği var. Canlı bir ekonomiye ve çok güçlü orduya sahip. Dünyanın en büyük 17\’nci ekonomisine sahipsiniz. 2020\’ye kadar 10\’uncu sıraya çıkmanızı bekliyorum. Büyük bir orduya ve güçlü hava kuvvetlerine sahipsiniz. Coğrafik yapınız en önemli avantajınız. Kısacası, bölgesel güç olmak için gerekli her şey Türkiye\’de mevcut ve bölgede başka benzeriniz yok\” diyor.

George FRIEDMAN: İkinci Osmanlı Dönemi Geliyor Mu?

George Friedman, bu yüzyılın sonlarında Meksika, Türkiye, Polonya ve Japonya\’ nın çok daha güçleneceklerini öngörüyor:

Despite the snowy morning, about a hundred people, mostly academics, diplomats, businessmen, members of think-tanks and NGOs, gathered at the Carnegie Council\’s regular lectures series to listen to George FRIEDMAN\’s \”The Next 100 years: A Forecast for the 21st Century\”.

Unlike his bearded-picture that appears in the media, Mr. FRIEDMAN was clean shaven. At the beginning of his speech, he poked a bit of fun at what people might think of his own geopolitical forecast. But he was confident and dauntless.

His latest book on the topic has been covered by many media outlets, especially in the Turkish media. He gave examples from the 19th century till now about how power around the world can shift despite common expectations. He emphasized the fact that in a few decades, no one should be surprised if the world has a different power structure than today.

What Could It Be?

\”You can laugh\”, said Mr. FRIEDMAN \”but I believe these following countries will be essential in the world power shift in coming decades: Japan in Asia, Turkey in the Middle East, Poland in Europe, and Mexico in the Americas\”. He expressed that, despite what most people think, he was not impressed by China as the possible next super power. \”It is an extension of the US economy; if the US declines, China would, too. But Japan has a fundamentally strong economy as well as an army that is more powerful than the British, although after World War II their military has been limited constitutionally. Imagine what can happen if they amend it\”.

In the West, Mr. Friedman claimed that if Russia could not get back to its full power, then Poland would be the key country between Russia and the Europeans. Likewise in the Americas, he said that Mexico, considering its economic and population growth, may challenge the US hegemony.

What About Turkey?

As an internationally recognized strategist, Mr. FRIEDMAN claimed that Turkey will also be growing power in coming decades. \”Despite the internal problems now, Turkey still has a strong economy with an excellent army\” said Friedman arguing that, with the active foreign policy of past a few years, \”the country is getting lots of influence on Balkans, Caucuses, Iraq, and in the Middle East. Remember, this will not be new for Turkey. They used to be a superpower of the world before\”.

At the end, Friedman debated the US position, too. He said \”We have been powerful not because we were smarter or wiser than others but simply we were geographically in the right place at the right time. I don\’t see any solution now to the \’we can do whatever we want\’ policies but simply to \’grow up\’ anymore\”.

Although he reminded me of W. BUSH by some of his facial gestures from winking his eyes to the ironic smile on his lips, the way he analyzed and forecast the future world definitely distinguished him from his Texan fellow.

Zombilerin Gecesi

Giriş ve Sonuç: Çok Dikkat

Bu hafta ekonomi ve finansal sistemde yaşananlar kürede dev bir satış dalgasını ya da katasrofik vaka olasılığını artırdı. Bu olasılıklar hala en fazla %50 civarında, ama çok dikkat etmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Bir ya da bir kaç ay sürecek bir ayı pazarı tüm küreyi etkisi altına alabilir. Bu senaryo ışığında Türkiye\’ye stres testi uyguladığımızda, politikada yönetim eksikliğinin en büyük sorun olduğunu, ardından küresel kredi pazarının tıkanmasının finans dışı sektöre vereceği hasarı görüyorum. Bu hasar TL\’de devaluasyon olarak yansıyarak tüm ekonomi ve piyasaları vurabilir. Döviz ve döviz cinsinden Euro‐tahviller ve altın cazip gözüküyor.

Zombi Bankalar

Yeni bir tsunamiden korkuyorum, çünkü küresel finansal sistemin sorunları bir buçuk yıllık çabalara rağmen halledilemiyor, artmaya devam ediyor. Artık kamu malın olan Citibank\’a yeni sermaye enjeksiyonu yapılacak, ama uzmanlar yeterli olmayacağı görüşünde. Halen en sağlam dev olarak algılanan HSBC bile sermaye artırımına giderken, Doğu Avrupa artık sadece Batı Avrupa\’nın merhametiyle ayakta duruyor. Bir fon yönetim şirketinin yakında ortak para birimi Euro\’nun dağılabileceği haberinin yankı yaratması bile yatırımcıların ne denli panik içinde olduğunun göstergesi.

Finansal sistemin içinde bulunduğu kritik durum bir yandan hisseler vasıtası ile borsaların performansını, öte yandan kurumların düşen kredi notları ve daralan likiditesi nedeniyle kredi koşullarını etkiliyor. Bu hafta Endonezya 10 yıllık vadede ancak %11\’den borçlanabildi. Yavaştan açılan özel şirket tahvil pazarı yeniden kapanabilir. Bunlara bağlı olarak bankaların kredi verirken her gün biraz daha dikkatli olduğunu ve \”evlerine döndüklerini\” görüyoruz. Bu unsurlar da ekonomik krizi derinleştiren bir ters etkileşim yaratıyor.

Ekonomik Kriz Derinleşiyor

ABD yılın son çeyreğinde %6.2 daraldı. Japonya\’da ihracat yıllık %50 civarında daralıyor. Nereden bakarsanız bakın, küre 1970 petrol şoklarından bu yana, belki de 2. Dünya Savaşı\’ndan bu yana görmediği bir daralma içinde. Bu süreçte ise dünyanın geleneksel motoru ABD tüketicisi hem ciddi bir servet kaybı yaşıyor, hem de işsizlik süratle artıyor. Asya ve Latin Amerika ihracat da yapamıyor. Bankacılık sistemi kilitli, GOP\’ların cari fazla ve rezervleri hızla eriyor. Bu derinlikte bir resesyonun artık 2009 yılında bitmeyeceği çok kesin. 2010 yılında ne olacak sorusuna da cevap aranırken, finansal sistem de hiçbir iyileşme olmaması büyük eksi. Ekonomik krizin beklenenden çok daha derin ve uzun süreceği algılaması da tsunami beklentisinin ikinci nedeni.

Altın ve Oynaklık

Altın bu hafta değer kaybetti, ama trend olarak değer kazanıyor. Niçin, bence sebebi basit. Artık birçok yatırımcı finansal sistemde güvenilir bir menkul kıymet türü kalmadığını düşünürken parasının değerini korumak için altına kaçıyor.

ABD doları da değer kazanıyor, çünkü ABD\’nin durumu göreceli olarak Japonya ve AB\’ye göre iyi. Ama, ülkenin şu ana kadar harcama ve finansal sistemi kurtarma taahhütleri 10 trilyon dolara yaklaştı. Bu yıl bütçe açığı GSYIH\’nın %12\’sini bulabilir. Bir noktada, ABD getiri eğrisi deflasyona rağmen hızla yükselebilir, ya da dolarda çok sert bir satış gelebilir. Bu ani yön değişimi de tsunamiden korkmak için üçüncü neden.

Zombi Ülkeler ve Vaka Riski

Elden geldiğince diğer GOP\’larla ilgili raporları inceliyorum. Mesela Latvia batık. Venezuela Arjantin, Romanya, Bulgaristan, Kazakistan ve Rusya hızla F/X rezervi ve bütçe dışı birikmişlerini kullanarak ayakta kalıyor. Kredi not indirimi veya ödemeler dengesi sorunlarından kaynaklanan bir kriz, ya da para biriminden kaçış dönüp dolaşıp bir küresel panik yaratabilir ve bizi vurabilir. Bu da tsunamiden korkmam için son neden.

Türkiye\’ye Stres Testi: Politik Belirsizlik

Şimdi, eğer bu kötü senaryo gerçekleşirse, Türkiye ne kadar direnç gösterebilir, bir bakalım.
Artılarımız var, inkar etmiyorum.

En başta, cari açığın hızla daralması ve enflasyonda düşüşün süreceği algılamasının TCMB ve tüm aktörler arasında paylaşılması geliyor. Para politikası daha bir süre ekonomiyi desteklemek için kullanılacak.

Ama, iki tane de çok büyük sorunumuz var. Birincisi yalnız hükümet değil, tüm Ankara\’nın gözü seçimden başka bir şey görmüyor. Ankara hala paketlerle ve IMF olmadan ülkeyi bu krizden kurtaracağı düşüncesinde. Eğer dışardan şok gelirse, Ankara yanlış tedbir alabilir, veya tedbirleri seçimler sonrasına geciktirerek zararın artmasına neden olabilir. Bununla bağlantılı bir senaryo, Ankara\’nın yardıma ihtiyacı olduğunu kavradığı günlerde, IMF\’nin diğer \”hastaları\” ile meşgul olup zamanında bize yardıma yetişmeyecek olması.

İkincisi ise, cari açıktaki hızlı daralmaya karşın biz bu sene dış finansman gereksinimi hala 15‐25 milyar dolar arasında hesaplıyoruz. Eğer dışarda kredi pazarları tırmanırsa, aşağıda piyasalar bölümünde anlatacağım habis senaryolar ile karşı karşıya kalırız. En son Ödemeler Dengesi verilerinde zaten tüm geleneksel finansman kalemlerinde gözle görülür daralmalar var. Ödemeler dengesinin \”net hata ve noksandan\” gelen 12 milyar dolar kurtarıyor. Bunun kaynağı yerlilerin yastık altındaki dövizi bozdurmaları veya Servet Affı olabilir. Ama, yastık altında kaç milyar var? Ayrıca, EĞER TL\’nin UZUN SÜRE zayıf kalacağı algılaması yayılırsa, kimse doları bozdurur mu? Servet Affı da zaten siz bu satırları okurken bitti. Belki uzatılabilir, ama tekrar ediyorum: Şirketini kurtaramayacağını anlayan patron, bir de yurtdışındaki parasını heba etmez.

Piyasalar: Zombi\’lerin İntikamı

Bence, %50 olasılıkla önümüzdeki bir ay içinde süresi haftalarla ölçülecek 2006 baharı, ya da 2007 Ağustosu türü dev bir şok yiyecek piyasalar. Bunların nedenlerini yukarıda saydım. Ayrıca, hedge fund\’lara yeni itfalar gelmesi ve bankaların \”korumacılık\” nedeniyle başka ülkelere kredi vermek istememesi veya vermemeye zorlanması da bize özgün riskler. Alternatif olarak, mesela Geithner planı çalışmaya başlayacak, konut pazarından aniden iyimser veriler gelecek ve bir ralli yaşayacağız. Bu görüşü asla göz ardı etmiyorum. Birçok uzman da F/K\’ların düşük olduğunu iddia ediyor. Ama üstüne bahse girecek kadar kuvvetli olduğunu sanmıyorum. Ama, Wall Street bir %20 daha sopa yerse, o zaman çok olumlu olabilirim.

Negatif tür şoklar yaklaşıyorsa, şu göstergeler çok mühim olur:

  • VIX ve diğer tüm oynaklık göstergeleri aniden yukarı sıçrar.
  • Büyük bir banka veya ülkenin batmakta olduğu söylentileri yayılır.
  • Altındaki fiyat artışlarının devamı tehlike işaretidir.

Şokun bize yansıması muhtemelen kredi pazarlarının yeniden kitlenmesi ve finans dışı kurumların dış kredilerinin döndürülememesi kanalıyla olacak. Bu durumda, şirket iflasları artacak ki, bu Borsa\’yı vurur, çünkü batan şirketlerin bir kısmı kotedir. İkincisi, tüm bankaların kötü aktifleri artacağı için İMKB‐100 ikinci bir darbe yer.

Daha önemlisi, spot piyasada birçok ayrı kaynaktan döviz alım talebi gelir. 4‐6 hafta sürecek bir çalkantıda TL\’nin sepete karşı %10‐30 arası değer kaybı olası.

Böyle bir ortama yaklaştığımızda derhal dövize geçeceğiz. Başka hiçbir şey kurtarmaz.

Çalkantıdan sonra TL güçlenip, ülke riski düşeceği için 3‐15 yıllık Euro‐tahvilleri de iyi yatırım olur. Altın her türlü riskten korkanlar için güvenli liman. Mevduat vadesinin kısaltın, ama repodan kaçmayın.

AKP %40\’ı Aşarsa Olabilecekler

29 Mart seçimleri her ne kadar mahalli yarış olsa da gerçekte AKP bağlamında referandumdur.

AKP açısından çıta yüzde 40\’tır.
Üstü başarı, altı da başarısızlıktır.
Yüzde 35\’in altı ise AKP\’de çözülme getirecektir.

Peki AKP yüzde 40\’ı geçerse bunun anlamı ya da mesajları ne mi olacak?

  1. AKP\’nin siyaseten alternatifsiz olduğu tescillenecek.
  2. Tayyip ERDOĞAN\’ın adeta seçilmiş krallığı teyit görecek ve ERDOĞAN tıpkı Mısır Firavunları misali yönettiği coğrafyanın tek siyasi egemeni olacak.
  3. Halkın; açlık, işsizlik ve geçinme diye bir sorununun olmadığı anlaşılacak!
  4. Yolsuzluk ve talanın toplumda artık bir karşılığının bulunmadığı kesinleşecek.
  5. Türk seçmeninin bir bölümünün birkaç torba bulgur ile nohuta iradesini satabileceği onaylanacak.
  6. Muhalif medya ki özellikle Doğan Grubu seçimin hemen sonrasında medyayı dizayn projesi bağlamında yeni yeni operasyonlara tabi tutulacak.
  7. Kürdistan bağlamında ABD\’nin isteği doğrultusunda Kürtçe TRT misali yeni radikal adımlar atılacak (Bu iddiamızın en büyük delili Abant Platformu\’nun Washington tarafından zemin inşası için bu işe memur edilmesidir).
  8. Kıbrıs\’ta kapalı kapılar ardında verilen sözler gereği fiili taviz adımları atılacak.
  9. MHP Müdürü Devlet BAHÇELİ tabanın yoğun baskı ve taarruzları sebebiyle istifa etmek zorunda kalacak (Tek iyi şey bu olacak).
  10. CHP ve BAYKAL zora girecek ve partide yoğun tartışmalar başlayacak.
  11. AKP alacağı destekle fütursuzluğu tırmandırıp TSK üzerinde baskı kuracak ve Ergenekon\’u TSK\’ya yapacağı yeni imaj operasyonları için kullanmaya devam edecek.
  12. İş dünyasında AKP\’ye karşıt görülen işadamları ile gruplar bir bir hedef alınacak ve türlü metotlarla üstüne gidilecek.
  13. Toplum AKP yandaşları ve karşıtları diye ortasından resmen ikiye ayrılacak ve fiili çatışmalar sürecine girilecek. Sosyal kaos Nisan sonrasının en temel gündemidir.
  14. Tayyip ERDOĞAN sandıktan alacağı güçle yargıyı ve temel kurumlarını ele geçirme ve dizayn için yeni adımlar atacak.
  15. Türkiye korku devleti olma bağlamında fiili olarak Saddam\’ın Irak\’ı ve Hitler\’in Almanyası ile özdeşleşecek. AKP ile lideri hakkında aleyhte söz edebilme artık; Yaradana, dine, Peygambere, Atatürk\’e ve Türk devletine söz edebilme ile bir olacak.
  16. AKP seçmenden yeniden vize alırsa, siyasi dönüşüm projesinin finalini hayata geçirecek ve gizli ajandada var olan rejim için örtü kaldırılıp harekete geçirilecek.
  17. Tasarlanan rejim ABD-İsrail desteklidir ve dolaylı olarak güya şekler olarak Osmanlı\’yı ihyayı hedeflemektedir. Amaç aslında bu ambalajla eyaletler yapısı ile Sevr\’ı hayata geçirmektir. Washington ile Tel Aviv bu projeye yem olsun diye halifelik kurumunun ihyasına ve de onun Tayyip Bey\’e verilmesine yeşil ışık yakmıştır. Bazılarına ütopya gelebilecek böylesine uçuk bir proje gerçekten vardır ve bu proje seçim zaferiyle iklim ve zemin bulursa hayata geçirilmeye teşebbüs edilecektir.

Evet bütün bu yazdıklarım fantezi ya da komplo teorileri değil, AKP 29 Mart seçimlerinde yüzde 40\’ı aştığı an Türkiye\’nin muhtemel mukadderatıdır.

Ben böyle bir mukadderata razı olmam diyorsanız sadece siz değil çevrenizi de AKP tehdidi bağlamında bilinçlendirmeniz gerekiyor.

AKP yüzde 40\’ı aşarsa bunlar olacak?

Seçim Ertesi Zam!

Ankara kulislerine sızan bilgilere göre Nisan\’ın ilk haftasında zam sağanağı var.

Yeni jenerasyon bilmez, rahmetli ÖZAL\’ın literatüre geçen bir sözü var.Seçimin hemen ertesinde zam paketini açan Turgut Bey medyaya şunları söylemişti: \”Seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim ben…\”

Rahmetli ÖZAL kendince haklıydı. Öyle ya, seçim öncesi gerekse bile zam yapmak, insanın siyaseten kendi bacağına ateş etmesi gibi bir şey. Görüyoruz ki Tayyip ERDOĞAN yatırım yapmıyor vizyon koymuyor ama bu konuda ÖZAL\’ın yolunda yürüyor ve zam için seçimin ertesi gününü bekliyor…

Ankara kulislerine sızan bilgilere göre Nisan\’ın ilk haftasında zam sağanağı var. İğneden ipliğe aklınıza gelebilecek her şeye zam yapılacak ve de KDV oranları yükseltilecek. IMF\’nin anlaşma için olmazsa olmaz talebi budur. IMF talebi diye sızdırılan haberler kamuoyunu yanıltmak içindir. Gerçek ise IMF\’nin zam istemesi sebebiyle anlaşmanın seçim sonrasına bırakılmasıdır. IMF zam istiyor, çünkü bütçe delik deşik…

RTÜK\’ten Pes Dedirten Ceza

RTÜK, hükümeti eleştiren haberler nedeniyle Show TV\’yi taraflı yayın yapmaktan suçlu buldu ve YSK\’ya başvurdu. Karar, kurulun AKP kontenjanından seçilen üyelerinin oylarıyla alındı. Kurula CHP kontenjanından üye olan Sevinç, Akman\’ın Deniz Feneri e.V yolsuzluğu nedeniyle kanallara baskı uyguladığını ileri sürdü

RTÜK\’ten Pes Dedirten Ceza

Vay başımıza gelene vay…
Bu vakitten sonra kimse basın özgürlüğünden bahsedemez….
Medya başka neyi haber yapacak?!.

Sizce şu 2 resim arasında fark var mı??????

\"\"

\"\"

Taksitle Ölmeyelim, Taksitle Ödeyelim

Şu anda 40 milyon kredi kartı, 15 milyon tüketicinin cebinde bulunuyor.

Bankalar, kredi kart alacakları için aylık %4,35 faiz alırken, bu ülkede yıllık enflasyon %11…

Bankaların topladıkları mevduata ödedikleri yıllık faiz %12 iken, nakit kredi için uyguladıkları faiz aylık %1,20…

Kredi kartından yapılan 1.000,00 YTL\’nin, asgari tutarı ödeyerek ancak 5,5 yılda ödenebildiği bir ülkede yaşıyoruz. 15 milyon kredi kart kullanıcının, 9 milyonu sadece asgari tutarı ödeyerek yani borcunu arttırarak ötelemektedir.

Obama\’yı Bilen Kahin

Obama\’yı bilen Bulgar kahin Vanga, \’Kıyamet\’ tarihini söyledi… Ona göre dünyanın sonu ne zaman gelecek?

ABD\’ye 11 Eylül 2001\’deki terör saldırısını 12 yıl öncesinden bilen Bulgar kâhin Vanga ölümünden iki yıl önce \”Rusya bir gün dünyaya hâkim olacak\” demişti. 11 Eylül saldırıları, Kursk faciası, ve Rusya\’nın Gürcistan\’ı işgal edeceğini bilen Baba Vanga Amerika\’ya dair şu kehanetlerde bulundu: \”Amerika Birleşik Devletleri\’nin 44\’üncü başkanı (Yani George Bush\’tan sonraki başkan) siyah olacak. Bu Amerika\’nın göreceği son lider olacak. Çünkü siyahi liderin göreve gelmesinden kısa bir süre sonra ülke büyük bir ekonomik krize girecek. Kuzey ve güney eyaletler arasında anlaşmazlık çıkacak. Endonezya karışacak. Tüm bunlar Üçüncü Dünya Savaşı\’nı başlatacak… Üçüncü Dünya Savaşı\’nda ilk kez atom bombası kullanılacak.\”

Birçok Şeyi Bilmişti

Hayattayken kehanetleri Bulgar hükümeti tarafından kaleme alınarak saklanan Baba Vanga\’nın kehanetlerinin yüzde 80\’i doğru çıktı. 1989\’da Rus televizyonuna \”İki çelik kuş kulelere çarpacak gökyüzü aydınlanacak, (11 Eylül saldırıları) Kursk (2000 yılında 118 Rus askerine mezar olan denizaltının adı) su altında kalacak bütün dünya arkasından ağlayacak\” dedi. Kahin 1994 yılında da \”Vladimir\’in zaferi dünyada herşeyi eritecek. (Gürcistan savaşı). İklimler değişecek (küresel ısınma). Rusya ayakta kalacak ve dünyaya hakim olacak\” demişti.

Bundan Sonraki Yıllar İçin Kehanetleri

2008: 4 ülkenin devlet başkanına suikast girişiminde bulunulacak, bu 3. Dünya Savaşı\’nın başlama sebeplerinden biri olacak.
2010: 3. Dünya Savaşı Kasım 2010\’da başlayacak ve 2014\’e kadar sürecek.
2011: Radyoaktif dalgaların yoğunlaşması nedeniyle hayvan ve bitkiler yok olma noktasına gelecek. Müslüman ülkeler kimyasal savaşla Avrupalıları yok edecek.
2014: İnsanlığın yarısı kanserle boğuşacak.
2016: Avrupa\’nın nüfusu azalacak.
2018: Dünyanın yeni hakimi Çin olacak, Çin ekonomik olarak güçlenecek.
2043: Müslüman bir devlet yeniden Avrupa\’nın tek hükümdarı olacak.
2046: Tedavi edilmeyecek organ kalmayacak, hastalıklı organın yerine yenisi yapılacak.
2076: Bütün dünyada \”sınıfsız\” komünizm sistemi yerleşecek.
2088: Bütün hastalıklar bir kaç saniyede tedavi edilecek.
2097: Çabuk yaşlanmanın önüne geçilecek.
2167: Yeni bir din.
2304: Ay\’ın sırrı, gizemi çözülecek.
3797: Dünyanın sonu. Başka bir gezegende insan yapımı yeni bir hayat başlayacak.

Murat KARAYALÇIN\’a Soruyorum!

Birazdan okuyacaklarınız \”bağımsız medya herkese lazım\” tezinin bir örneği!

AKP\’li \”düşünceye\” göre, benim de içinde bulunduğum medya grubu \”CHP\’yi destekliyor\” ama ne hikmetse; CHP\’li SEVİGEN dosyası dahil \”en önemli detaylar\” burada gündeme geliyor…

Biraz sonra okuyacaklarınız da \”bana göre çok ilginç\” ve sorgulanması gereken detaylar.

Neler mi? Arz edeyim…

Türkiye 1990\’ların başından 1994 başına kadar \”Hazar petrolleri\”nin topraklarından dünya pazarlarına açılması ve \”petrolün boğazlardan\” geçmeden \”Bakü-Ceyhan\” üstünden akması için büyük bir mücadele verdi… Bu savaşın kahramanları; Bakü\’de Büyükelçilik Müsteşarı Mehmet Ali BAYAR, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yaşar YAKIŞ, Dışişleri Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Tevfik OKYAYÜZ, Büyükelçi Deniz BÖLÜKBAŞI, Botaş Genel Müdürü Mete GÖKNEL, Büyükelçi Altan KARAMANOĞLU, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Özdem SANBERK ve daha ismini yazmaya yerim olmadığı için devam edemediğim birçok isimdi… Peki bu isimlerin KARAYALÇIN ile ne alakası var?

Bu isimler, 1990 sonrasında \”Hem Azerbaycan içinde hem de BP, AMOCO, PENZOIL\” gibi petrol kartellerine karşı, \”Türkiye\’nin menfaatleri\” için inanılmaz bir mücadele yaptılar ve 1993\’e gelindiğinde \”çok ciddi bir tecrübe edinmişlerdi\”… Türkiye\’nin tezleri çalışıyor, masada tartışılıyor ve çoğunlukla \”haklı\” bulunuyordu!

1993 Haziran ayında ne olduysa oldu ve göreve başlayan \”Çiller Hükümeti\” ile bazı şeyler değişmeye başladı. Sonrasında Murat KARAYALÇIN devreye girdi ve bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanı Hikmet ÇETİN\’den görevi devraldı.

Peki ne yaptı KARAYALÇIN? Türkiye\’nin \”menfaatleri uğruna aslanlar gibi savaşan bu kadroları\” öyle bir dağıttı ki; Türkiye\’nin tezine karşı olan İngiliz petrol şirketlerinin \”başkanı\” Dışişleri Bakanı olsaydı, inanın aynı cesareti gösteremezdi!

Mehmet Ali BAYAR \”Bakü\’den gönderildi\”. Hem de oldukça uzağa Amerika\’ya! Yaşar YAKIŞ Kahire\’ye elçi olarak atandı! Tevfik OKYAYÜZ ve Deniz BÖLÜKBAŞI\’nın da \”yeni görevlendirmeler\” ile bu işle ilişkisi kesildi!! Daha da ilginç detay; yine aynı Hükümet\’te Çiller\’den sonra \”en etkili isim olan KARAYALÇIN\’ın isteği ile\”, İngilizler\’in \”istemediği adam\” Mete GÖKNEL BOTAŞ Genel Müdürlüğü görevinden alındı!

Şaka yapmıyorum! İngiliz petrol şirketlerinin \”diş geçiremediği\” için \”istemedikleri\” bütün kadrolar, daha değişik bir ifadeyle; \”mili menfaatleri koruyanlar\” tek kelimeyle \”biçildi\”!!

Şimdi Murat KARAYALÇIN\’a soruyorum; bunu neden yaptınız! Bunu açıklamazsanız sadece küçük bir bölümünü yazdığım bu operasyonun altında kalırsınız!

Sonuç: Melih GÖKÇEK\’e \”bir DNA büyüklüğünde\” bile sempatim yok! Ve o tarzda birine asla olamaz! Fakat bu \”sempatisizlik hatta sakıncalı bulma\” ; Melih GÖKÇEK hakkında nasıl bildiğim-inandığım gerçekleri yazıyorsam, \”rakipleri hakkında da yazmamı\” engellemez! İşte \”bağımsız-biat etmeyen medya anlayışı budur\” ve inanın bir gün herkese \”lazım\” olur!!

\”33 Şehit Haberi\” Nasıl Londra\’dan Geldi?

Biraz sonra okuyacağınız olayı daha önce BOTAŞ\’ta o dönem görev yapan \”üst düzey bir isimden\” dinledim ve son olarak \”okuduğum kitapta\” bu detaylara değinilince, \”yazmaya\” karar verdim!

Bana olayı \”gün ışığı görmediği şekilde\” aktaran kişi, şu an \”sektörde\” çalıştığı için adını yazmayacağım. Petrol şirketlerinin baskısı altında kalabilir. Ama size şunu söyleyeceğim; bana inanıyorsanız; olay maalesef \”tamamen doğru\” ve Türkiye adına \”düşündürücü\”.

Peki olay ne? Hangi kitapta bahsediliyor?

Ne yaşandığını \”Hazar\’ın Kanı-Orta Asya\’nın Petrolle Yazılan Tarihi\” kitabında Yunus Şen de ele almış ve oldukça detaylı aktarmış. Konuyu \”Yunus\’un yazdığı cümleler\” ile size aktarıp, sonunda çok önemli bir detay ile bitireceğim…

Kitaptan alıntı ile olayı aktarıyorum; \”… Bakü-Ceyhan boru hattının Türkiye topraklarındaki rotasında inceleme yapılacaktı. Bunun için Batılı şirketler, Azeri ve Türk petrolcülerinden 9 kişilik bir ekip oluşturulmuştu… İnceleme gezisi, boru hattının birleşeceği Kerkük-Yumurtalık hattının Midyat\’taki pompa istasyonundan başlayacaktı… BOTAŞ ev sahibi olarak her şeyi planlamıştı… Akşam saatlerinde herkes odasına çekilmişti. Saat 17:30 sıralarında BOTAŞ Genel Müdürü Mete GÖKNEL\’in kapısı çalındı. Kapıyı çalan BP temsilcisi Dave Weatherhead\’ti… BP temsilcisi elinde bir faks tutuyordu, \”biz Batman\’a gidemiyoruz\” dedi… GÖKNEL, \”neden, ne oldu\” diye sordu. \”Londra\’dan bu faks gelmiş. Buyurun, siz de bakın. Bölgede çatışma çıkmış, 33 asker ölmüş\”… Çatışma haberi GÖKNEL\’i çok şaşırttı. PKK ateşkes ilan ettiği için bölge çok sakindi. Hemen televizyonu açtı, böyle bir haber yoktu. Ankara\’yı aradı, bilen yoktu. Anadolu Ajansı\’nda\’da yarım saat sonra dahi böyle bir bilgi yoktu…Türkiye\’de medya kuruluşlarının daha haberi olmadan, İngiltere\’deki BP merkezi, PKK\’nın 33 askerimizi şehit ettiğini duymuştu!! PKK\’nın rotası ile petrolün rotası aynıydı… Bakü-Ceyhan hattının rotası açıklandıktan sonra PKK\’nın eylemleri daha kuzeye kaydı. Hattın rotası üzerinde daha önce sakin olan yerlere PKK sık sık saldırılar düzenledi… PKK lideri ÖCALAN, Bekaa Vadisi\’nde, bazı Yunan milletvekillerini kabul etmiş ve onlara Bakü-Ceyhan boru hattının haritası üzerinde bazı yerleri gösterirken fotoğraflanmıştı… PKK\’nın eylemleri artınca, BP şirketi, Türkiye\’de gün gün nerede, ne tür eylemin olduğunu gösteren haritalar hazırladı ve bu haritalar petrol şirketlerinde elden ele dolaştı…\”

Evet, Yunus ŞEN\’in yazdıkları aynen böyle. Çok yerinde ve cesur tespitler, kendisini tebrik etmek istiyorum…

Şimdi bana anlatılanları da ekleyelim ve soralım; Bakü-Ceyhan hattının yani Azeri petrolünün \”akışının\” Türkiye üzerinden olmasını engellemek isteyen Avrupa Birliği ve başta İngiliz şirketleri, \”bu haberi\” nasıl herkesten önce duydular? Acaba \”olay olmadan mı\” istihbarat aldılar! Tam \”hat ile ilgili\” karar gününde \”PKK neden Elazığ-Bingöl karayolunu\” kesti ve 33 askerimize bütün gücüyle saldırdı? Karşılığında kimler, PKK\’ya ne vaat etmişti? Ve en önemlisi \”PKK neden hep boru hattı boyunca\” saldırılarını arttırdı? Sevgili dostlar, Türkiye \”bu soruları\” çok ama çok düşünmeli! Ben cevaplarını biliyorum ve \”yazılabileceğim kadar da açık\” yazdım! Bir saldırıyı \”olmadan\” kim bilebilir!